Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden derlediği bilgilere göre, geçen yılın sonunda yüzde 14,53 düzeyinde bulunan ortalama ticari kredi faiz oranı, bu yılın ocak ayında yüzde 13,25’e gerilese de ocak ortasından itibaren yükselişe geçti.
Temmuzda yüzde 17’nin üzerini gören ticari kredi faiz oranı, geçen ay yüzde 15,7 seviyesine geriledi. Ticari kredi faiz oranı, son iki haftalık dönemde tekrar yüzde 17’yi aşarak bu ay itibarıyla yüzde 17,29 ile Mart 2009’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Bankalarca açılan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranları, son 8 aylık süreçte 275 baz puan artış gösterdi.
Söz konusu dönemde konut kredisi faiz oranı yüzde 11,4’ten yüzde 12,9’a, taşıt kredisi faiz oranı yüzde 13,3’ten yüzde 16,3’e ve ihtiyaç kredisi faiz oranı da yüzde 16,1’den yüzde 18,3’e çıktı. Böylece son 8 aylık dönemde faizler, konut kredilerinde 150 baz puan, ihtiyaç kredilerinde 240 baz puan ve taşıt kredilerinde 300 baz puan arttı.
Geçen yılın sonunda yüzde 8,52 seviyesinde bulunan 1 ay vadeli TL mevduat faiz oranı da 1 Eylül itibarıyla 10,82’ye yükseldi.
“Kredi faizlerinin düşebilmesini sağlayacak ana etken enflasyondaki iyileşme”
Turkey Macro View Consulting Yönetici Direktörü Ferhat Yükseltürk, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, piyasada ocak ayı sonrasında TL’de yaşanan zayıflık ve bunun enflasyon görünümünü belirgin bir şekilde bozmasının ardından TCMB’nin, politika duruşunu sıkılaştırması ve ortalama fonlama maliyetini yüzde 8’den yüzde 12’ye kadar çıkarmasının mevduat maliyetlerinin de artmasına neden olduğunu söyledi.
Yükseltürk, enflasyonun bu dönemde çift haneye yükselmesi ve gelecek döneme yönelik enflasyon beklentilerinin bu dönemde yukarı yönlü revize edilmesinin de TCMB’nin, enflasyon görünümünde anlamlı bir iyileşme görülene kadar sıkı duruşunu sürdüreceğine işaret ettiğini, bu nedenle mevduat faizlerinde de hem Merkez Bankası’nın sıkı duruşu hem de enflasyon görünümü nedeniyle ocak ayına kıyasla ortalamada 200 baz puan artış yaşandığını kaydetti.
Söz konusu artışın özellikle özel bankalar tarafında daha yüksek gerçekleştiğini belirten Yükseltürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yılın ilk yarısında Kredi Garanti Fonu (KGF) teşvikinin de etkisiyle hızlanan kredi büyümesi Türk bankalarının kaynak ihtiyacını artırırken, yurt dışı kaynağın görece sınırlı olduğu dönemde bankaların mevduat yarışına girmelerine neden oldu. Aynı zamanda, bankaların fonlama kompozisyonunda döviz mevduatları ağırlığının artması da bankaların TL kredilerini fonlamak amacıyla ihtiyaç duyduğu TL mevduat maliyetlerini artırdı. Yılın ikinci yarısından itibaren ise yavaşlamaya başlayan kredi büyümesi mevduatlar üzerindeki baskıyı bir miktar azaltmış durumda. Nitekim mevduat maliyetlerinde 23 Haziran’dan bu yana sınırlı düşüş gözlendi. Önümüzdeki dönemde mevduat faizleri ve dolayısıyla kredi faizlerinin anlamlı şekilde düşebilmesini sağlayacak ana etkenin, enflasyonda anlamlı bir iyileşme patikasına girilmesi ve bunun sonucunda TCMB’nin fonlama faizinde bir miktar indirime gitmesiyle sağlanacağını öngörüyoruz.”
Yurt dışı risk iştahındaki olumlu havanın devam ederek TL varlıklara olan ilginin sürmesinin de mevduat ve kredi faizlerinde aşağı yönlü hareketi tetikleyecek diğer önemli faktörler olarak öne çıktığını bildiren Yükseltürk, küresel faizlerde son dönemde gözlenen iyimser trendin, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikalarında normalleştirme adımları ile yerini hızlı yükselişe bırakması durumunda yurt içinde de mevduat getirilerindeki düşüşün oldukça sınırlı kalacağını söyledi.
AA