Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun isteği üzerine restorasyonu başlatılan Şahidi Camii ve Türbesi’nde bazı hatalar yapıldığını ileri süren Prof. Dr. Namık Açıkgöz, “Çeşme kitabeleri mezar taşı olarak yerleştirilmiş. Şahidi Evi’nin üst katında ‘hayat’ olarak bilinen kısmı aslına uygun değil. Çevre duvarları sayesinde ‘Şahidi Camii’ değil ‘Şahidi hapishanesi’ gibi olmuş” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Muğla’ya her gelişinde ziyaret ettiği Şahidi Camii ve Şahidi Türbesi’nde restorasyon çalışmaları sürüyor. Davutoğlu, geçen yıl Başbakan olarak da cami ve türbeyi ziyaret etmiş, “Türbenin etrafında tarihi bir doku var. Tarihi mekanın bu şekilde metruk durması doğru değil. Vakıflar Genel Müdürü ile görüştüm, bu tarihi mekanın hem etrafı genişletilecek, hem de bir restorasyondan geçirilecek. Şahidi Hazretleri, sadece Muğla’nın değil, bütün Türkiye’nin büyük bir değeridir” ifadelerini kullanmıştı.
Restorasyon çalışmalarını inceleyen MSKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Şahidi Camii, türbeler, mezar taşları ve semahane gibi eserlerle ilgi araştırmalar yaptığını hatırlatarak, “Caminin yanında bulunan ve Şahidi’nin yaşadığı ev olarak belirlenen ev kamulaştırıldı ve aslına uygun olarak restore edilmeye başlandı. Bir yandan da cami avlusunda bulunan türbe ve mezar taşları düzenlenmeye başlandı. Maalesef, yapılanların hepsinin doğru olmadığı bir gerçek. Cami duvarının gereksiz yüksekliğinin oraya bir hapishane havası verdiğini söylemiştim ama Vakıflar Bölge Müdürlüğü, kimseye danışmadan duvarları olduğu gibi korumuş. Yani yine Şahidi Camii’ değil Şahidi hapishanesi’ gibi olmuş. Ayrıca, mezar taşlarının düzenlenip yerleştirilmesinde özen gösterilmemiş. Kırık taşlar biraraya getirilmeden, gelişigüzel dikilmiş. Koyunoğlu Hafız Mehmet ve Derviş Salih’in bir çeşme hayratının kitabesi, sanki bir mezar taşıymış gibi mermer bir kabrin başına konmuş. Oysa bana sorsalardı, yayınladığım kitaptan, her mezar taşı için bilgi verirdim” dedi.
Şahidi Evi’nin ahşap ağırlıklı olarak restore edildiğini de belirten Açıkgöz, evin avlusuna girer girmez bazı eksiklikler fark ettiğini söyleyerek “Üst katta, hayat’ olarak bilinen kısım, 1 metre kadar genişlikte düzenlenmiş. Zemin kattaki taş kaplamanın bittiği yere kadar uzatılan bir ‘hayat’ olmalıydı. Projeyi yapan arkadaş, muhtemelen geniş hayatları da biliyordu ama nasıl oldu da bu evin hayatını küçük yaptı, bilmem. Yoksa onların memleketinde, eski hayatları kırpıp kırpıp balkon mu yapıyorlar?” diye konuştu.
Şair Haşidi kimdir?
Mevlana’dan etkilenen Şahidi Hazretleri, uzun yıllar Muğla’ya hizmet etmiş, Mevlevi şeyh şairlerindendir. Şahidi İbrahim 14701550 yılları arasında yaşadı. Mutasavvıf, Divan Şairi ve Lügat Yazarı. Muğla Mevlevihanesi’nin şeyhi Salih Hüdayî Dede’nin oğludur. Mahlasının ‘Şahidi’, kendisinin Mevlevî ve Muğlalı olduğunu, ‘Gedayim Şahidi-i Mevlevîyim / Diyar-ı Menteşe’de Muğlaviyim’ mısralarıyla ifade eden Şahidi 18 yaşına kadar Muğla’da, daha sonra ise İstanbul’da Fatih, Bursa’da Yıldırım Medresesinde tahsil gördü. Eğitiminin ardından Muğla’ya dönen ve derviş olma arzusu galip gelen Şahidi, iyi bir tasavvufî terbiye de alıp müfessir ve muhaddisliğinin yanında Mesnevî şarihi olarak da yetişip Muğla Mevlevîhanesi’nin şeyhliğini üstlendi. Ömrünün kalan kısmını halkı irşatla geçirdi ve önemli eserler yazdı.
Yeni Şafak