Ekonomide yaşanan “durgunluk” sürecinde vatandaş borçsuz yaşayamıyor, koşullar borçla yaşamaya zorluyor, borcu borçla çevirerek ayakta kalmaya çalışıyor. Bu arada; sadece vatandaş borçlanmıyor; kamu ve özel sektör de borcu borçla döndürüyor, elde ettiği yeni borçla da ancak üretim ve yatırım yapabiliyor. Muhalefet ve sivil toplum örgütleri, siyasi iktidarları zaman zaman çok borçlanmakta eleştiriyorlar, “her çocuk şu kadar borçlu olarak dünyaya geliyor.”söylemini geliştiriyorlar.
Buna karşılık; “borç yiğidin kamçısıdır.” cevabı veriliyor. Bu söz doğrdur, ancak; borç üretimde ve yatırımda kullanılırsa, istihdam yaratılınca, refahı artırırsa; “kamçı” işlevini görür. Oysa; günümüzde, ekonomi yönetimi iç talebe dayalı büyümeye ivme kazandırmak için borçlanmayı teşvik ediyor. Özetle; borçlanıyoruz, üretmeden tüketiyoruz.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin Haziran ayı verilerine göre; vatandaşın borcu son bir yılda 428 milyar liraya çıktı. Son bir yılda 1.6 milyon kişi daha konut, ihtiyaç, kredi kartı ve taşıt kredisi kullanarak bankalara borçlandı. Son bir yılda, toplam 26.4 milyon vatandaşın sadece bankalara olan borcu %8.1 oranında artarak 428 milyon TL’ye çıktı. Böylece; kişi başına düşen ortalama bireysel kredi borcu 16 bin TLyi aştı. Bunun temel nedeni; kazancı enflasyon karşısında eriyen vatandaşın ihtiyacını borçlanarak karşılamak zorunda kalmasıdır.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerinde 22.1 milyon kişinin kredi kartı borçlusu, 18.5 milyon kişinin ihtiyaç kredisi borçlusu, 2.3 milyon kişinin konut kredisi borçlusu ve 801 kişinin de taşıt kredisi borçlusu olduğu görülüyor.
KONUT KREDİSİNDE İZMİR
Konut kredisi riski en yüksek şehir sıralamasında birinci sırada 52.7 milyar TL ile İstanbul, ikinci sırada 19.7 milyar TL ile Ankara, üçüncü sırada 11.3 milyar TL ile İzmir yer alıyor. Muğla’da 77 bin TL ile kişi başı ortalama konut kredisi riski en yüksek şehir sıralamasında ilk sırada yer alıyor.
Öte yandan; Haziran verilerine göre; Türkiye’de toplam 2.3 milyon kişinin 158 milyar TL konut kredisi borcu var. Konut kredisi borcu olanların sayısı son bir yılda 100 bin arttı. Borç tutarındaki artış oranı da %9 oldu ve kişi başına düşen ortalama konut kredisi borcu ise 70 bin TL’ye ulaştı. Bu arada; vatandaşın bankalara olan toplam kredi borcunun %74’ü konut ve ihtiyaç kredisi borcundan oluşmaktadır.
Konut; özendirilmesi gereken öncelikli sektördür. Konutu özendirmek aynı zamanda 300 dolayındaki yan sektörü de özendirmek anlamına gelmektedir. Konuta harcanan para; yatırıma, üretime ve yeni iş sahası açmaya harcanmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarlı telkinleriyle bankalar, konut kredilerindeki faiz oranlarını %1’in altına çektiklerini açıkladılar. Bu; olumlu bir adımdır, ancak; yeterli değildir. Konut maliyeti üzerindeki diğer yüklerin de hafifletilmesi gerekir.
Tapu harcı, ruhsat harcı ve yapı kullanma izni harcı da anlamlı bir şekilde azaltılmalıdır. Ayrıca belediyelerde özellikle de kooperatifler için imarlı, alt yapılı ucuz arsa üretmelidirler. Sonuç olarak: Konut yatırımı; üretken yatırımdır, ekonomiyi canlandırır, büyümeyi hızlandırır, refahı yaygınlaştırır, toplumsal güvene ve huzura katkı sağlar.
Ege Telgraf/ Hüseyin Arslan