Tapu tahsis belgesi imar ve gecekondu mevzuatı çerçevesinde; ilgili kişilere tanınan “şahsi hak” içeren belge olarak biliniyor. Peki Tapu tahsis belgesi geçerliliği nasıl olur? diyorsanız işte yanıtı…
Tapu tahsis belgesi geçerliliği!
Tapu tahsis belgesi, imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş yapılarla gecekondulara 2981 sayılı yasa gereğince bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesi şartı ile verilen kullanma izni veren ve hak sahipliği gösteren belge oluyor.
Tapu tahsisi belgesi ile hak sahibi olunan taşınmaza devlet tarafından el konması halinde veya bu el koyma neticesinde binanın yıkımının gerçekleştirilmesi durumunda kamulaştırmasız el atmadan doğan bedel davasının açılması hukuken mümkün olmuyor.
Tapu tahsis belgesi, imar ve gecekondu mevzuatı çerçevesinde; Hazine, belediye, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve il özel idarelerinin müstakilen sahip oldukları taşınmazlar üzerinde 2981 sayılı Kanun ile belirlenen çerçevede ilgili kişilere tanınan “şahsi hak” içeren bir belge olarakta biliniyor. Peki Tapu tahsis belgesi geçerliliği nasıl olur? diyorsanız işte yanıtı…
Tapu tahsis belgesinin geçerli olabilmesi için bazı özellikleri de taşıyor olması gerekiyor. Tapu tahsis belgesi geçerlilik şartları Yargıtay tarafından alınan bir kararda şu şekilde açıklanıyor:
YARGITAY 14. Hukuk Dairesi
Esas: 2012/14835
Karar: 2013/3429
TAPU TAHSİS BELGESİ İLE TESCİL İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR
TAPU İPTALİ VE TESCİL
TAPU TAHSİS BELGESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARININ NELER OLDUĞU
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 11.11.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın öncesi tapuda …Belediyesi adına kayıtlı 1913 ada 5 sayılı parsel ve 9572 ada 7 sayılı parsel iken davacıların murisleri D…’e 09.07.1985 tarihli tapu tahsis belgesi ile 208 m2 yerin tahsis edildiği dosya içerisindeki tapu kayıtları ve tapu tahsis belgesinden açıkça anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi gereğince; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Davaya konu olayda davacı kadastro tespitinden önceki bir sebebe dayanmadığından davanın Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, davacıların murisine 208 m2 tahsis yapıldığı anlaşıldığından koşulları gerçekleştiği takdirde aynı adada diğer parsellerden kesilen DOP oranında indirilmek suretiyle ve tapu tahsis belgesine dayalı olarak daha önce davacılara 37587 ada 6 sayılı imar parselinden verilen paylar da gözetilmek suretiyle veraset belgesindeki miras payları oranında pay tesciline karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde yatırılan temyiz harcının davacılara iadesine, 08.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Tapu tahsis belgesi hangi hallerde verilmez?
Özge ÖZDEMİR/Emlaktagundem.com