Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Türkiye, 2018 yılı sonu itibariyle toplam 95 bin yatak kapasiteli hastane ve fiziki mekan dönüşümünü büyük oranda tamamlamış olacak.” dedi.
Müezzinoğlu, Ankara Sanayi Odasında (ASO) düzenlenen “Sağlık Bakanlığı Yerli Üreticilerle Buluşuyor” toplantısında yaptığı konuşmada, sağlık hizmeti sunumunda Türkiye’nin, dünyanın en gelişmiş ülkeleri ile yarışabilecek bir konumda ve acil hizmet sunumu, tıbbi teknoloji ile hekime ulaşma anlamında çok iyi durumda olduğunu belirtti.
Sağlık hizmeti sunumu ve fiziki mekanlarla ilgili son 12 yılda çok önemli dönüşümler yaşandığına değinen Müezzinoğlu, “Şu anda fiziki mekan dönüşümünde yakaladığımız dönüşüm yüzde 50’leri ancak yakaladı. Kamu olarak 40 bin yatak kapasitesine sahip hastanelerimiz en geç 2017 sonu itibariyle bu ülkenin milletin hizmetine girecek. Kamu-özel işbirliği ile ihalesini tamamladığımız ve inşaat süreçleri devam eden 30 bin yatak kapasiteli şehir hastaneleri inşaatının yaklaşık 25 bini de 2017 sonu itibariyle hizmete girmiş olacak.” ifadesini kullandı.
Yaklaşık 4 ay sonra Mersin Şehir Hastanesinin açılacağına işaret eden Müezzinoğlu, yıl sonu itibariyle Isparta ve Yozgat Şehir Hastanelerini, önümüzdeki yıl yaz aylarında da 3 bin 360 yatak kapasiteli Ankara Bilkent Şehir Hastanesinin hizmete gireceğini bildirdi.
Bakan Müezzinoğlu, Türkiye’nin, 2018 yılı sonu itibariyle toplam 95 bin yatak kapasiteli hastane ve fiziki mekan dönüşümünü büyük oranda tamamlamış olacaklarına işaret ederek, Türkiye’nin sağlıkta güçlü alt yapıyı başarmış olmanın onurunu yaşayacağını dile getirdi.
Şehir hastenelerinin hizmete girmesiyle birlikte sağlık turizminde Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir merkez olmasının alt yapısını da tamamlayacağına belirten Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
“Sağlık Bakanlığı olarak bizim bu projelerimizde binlerce ameliyathane, yoğun bakım yatağı, laboratuvar cihazları, monitör, acil ünitelerinde kullanılan malzemelerle gerek inşaat boyutu ve donanımıyla müthiş bir fırsat var elimizde. Bu fırsatı birlikte ülke ve millet adına milli duruşla şekillendirmemiz gerekiyor.”
Müezzinoğlu, bu kapsamda İstanbul’da sanayicilerle ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Odasının sağlık sektörü temsilcileri ile bir araya geldiklerini, bundan sonraki süreçlerde de değerlendirmelerin devam edeceğini ifade etti.
Bakanlık olarak alım garantili süreçleri planladıklarını belirten Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
“Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türk Kızılayı olarak kan ürünlerinin Türkiye’de üretimi ve alım garantili süreçleri Ekonomi Koordinasyon Kurulunda son noktaya getirdik. Önümüzdeki bir iki ayın içinde ihale süreçlerini tamamlamayı ümit ediyoruz. İleri teknolojinin Türkiye’ye gelmesinde o alandaki stratejileri bilmek gerekiyor. Onu dünya çapında üretenlere de Türkiye’de üretiminin yol haritasını belirlemek gerekiyor. Türkiye’de üretim ile ilgili 7 yıl alım garantili süreçlere baktığımızda ideal sürecin çok daha fazla olması gerekiyor. Bunun için Bakanlar Kuruluna bu sürenin 14 yıl olması için teklif sunduk. Medikal ürünlerde daha iddialı ve standardı yüksek olan ve AR-GE’sini geliştirebilen bir süreçleri planlamamız gerekiyor. Tıbbi cihazlarda alım garantili süreçlerle süreci yöneterek, alım garantisi bittikten sonraki süreçlerde de süreci besleyecek teknolojiyi geliştiren AR-GE’ler ile işi yönetebilirsek, Türkiye’nin tıbbi teknolojide bir 10 yıl sonra geldiği nokta çok farklı olacak.”