Mimarlığa müziğe merakı üzerine ara veren 60 yaşındaki Zeki Bülent Ağcabay, dünyanın değişik ülkelerinden 700 parçaya ulaşan müzik aleti koleksiyonunu Üsküdar’daki evinde sergilerken, garajını da enstrüman tamir atölyesi olarak kullanıyor.
Mimarlığa ve müziğe ilgi duyan Zeki Bülent Ağcabay, 700 parçaya ulaşan müzik aleti koleksiyonunu Üsküdar’daki evinde sergiledi. 60 yaşındaki Bülent, garajını da enstrüman tamir atölyesi olarak tasarladı.
Ağcabay, Üsküdar’daki evinin garajında kurduğu enstrüman tamir atölyesinde, müziğe merakını ve 700 parçadan oluşan koleksiyonunu AA muhabirine anlattı.
Memleketi Gaziantep’ten 1976’da mimarlık eğitimi almak için Edirne’ye geldiğini belirten Ağcabay, bir süre asistanlık yaptıktan sonra mesleğe başladığını kaydetti. Hayatını İstanbul ve Edirne’de sürdüren Ağcabay, “Mesleğin her alanında çalıştım. 35 yıl mimarlık yaptım. Halen ara ara devam eden işlerim oluyor” dedi.
Zeki Bülent Ağcabay, yaklaşık 10 yıl önce çok yoğun çalışma temposunda olduğu, neredeyse günde bin kilometre yol katettiği bir dönemde kendisine “Hayat hep çalışmak mıdır?” sorusunu yönelttiğini ve cevabı doğrultusunda zevk ve hobilerine zaman ayırmaya karar verdiğini söyledi.
Mesleğini minimize ederek, çocukluğundan ve ailesinden gelen müzik sevgisiyle enstrüman çalmaya, korolara katılmaya ve koleksiyonerliğe başladığını dile getiren Ağcabay, şunları anlattı:
“Babam ve annem Türk müziği meraklısıydı. Sesimin güzel olduğu da söylenirdi. Ortaokulda sesim ve ismim sebebiyle rahmetli Zeki Müren’e benzetirlerdi. Zeki Müren’in frapan kıyafetleri vardı. Bu bende soğukluk yarattı. Böylece müzikten 35 sene kadar koptum. Yeniden müzikle birleşmem amatör korolarla buluşmamla oldu. Koro vesilesiyle Dr. Abidin Gerçeker’le tanıştım. Daha sonra müzik aleti çalan arkadaşlardan esinlenerek ‘Ben de bir şeyler çalarım’ dedim ve eskilere döndüm. Babamın sevdiği enstrüman kanundu. Ben de 43-44 yaşlarında bir kanun edindim.”
– “Akçeyle işi olmayan yer”
Koro arkadaşlarından enstrüman yapımcısı Paki Öktem’in desteğiyle müzik aletleri edinmeye ve bu konuda bilgilenmeye başladığını kaydeden Ağcabay, enstrüman satın almanın zamanla tutkuya dönüştüğünü söyledi.
Ağcabay, “Dünya müziğinde işçiliği ve orijinalliğiyle ilginç özellikleri olan ve bende iz bırakan müzik aletlerini almaya başladım. Şu anda elimde 700 parçalık bir koleksiyon bulunuyor” diye konuştu.
Kanun, santur, tambur ve ud çalabildiğini belirten Ağcabay, “Koro arkadaşlarımdan yardım alarak daha çok kendi kendime müzik aleti çalmayı öğrendim. Yeni çevrem beni çok farklı insanlarla tanıştırmaya da götürdü. Tambur virtüözü Fahrettin Çimenli, bestekar Ünal Ensari, udi Necdet Gerginok ve gündemdeki saz ve ses sanatçılarıyla hemen hemen istişarem olmuştur” ifadelerini kullandı.
Garajını yaklaşık 6 ay önce müzik tamir atölyesi haline çevirdiğini ifade eden Ağcabay, müzik aleti yapım ve tamir işini Paki Öktem’den öğrendiğini anlattı.
“Tamamen ticaretten uzak, akçeyle hiç işi olmayan bir yer” olarak tanımladığı atölyesini para kazanmak amacıyla kurmadığını söyleyen Ağcabay, atölyesini evindeki yaklaşık 700 müzik aletinin ön sergilenme alanı gibi gördüğünü ifade etti.
“Yoldan geçen, işine giden ve gelen insanların atölyeme düşünceli bakışlarıyla hafifçe duraksayıp gülümsemeleri benim için yeterli ve bana haz veriyor” diyen Ağcabay, atölyesinde müziğe meraklı gençler ve arkadaşlarıyla da müzik aleti çaldıklarını ve şarkı söylediklerini dile getirdi.
– Müze gibi ev
Mimar Zeki Bülent Ağcabay’ın Üsküdar’daki boğaz manzaralı evi, müzik aletlerini sergilediği müze gibi. Enstrümanlarını ülkelerine göre ayırarak sergileyen Ağcabay’ın müzik aletlerinin arasında yaklaşık 110-130 yıllık manol ud, Kapıdağlı İlya ve Onnik Usta’nın yaptığı udlar, Baron Usta’nın imzasını taşıyan baron kemençe ile Emin Usta’nın kanunu da bulunuyor. Koleksiyonda ayrıca Hindistan, Çin, Japonya, Afganistan ve Güney Amerika’ya ait müzik aletlerinin olduğu bölümler yer alıyor.
Meşhur oldukça müzik aletlerini gelip görenlerin olduğunu anlatan Ağcabay, “Milli Sarayların Aynalı Kavak Kasrı’ndaki müze departmanından yetkililer gelerek, koleksiyonumdan bazı parçaları sergilemek istedi. Eserlerimin düzgün bir mekanda sergilenmesi beni de mutlu edecekti. Hem Aynalı Kavak Kasrı, 3. Selim’in beste yaptığı mekan. Kasırda Osmanlı’dan kalan 10-15 müzik aletiyle yaklaşık 50 eserim sergilenecek” diye konuştu.
Zeki Bülent Ağcabay, tüm müzik aletlerinin kendisinde izi, değeri ve anısı olduğunu ama her zaman dizindeki kanunun yerinin farklı olacağını dile getirirken, “İnşaatlar onların olsun, burası bana yeter” dedi.
Koleksiyoner Ağcabay, mekanına 1,5 yaşında torunu Kaan’ın isminden esinlenerek “Kaanuni” dediğini belirterek, “Torunumun kulağı da çok iyi. Müzik aletlerine karşı da ilgisi var. Bu nedenle koleksiyonumu ve atölyemi Kaan’a bırakacağım” bilgisini verdi.
AA