Değerini bilsek de bilmesek de Ülkemizde olduğuna şükretmemiz gereken, dünyanın kıskandığı, yıllara mekan okuyan birçok esere sahibiz.
1. Ayasofya
İstanbul’da tarihi bir müze. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından MS 532 – 537 yılları arasında İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından alınmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından beri ise müze olarak hizmet vermektedir. Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezi planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır.
2. Aspendos
Aspendos veya Belkıs Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan amfi tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir.
3. Sardes Artemis Tapınağı (Manisa)
Sardes’ de çok iyi korunmuş olarak kalan yapılardandır. Tmolos Dağı’nın sırtları ile eski Lydia merkezinin akropolü arasında yer alan bu güzel tapınak antik çağa ait en göz alıcı kalıntıları oluşturmaktadır.
İzmir, Selçuk’a bağlı Efes’te bulunan bir kütüphane kalıntısı. Roma döneminde 110-135 yılları arasında inşa edilen kütüphane iki katlıdır. Zamanında 14.000 kadar kitaba ev sahipliği yaptığı düşünülmektedir.
5. Afrodisias’taki Tetrapylon (dört kapı)
Afrodisias, Tanrıça Afrodit’e adanmış birçok eski çağ kentinin ortak adı. Afrodisias (ya da Aphrodisias) adlı kentlerin en ünlüsü, Anadolu’nun güneybatısında, eski Karia bölgesinde, günümüzdeki Aydın iline bağlı Karacasu ilçesinin merkez bucağına bağlı Geyre köyünün bulunduğu yerdeydi. Arkeolojik kazılar başladıktan sonra Geyre köyü taşınmıştır.
6. Afrodisias’taki stadyum
Aphrodisias Stadyumu, kentin en iyi korunmuş ve en görkemli yapıtı olmakla birlikte Ege bölgesindeki eski stadyumlardan en iyi korunanıdır. Kentin kuzeyinde yer alan stadyum, dünyanın en önemli antik yapılarından birisidir.
7. Antoninler Çeşmesi Sagalassos (Burdur)
MS 161 – 180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında yapılmış ve Roma İmparatorluğu’nun prestij göstergesi olarak inşa edilmiştir. MS 500 yılında yaşanan depremde yıkılan ve toprak altında kalan Antoninler Çeşmesi yedi farklı renkteki taşları ile dikkat çekiyor.