Türkiye’nin, mevcut siyasi belirsizlik nedeniyle, ekonomik açıdan iç açıcı bir dönemden geçtiği söylenemez. 2001’deki ekonomik krizin etkisini uzun süre üzerinden atamayan Türkiye, yeni bir krizle karşı karşıya kalma tehlikesi yaşıyor.
Seçim sonuçlarının ve şu anki hükümetsiz dönemin ekonomiyi nasıl etkilediğini, olası bir ekonomik krizde Türkiye’yi nelerin bekleyeceğini, başta Şişli olmak üzere, birçok semtte büyük inşaatların altına imzasını atan Öğer İnşaat’ın yetkililerinden Murat Öğer’le konuşuldu.
Öncelikle, inşaat sektörü son bir yıldır ne durumda?
Bazı şeyleri yaşayarak gördüğün zaman, doğruları bilerek konuşuyorsun. Öğer Residance’ın inşaatını, aşağı yukarı iki yıl önce tamamladık. Bitirdiğimiz zaman daireleri çok çabuk satabiliriz diye düşünüyorduk, ama zaman içinde oluşan belirsizlik ve Türkiye’nin seçim atmosferine girmesiyle bir şekilde işlerimiz durgunlaştı, satışlarımız durdu. Daha sonra, rezidansın %99’unu sattık. Biz ki, bu işi şehrin merkezinde yapıyoruz. Bu benim baba mesleğim. 1968 den beri bu işle uğraşıyoruz, gerçekten de bu kadar belirsiz bir zaman olmadı bugüne kadar. Bugünkü ortamda piyasanın kabuk değiştirmesi mevzubahis. Şehir merkezindeki değer artışları, üç dört kişilik aileleri şehrin dışına taşıdı ve merkezler artık daha çok yalnız yaşamayı tercih edenlere ev sahipliği yapıyor, insanlar her gün iki üç saatini yolda geçirmemek için merkezdeki evlerde oturmayı tercih ediyorlar. Dolayısıyla, şehir merkezinde faaliyet gösteren inşaat sektöründe de 1 veya 1 + 1 dairelere yoğunluk verildi. Öte yandan, Türkiye’nin inşaat sektörü dışında pek bir lokomotifi kalmadı. Tekstil sektörü, komşularla ilişkilerdeki belirsizliklerden ötürü yürümüyor; dolayısıyla, ticaret alanında şu an Türkiye’nin tek sağlam direği inşaat sektörü diyebiliriz. Bu sektörün de durağanlaşmaması için bu belirsizliklerin çözüme kavuşması gerekiyor. Bunun için de 1 Kasım’daki seçimleri bekliyoruz.
Ticaret, para kazanmak için yapılır. Para kazanmak için de birileri çıkıp daha az kâr oranıyla bir şeyler yapar, bunlar arttıkça da kalite düşmeye başlar. Bu durum, sonradan açılan firmaların iflasına sebep olmakla birlikte, piyasaya da zarar veriyor. Nitekim öyle de oldu, hem küçük ölçekli firmalar kapandı, hem de inşaat sektörü zarara uğradı.
Peki olası bir ekonomik krizin inşaat sektörüne yansıması nasıl olur?
Zaten şu an durağan bir seyir izleyen inşaat sektörü, olası bir ekonomik krizden çok olumsuz etkilenir. Açıkçası, bu durumun bir domino etkisi yapmamasını arzu ederim; çünkü inşaat sektörü çok kapsamlı bir sektör. İnşaat, bir apartmanın güvenlik görevlisinden tutun, o binayı yapan mimara kadar, pek çok iş ve sektörle ilişkili. Bakıyorsunuz, Türkiye’de her yıl yeni bir üniversite açılıyor, bir büyüme var. Ancak, insanların kazandıkları para, bu büyümeyle aynı oranda artmıyor. İnsanlar şu anda borçlarını öteliyorlar, yarın öbür gün öyle bir noktaya gelecek ki, mutluluklarını öteleyecekler. İş oraya varmadan, bu siyasi belirsizliklerin son bulmasını ümit ediyoruz.
Agos
Bir yanıt bırakın