Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş Türkiye’deki sağlık yatırımları hakkında bilgiler verdi. Gümüş, “Hastanelerimiz uzun yıllar yenilenmemişti. Büyük bir kısmı eski, yine büyük bir kısmı depreme dayanıksızdı. Bu açıdan Türkiye, hızlı bir şekilde hastanelerini yenileme sürecine girdi.” dedi.
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Sağlık Bakanlığı himayesinde, Elmadağ Hukuk Ofisi ve PPP Experts tarafından düzenlenen Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Sağlık Zirvesinde konuşan Gümüş, farklı bir modelle hastane yapıp, bu sağlık tesislerini işleteceklerini dile getirerek, PPP (Public Private Partnership – Kamu Özel İşbirliği) modeliyle hem kullanıcı hem de çalışanların uygun şekilde hizmet alıp vereceği ortamlar oluşturulacağını anlattı.
Bu açıdan tüm dünyanın önemli merkezleri ve paydaşlarıyla Türkiye’de bu birikimin oluşmasının sağlandığını aktaran Gümüş, “Bugün itibariyle 18 projemizin ihalesi tamamlanıp, imzalandı. Bu projeler, şu anda hızlı bir şekilde yükseliyor. Yaklaşık 2 yıldır inşaatları devam eden bu hastanelerimiz 41 bin yatak kapasiteli.” dedi.
Sağlık Bakanlığı olarak eski modelle, ihalesini yaptıkları ve inşaatı devam eden 27 bin yataklı hastane projelerinin de olduğunu dile getiren Gümüş, Türkiye’nin önümüzdeki 3 yıllık süreçte toplam 95 bin yataklı şehir hastanelerine kavuşacağını, bunların 41 bininin KÖİ modeliyle yapılacağını ifade etti.
Türkiye’nin, bu şekilde çok kısa sürede en fazla hastane yapan ülkelerden olacağını dile getiren Gümüş, “Çünkü bizim hastanelerimiz uzun yıllar yenilenmemişti. Büyük bir kısmı eski, yine büyük bir kısmı depreme dayanıksız hastanelerimizdi. Bu açıdan Türkiye, hızlı bir şekilde hastanelerini yenileme sürecine girdi.” diye konuştu.
KÖİ modeliyle farklı alanlar ortaya çıkmaya başladığını, önce kamu özel işbirliği modelindeki esnekliğin kanunla sağlandığını ve bu esneklik içinde hastanelerin inşaatının devam ettiğini ifade eden Gümüş, şöyle devam etti:
“Şunu fark ettik ki Türkiye önümüzdeki 3 yıl içerisinde çok ciddi ölçekte, ciddi kapasitede cihaz alımı yapacak. O hastanelerin ekipmanları var. Sadece şehir hastanelerinin alacağı 8-10 kalem görüntüleme cihazının maliyeti yaklaşık 2 milyar dolar. Tüm bunları yan yana koyduğumuzda, yeni bir kapı daha açıldı. Hastanelerde kullanılacak malzemelerin, cihaz ve ekipmanların yine Türkiye’de üretilmesini teşvik edecek modeller yapılması konusunda çalışma başlattık. PPP’nin bize kazandıracaklarıyla Türkiye, sağlık alanında özellikle endüstrisinde ve şehir hastaneleri yönetimiyle yeni bir ufuk, vizyona doğru açılım göstermeye başlayacak. Sağlık endüstrilerinde birinci planda plazma ürünlerinin Türkiye’de üretilmesini gündemimize aldık ve çalışıyoruz. Önümüzdeki ay itibarıyla ana yol haritası belirlenmiş olacak. Türkiye’nin yaklaşık yılda 350 milyon dolar bedel ödeyerek almış olduğu kan ürünlerinin yerel ortaklar ve uluslararası firmalar işbirliğiyle Türkiye’de üretimini sağlamayı hedefliyoruz. İkinci planda ana hedef bu şehir hastanelerinde ve bizim yaptığımız yeni hastanelerde kullanacağımız özellikle görüntüleme cihazlarının da Türkiye’de üretilmesini sağlamak. Bunları da masaya yatırdık. Mayıs sonuna kadar da bu eylem planımızın ana yol haritalarını belirleyeceğiz.”
Eyüp Gümüş, bunların yanı sıra, aşı, ilaç ve hastane bilgi sistemlerinin de Türkiye’de yapılabilmesi için çalışmalarının olduğunu, KÖİ modeliyle yapılan hastanelerin modern teknolojilerle donatıldığını belirterek, tüm donanımı, mimarisiyle Türkiye’nin gelecek 50, 100 yılına yanıt verebilecek yeni bir vizyonu görmeye başladıklarını söyledi.
Yapımına devam edilen ve Türkiye’nin ilk şehir hastanesi olma özelliğini taşıyan Mersin Şehir Hastanesini temmuz ayının sonunda açmayı öngördüklerini, yapımı devam eden diğer hastanelerin de sekteye uğramadan hızlı şekilde açılacağını belirten Gümüş, şunları kaydetti:
“KÖİ modeliyle yapılan hastanelerin yönetimi konusunda kamu ve özel koordinasyonun olması gerekiyor. Bundan sonraki süreçte de inşaatta birlikteliğimiz nasıl devam ettiyse, hastanenin işletilmesi aşamasında da bu birliktelik güçlü şekilde devam edecek. Bu verimlilik önemli şekilde artacak. Hem Türkiye’nin hem de dünyanın gözleri bu hastanelerin üzerinde olacak. Bu hastaneler bizim uluslararası arenaya da gösterebileceğimiz önemli vizyoner projeler. Binaları yapmak kolay ama içerisinde, iyi ve vizyoner hekimi, personeli koymak önemli. Çünkü onlar buradaki verimliliği artıracak. Bu bakımdan şehir hastanelerinin büyük bir kısmı eğitim ve araştırma hastanesi olacak.”
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, Türkiye’nin uluslararası hasta hizmetleri açısından da çalışmalar yürüttüğünü, bu hastanelerin sağlık turizmi kapsamında yabancı hastalara da hizmet vereceğini sözlerine ekledi.
– “KÖİ modeli bir özelleştirme değil”
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Şuayip Birinci de Türkiye’de sağlık hizmetinin yaklaşık yüzde 70’inin kamu eliyle yürütüldüğünü ifade ederek, şimdiye kadar yapılan sağlık yapısı yatırımının 16 milyar lira olduğunu, nitelikli yatak sayısını 2023’te 168 bine çıkarmayı planladıklarını belirtti.
İnşaatı devam eden yatırımlar arasında en yüksek rakamı KÖİ projelerinin tuttuğunu, inşaatı devam eden 27 bin yatak sayısını da 40 bine çıkaracaklarını bildiren Birinci, finansmanı özel sektör tarafından karşılanan KÖİ modelinde, yatırımım karşılığının da azami 30 yılda kamu tarafından taksitlerle ödendiğini vurguladı.
Şuayip Birinci, sözlerini, “KÖİ, modern sağlık yatırımlarının hızlıca hayata geçirilmesini sağlayan bir finansman modeli bizim için, özelleştirme değil. İşletme süresi sonunda bakımlı ve işler durumda tesisler kamuya devredilecek. Eğer biz bu kaynaklarla devam etseydik ancak 25 yılda sağlık yapılarını nitelikli hale getirme şansına sahip olacaktık. O sebeple KÖİ modeli kısa zamanda geleceği bugüne getirmek açısından bizim için en büyük avantaj.” diye tamamladı. Zirve, oturumların ardından sona erecek.
AA