Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yargıtay kararları!

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yargıtay kararları

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, Bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını ona devretme borcunu üstlendiği sözleşme oluyor. İşte Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yargıtay kararları…

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yargıtay kararları!
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmeye deniyor.

Borçlar Kanunu esasları gereğince bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiş olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahip oluyor.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yargıtay kararları..

DAVA ve KARAR:
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.1.2007 tarihinde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda;

Davanın kısmen kabulüne dair verilen 1.5.2008 tarihli hükmün Yargıtay’ca, duruşmalı olarak tetkiki davacı vekili tarafından istenilmekle, Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı, 14.9.1979 günlü ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince dava konusu 2031 ada 65 numaralı parselin tamamının adına tescili gerekirken mirasçı olması nedeniyle 1/2 payının davalı adına tescil edildiğini belirterek davalı adına olan payın iptali ile adına tescilini istemiştir.

Davalı, ana-oğul arasında yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olmadığı gibi geçerli olsa dahi saklı payların dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, sözleşmenin davalıdan mal kaçırma amacına yönelik olduğu ve TMK.`nun 506. maddesi gereğince saklı payın korunması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne, tescilin saklı pay oranlarına göre yapılmasına karar verilmiştir.

Hükmü, davacı ve davalı temyiz etmiş ise de mahkemece davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş olup bu karar temyiz edilmediğinden davacı temyizi inceleme konusu yapılmıştır.

Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Kaynağını Borçlar Yasası`nın 511. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan yasanın 512. ve Türk Medeni Yasasının 545. maddesi gereğince resmi biçimde düzenlenmelidir. Resmi biçimde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.2.2008 günlü ve 2008/14-70 – 2008/104 s. kararı)

Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar.

Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu yada onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

Açılan davada bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması, sözleşmenin bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme hakkı bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan dinlenmez.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;

Davacının tescil isteğinin dayanağını oluşturan 14.9.1979 günlü sözleşme noterde usulüne uygun olarak düzenlenmiş olup geçerlidir.

Toplanan kanıtlar ile bakım alacaklısının sözleşme gününden sonra ölünceye kadar bakım borçlusu ve ailesi ile birlikte yaşadığı, bakım borçlusunun sözleşmeden kaynaklanan bütün edimlerini yerine getirdiği, bakım alacaklısının sözleşme gereklerinin yerine getirilmediği iddiası ile sözleşmenin iptali istemiyle açılmış bir davasının bulunmadığı sabittir.

Mahkemenin saklı payın korunması gerektiği yönündeki kabulüne gelince;

Türk Medeni Yasasının 565/4. maddesinde murisin hangi sağlararası tasarrufları hakkında tenkis istenebileceği açıklanmıştır.

Bu maddenin 4. fıkrasındaki şartlar kesin bir şekilde ispatlanmadıkça murisin yaptığı ölünceye kadar bakma akitleri ivazlı tasarruflardan olup tenkisi istenemez. Ölünceye kadar bakma akti, niteliği itibariyle güvence sağlayan bir akittir.

Bakıp gözetme borcunun kapsamı ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür.

Borçlar Yasasının 511. maddesi, bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir.

Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç halde olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.

Aksi kararlaştırılmadıkça aktin, bakım alacaklısına sağladığı menfaatler sosyal duruma uygun ikamet, beslenme ve giyinme, görüp gözetme gibi ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz.

Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevler kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir.

Bu nedenlerle mirasçı olabilecek kimselerle yapılmış olan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapılması sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu aktin saklı pay kurallarını bertaraf amacına yönelik olduğunu kabule yeterli değildir.

Dosya kapsamına göre ölünceye kadar bakım sözleşmesinin saklı pay kurallarını bertaraf etmek amacıyla düzenlenmiş olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.14.H.D. 8.6.2010 E.2010/4097 – K.2010/6682

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tapuya tescili!
Özge ÖZDEMİR/Emlaktagundem..com