Vasiyetnameler resmi vasiyetname, sözlü vasiyetname ve el yazılı vasiyetname olmak üzere üç şekilde düzenlenebiliyor. Peki vasiyetnamenin tapuya işlenmesi nasıl olur? diyorsanız işte yanıtı…
Vasiyetnamenin tapuya işlenmesi!
Miras; bir kimsenin vefatı anında, hısımlarına (mirasçı olan yakın akrabalarına) intikal edecek bütün malları, hakları, borçları ve hukuki durumları olarak karşımıza çıkıyor.
Vasiyet ise, bir kişinin vefatından sonra malvarlığının ne olacağına ilişkin isteklerini bildirdiği hukuki bir işlem olarak ifade ediliyor. Bir başka deyişle vasityetname, miras aktarmanın başlıca biçimi olarak karşımıza çıkıyor.
Vasiyette bulunan kişi, yani vasiyetçi bir vasiyetname hazırlayarak, vefatından sonra yapılmasını istediklerini el yazısıyla, resmi ya da sözlü olarak bildirebiliyor. Vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için yasal sınırlamalara ve biçimlere uyulması zorunlu olmuyor.
Peki vasiyetnamenin tapuya işlenmesi nasıl olur? diyorsanız işte yanıtı…
Mahkeme tarafından vasiyetin uygulanmasına karar verilmesi halinde mirasçılar tapu sicil müdürlüğüne başvuruda bulunabiliyor. Vasiyetnamenin tapuya tescil edilmeden önce açılabilen dava örnekleri aşağıda sıralanıyor:
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/5820
K. 2010/11073
T. 21.6.2010
DAVA: Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı Yaşar tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davada, vasiyetçi Ömer’in 14.09.1979’da vefat ettiği ve sağlığında davacı lehine Torul Noterliğinin 23.05.1975 tarih ve 713 sayılı vasiyetnamesi ile muayyen mal vasiyetinde bulunduğu ve Torul Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 26.09.2008 tarih ve 2008/208-263 sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğu ileri sürülerek vasiyetnamenin tenfızi ile tapuya bildirilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, mirasçılardan Yaşar tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 600 /son maddesi; “vasiyet alacaklısı tarafından yükümlülüğünü yerine getirmeyen mirasçılara karşı vasiyet edilen malın teslimi için dava açılabileceğini” hükme bağlamıştır.
Yine, vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi için her şeyden önce vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Vasiyetname sulh hukuk hakimi tarafından usule uygun açılıp okunmadıkça yerine getirilmesi istenemez.
Somut olayda, vasiyetçi Ömer 14.09.1979 tarihinde vefat etmiştir. Vasiyetname Torul Noterliğinin yazısı üzerine mahkemeye intikal etmiştir. Sulh hukuk hakimi her ne kadar vasiyetnamenin açılmasına karar vermiş ise de dosyada murise ait veraset belgesi bulunmadığı gibi tüm mirasçılara TMK 595, 596 ve 597. madde hükümleri gereğince tebligat yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan gerek vasiyetnamenin açılması davasında ve gerekse de bu vasiyetnamenin tenfizi davasında tüm mirasçılar davaya dahil edilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamıştır.
O halde mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere o davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, vasiyetname usulünce açılmadan bu davaya devam edilerek davanın sonuçlandırılmış olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Vasiyetnamenin Açılması Davası Kesinleşmeden Vasiyetnamenin Tenfizi Yapılamaz
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/433 K. 2013/1913 T. 11.2.2013
DAVA: Dava dilekçesinde muris E. O.’nun Antalya 1.Noterliğinin 3.10.2003 tarih, 24299 Sayılı vasiyetnamesinin tenfizi ve tescil istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili dilekçesinde, tarafların müşterek murisinin ölümü üzerine noterde düzenlenen 3.10.2003 tarih ve 24299 Sayılı vasiyetnamesi ile tüm mal varlığını davacılara bıraktığını ileri sürerek, vasiyetnamenin tenfıziyle tescili istenilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüyle muris adına kayıtlı taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm, süresinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
T.M.K.nun 600. maddesi: “vasiyet alacaklısı, yasal ve atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur.
Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılamıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya red hakkının düşmesiyle muaccel olur.
Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini: vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.” hükmünü düzenlemiştir.
Davaya konu vasiyetnameyle ilgili olarak, Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2004/856-2005/549 Sayılı dava dosyasında vasiyetnamenin açılması davası açılmış ancak, taraflara tebligat yapılmamış olup bu haliyle henüz derdest olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece, yasa ve yönetmelik hükümleri gözetilerek vasiyetnamenin açılması davasının kesinleştirilmesi ve gerektiğinde mirasçılara iptal davası açma hakları tanınması sonucuna göre vasiyetnamenin tenfizine ( davalının tenkis defi de gözetilerek ) sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yasal şart yerine getirilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Vasiyetnamenin iptali davasında yetkili mahkeme!
Özge ÖZDEMİR/Emlaktagundem.com