Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu İstanbul’da 3. köprü ve 3. havalimanı projeleri hakkında soruları yanıtladı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu basında “Hava tahmininde NASA’dan iyiyiz” gibi biraz sivri çıkışlarıyla tanıyoruz ama siyasete atılma hikâyesini dinlediğimde anladım ki aslında onun Türk siyasi tarihinde ilginç ve kritik bir yeri var. Onu ilginç kılan şey, Recep Tayyip Erdoğan ile tanışma hikâyesi ve sonrasında yaşananlarda gizli… Veysel Eroğlu, 1990’larda İTÜ’de Çevre Mühendisliği Bölümü’nde doçentlik yapmaktadır. Doktora tezini su kirliliği üzerine yapmış, Hollanda Kraliyet Bursu kazanmış; sağcı-solcu tüm öğrencilerin sevdiği bir hocadır. Bir gün Yıldız Teknik Üniversitesi’ne gitmesi gerekir. Park sorunu yaşamamak için yürümeye karar verir. Yoldayken birden yanında bir araç durur. Şoför mahallinde oturan adam, camı indirir ve “Gideceğiniz yere kadar bırakmamı ister misiniz?” diye sorar.
Eroğlu otomobile biner, “Merhaba ben Doç. Dr. Veysel Eroğlu” der ve elini uzatır. Elini sıkan adamın adı Recep Tayyip Erdoğan’dır! Bu kısa yolculukta ikisi de Erbakan Hoca’ya yakın olduklarını keşfederler. Böylece bir dostluk başlar. Erdoğan, o günlerde adı pek bilinmeyen genç bir siyasetçidir. Birkaç yıl sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olacaktır. O günlerde İstanbul’da büyük bir su ve çevre problemleri yaşanmaktadır. Eroğlu, Erdoğan’a “Evvelallah bu sorunları çözeriz, sen aday ol” der. Erdoğan seçimi kazanır, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir. Veysel Eroğlu ve İTÜ Çevre Mühendisliği’nde dünyaca yetkin diğer hocaların hazırladığı projelerle şehrin su, çöp ve hava kirliliği sorunu çözülür. Belediye başkanlığındaki başarısı, Erdoğan’a Türk siyasetinde uzun bir yolun kapısını açacaktır. İşte o kapının açılmasında çalışan gizli kahramanlardan biri de Veysel Eroğlu’dur…
Yanlış anlaşılmasın, Bakan Eroğlu bütün bunları Erdoğan’ın başarısından kendine pay biçmek için anlatmadı. 3. köprü ve 3. havalimanı inşaatları ilerlerken, Kuzey Ormanları’nda kesilen ağaçları ve diğer çevre problemlerini konuşmak üzere çalmıştım kapısını. Sohbetimizin sonunda siyasete nasıl başladığını sorunca 90’ların İstanbul’unu ve yaptıklarını anlattı…
-AK Parti Genel Başkanlığı’na Binali Yıldırım’ın aday gösterilmesini nasıl karşıladınız?
Binali Bey, bugüne kadar gece gündüz demeden çalışarak vizyon projelerimizi hayata geçirdi. Türkiye 2023 hedeflerine ilerlerken, Binali Bey yolları böldü ama gönülleri birleştirdi. Bu kutlu vazifede Allah yâr ve yardımcısı olsun, yolumuz açık olsun.
‘3. KÖPRÜ ÇEVRESİ İMARA AÇILMAYACAK’
-Ne olacak bu Kuzey Ormanları’nın hali?
2009’da kabul edilen Çevre Düzeni Planı’nda İstanbul’un kuzeye doğru büyümemesi kararı alınmıştı ama tersi oldu. 3. köprü ve 3. havalimanı yapılırken çok ağaç kaybettik. 3. havalimanının olduğu yer, aydaki kraterler gibiydi. Güvenli hava trafiği açısından en uygun yerdi. Düzenleyip yeşil bir alan yarattık. Eski halinin 5 katı kadar ağaç dikeceğiz.
-3. köprü çevresi imara açılacak mı?
Hayır. Eskiden ormanların tapusu yoktu. İşgal ediliyordu. Bizim dönemimizde 1 metrekare ormanlık alan işgal edilmedi. 3. köprünün etrafı ormandır ve ormanlar kati suretle başka maksatla kullanılamaz.
-Ama çevresinde villa inşaatları başladığı söyleniyor…
Onlar ormanlık alanda değildir, vatandaşın tapulu arazisidir. Ormanlık alanlar kati suretle imara açılmayacak.
‘7 BÖLGELİ, 7 KAPILI MUHTEŞEM BİR ŞEHİR ORMANI OLACAK’
-Ya Yassıada’daki durum? Otel ve kongre merkezi inşaatı için ağaçlar kesilmiş, yemyeşil ada betona bürünmüş…Yassıada, demokrasi adası haline gelecek. Bazıları bu işi abartıyor. Orayı daha güzel hale getireceğiz. Ağaçlar da çoğaltılacak.
-İstanbulluların yıllardır şehir parkı talebi var. Gündelik hayatta rahatça gidebileceğimiz projeler olmayacak mı?
Belgrad Ormanı’nı gözümüz gibi koruyoruz. Ayrıca yakında açılışını yapacağımız Ümraniye’deki Kanuni Sultan Süleyman Ormanı, Amerika’daki Central Park’ın 3 katı olacak. 7 bölgeli, 7 kapılı muhteşem bir şehir ormanı olacak. Şu anda kuruldu. Göletiyle, mesire alanlarıyla muhteşem bir orman oldu.
‘KANAL İSTANBUL’A UYGUN GÜZERGÂH SEÇİLMELİ’
-Kanal İstanbul’un akıbeti ne olacak?
Kimi çevre uzmanlarının bu konuda ciddi itirazları var. Kanal İstanbul şarttır ama en uygun yerden geçmesi gerekir. İstanbul’u karış karış bilirim. Bilmediğim, hizmet götürmediğim sokak yoktur. Bunu yapanların en uygun güzergâhı seçmesi gerekiyor.
-Taksim Meydanı’na beton döküldü. Ağaç dikmek varken saksıyla ağaçlandırmaya çalışıyorlar. Bir çevre mühendisi olarak içinize siniyor mu?
Meydan zaten öyleydi. Gezi Parkı’na beton dökülmedi. Taşkışla’da okumuş, çalışmış biriyim. Gezi Parkı, kullanılmayan bir mekândı. Berduş takımı kalırdı. Şimdi düzenlendi, park ortaya çıktı. Meydandaki çalışmalar devam ediyor, sonuç güzel olacaktır.
‘TEK ISTIRABIM GEÇ KALMIŞ OLMAMIZ’
-AK Parti olarak hep milli iradenin sesi olduğunuzu söylüyorsunuz ama özellikle HES projelerine karşı bölge halkının protestolarına duyarsız kaldığınız düşünülüyor.
Bu santrallar bütün dünyada yenilenebilir enerji kaynağı olarak bilinir. Amerika, Japonya bundan 30 yıl önce hidroelektrik potansiyelin yüzde 85’ini kullanmış. Biz HES’lerde çok geç kaldık. Eksiğimiz, vatandaşa bunun önemini anlatamamamız oldu. HES’ler yapıldıktan sonra elektrikten gelir elde edenlerin pastadan aldığı pay azalmaya başladı. Bundan rahatsız olanlar, bazı sivil toplum kuruluşlarını çevrecilik adına harekete geçirdi. HES’lerin çevreyi bozduğu söyleniyor ama koca havzada iğne başı kadar yer kaplıyor. En çok HES, Trabzon’un Solaklı Vadisi’nde yapılıyor. Eski ve yeni haline bakın. Orası muhteşem bir hale geldi. Vadileri tahrip etmiyoruz. Dereleri yok etmiyoruz. Sadece suyun gücünden istifade ediyoruz.
-Öğrencileriniz, eskiden çok idealist bir hoca olduğunuzu söylüyor. Siyasete girdikten sonra büyük inşaat projeleri yapılsın diye ideallerinizden vazgeçmek zorunda kaldınız mı?
Doğru, aşırı solcu öğrenciler bile beni çok severdi! Siyasete atılınca ideallerimden vazgeçmedim, öğrettiklerimi uygulama fırsatı buldum. İstanbul’da çöp dağları vardı. Bir çöp faciası yaşanmış, 37 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Susuzluktan hastalıklar çıkmıştı. Hava kirliliğinden korunmak için gaz maskesi dağıtılıyordu. 1994 yılında görevi teslim aldığımızda su meselesini çözdük. Haliç Köprüsü’ne 3 kilometre kala burnumuzu tıkardık. Şimdi orada balıklar yaşıyor. Etrafı cennet oldu. Sütlüce Mezbahası’nın bütün atıkları Haliç’e dökülüyordu. Şimdi muhteşem bir kongre merkezi oldu. İstanbul’u dünyanın cenneti yaptık.
-Ama özellikle son dönemde AK Parti’ye çevre alanında eleştiriler geliyor. Hiç vicdan azabı çektiğiniz bir konu var mı?
Tek ıstırabım geç kalmış olmamız! Bazı tesislerin 30 yıl öncesi yapılması gerekiyormuş. Gittiğimiz yerlerde eski hükümetler adına özür diliyorum!
BİLMEYENLER İÇİN VEYSEL EROĞLU
-Afyonkarahisarlı. İTÜ’de inşaat mühendisliği okumuş, çevre mühendisliği üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış. Doktora yaparken bir yandan da İstanbul Üniversitesi’nde tarih okumuş. Hollanda Kraliyet Bursu kazanmış. Yıllarca hocalık yapmış. Dakikliğiyle meşhurmuş, derslere 1 dakika bile geç başlamazmış.
-3 kızı, 1 oğlu var. Büyük kızı, Harvard Üniversitesi’nde Hint ve Türk tarihi üzerine doktora yapmış. Mezuniyet töreni bu haftaymış ama Veysel Bey katılamayacakmış. “Harvard’da burslu okudu, ben DSİ Genel Müdürü’yken benden çok kazanıyordu!” diye espri yapıyor.
-Diğer kızı Merve, ebru sanatçısı. Oğlu Mehmet, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okumuş. Diploma törenine gidince, arkadaşları “Babanın bakan olduğunu neden söylemedin?” diye sormuşlar. Şimdi yazarkasalar üzerine çalışıyor. Verifone ortaklık teklif etmiş. “İşyeri nerede, onu bile bilmiyorum” diyor.
-En küçük kızı Ayşenur, diyetisyenlik yapıyor. 4 Mehmet Şimşek ile tenis oynuyorlarmış. “Maçları daha çok kim kazanıyor?” diye sordum, “Mehmet Şimşek müthiş bir tenis oyuncusu, onu yenmem mümkün değil!” dedi.
Kübra BAR – Habertürk