Beşiktaş’ın yeni stadına ismini veren şirketler ödedikleri bedelin ne kadarını mali açıdan gider yazabilir? Stada isim vermek sponsorluk mudur reklam mı? Peki ya kombine bilet gider midir? İşte cevapları
Gelenek Fenerbahçe ile başlamıştı. Kale arkası tribünlerinin birisini (okul tarafı) Telsim yapmıştı. Uzun yıllar ‘Telsim Tribünü’ olarak anılmıştı bu tribün, yeni adı ‘Türk Telekom Tribünü’. Galatasaray, 2011 Ocak’dan bugüne Türk Telekom Arena’da oynuyor maçlarını.
Ve son olarak Beşiktaş… Beşiktaş’ın stadına ismini yine bir telekomünikasyon şirketi olan Vodafone verdi.
Telekomünikasyon şirketlerinin üç büyüklere ve futbola ilgisi hep vardı ve artarak da devam ediyor.
Vodafone Arena, önümüzdeki pazartesi (11 Nisan’da) Beşiktaş’ın, Bursaspor’la oynayacağı maçla açılıyor. İnönü’de son maçını 2013 Mayıs’da izleyen Beşiktaşlıların üç yıllık stad hasreti de böylece son buluyor.
Dev telekom şirketlerinin onlarca milyon dolara malolan futbola ilgisi nereden geliyor? Analizi yapılmıştır… Pazar payını-ciroyu artırmanın, tüketiciye dokunmanın en ideal yolunun futbol ve üç büyükler olduğu görüldü belli ki…
Futbol yoluyla tanıtıma ayrılan bütçeler devasa. Bir de vergisel yönü var ödenen milyon dolarların. Şirketler; futbola-stada harcadıkları tutarları, gelirlerinden düşülebiliyor mu, gider yazabiliyor mu? Harcanan milyon dolarlar ödenecek vergiyi azaltıyor mu? Maliye ne diyor bu türden harcamalara?
Vergi kanunları; şirketlerin, ‘sponsorluk harcamalarının yarısının’(amatör spor dalları için tamamı), kazançtan indirilebileceğini ‘reklam harcamalarının ise tamamının’ gider yazılabileceğini öngörüyor. Bu durumda yapılan harcamanın, sponsorluk harcaması mı, tanıtım-reklam harcaması mı olduğunun netleşmesi önem arz ediyor.
Bu ayrımı ise şöyle özetleyebiliriz: Harcama eğer ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan türden ise sponsorluk harcamasıdır. Sporcuların; bonservis bedelleri, spor malzemeleri, seyahat ve ikamet giderleri, müsabaka sonucuna göre ödenen primler gibi… Yok eğer, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili ise reklam harcamasıdır. Spor sahalarına, spor giysilerinin üzerine yazılı olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi…
Neticede; açıklamalardan Vodafone’un stad için yaptığı harcamanın reklam gideri niteliğinde olduğunu ve tamamının vergi hesabında düşülebileceğini anlıyoruz.
PEKİ YA KOMBİNE BİLETLER
Vodafone Arena’da daha ilk maç bile oynanmadan maç biletleri şimdiden ikinci ele, karaborsaya düştü bile. Biletlerin ‘yok’ olmasının bir nedeni de, taraftarlara ilaveten şirketlerin de loca kiralamış olması veya kombine bilet satın almış olması.
Yukarıda açıkladık. Reklam niteliğinde kulüplere yüksek miktarda ödeme yapan şirketler bu ödemelerini gider yazabiliyor. Peki; şirketler loca kiralayarak – bilet alarak futbol kulüplerine ödeme yaptığında da bu harcamaları gider yazabiliyor mu? Maliye kendisine gelen bir soruya özelge ile verdiği cevapta “gider yazılamaz” demiş. (20.08.2013 tarih ve 64597866-125[8-2013]-130 sayılı Özelge) İlgili özelgeden gider yazılamamasının nedenini; özetle “ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi esnasında yapılan bir harcama ve gider unsuru gibi görünmekle beraber geliri doğuran olayla açık ve güçlü bir illiyet bağı mevcut değildir” şeklinde açıklamış.
Şirketin bedelini ödediği maç biletleri ile şirketin müşterisi olmayan kişiler (patronun arkadaşı gibi) maç izliyorsa bilet bedelinin gider kabul edilmeyeceğine kuşku yok. (Ki Passolig’den sonra maçı kimin izlediğinin de tespiti de mümkün) Ancak günümüzde şirketler siparişlerini, gelirlerini artırmak için rekabetin de yoğunluğundan ‘iyi müşteri ilişkileri’ için ‘müşteri sadakati’ için daha fazlasını yapmak durumunda. Özelgeye baktığımızda bahsedilen müşterinin yurtdışındaki bir müşteri oldugunu, yani ülkeye döviz kazandıran bir müşteri oldugunu da görüyoruz.
Dolayısıyla şirketlerin; müşterilerinin maç izlemesi için aldıkları biletlerin ticari kazancın elde edilmesiyle ilişkili olmadığına ve gider yazılamayacağına ilişkin görüşün, Maliye tarafından bir kez daha bu çerçeveden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Hürriyet