Sosyolog Faruk Özcan bugünkü yazısında kentsel dönüşümün amacını anlattı. İşte o yazı;
Bu satırların yazarının bakış açısına göre kentsel dönüşüm, tarihli öngörülemeyen bir fiziki veya sosyal afet riski karşısında amacı hayat kurtarmak olan bir tahliye operasyonudur. Kentsel dönüşüme dair bunun dışındaki bakış açılarına saygı duysak da, benimsememe hakkımız bakidir.
Kısaca kentsel dönüşüm denilen, amacı da (bize göre) hayat kurtarmak olan bu tahliye operasyonun kazan kazan ile sonuçlanabilmesi için, konunun olabildiğince tüm taraflarını ele almak kadar, tüm bu taraflarda olabilecek olası kötü niyetlileri açığa çıkarabilmeyi de önemli görüyoruz. Bunun için de,kentsel dönüşümün istisnasız tüm taraflarını samimiyet testlerine tabi tutmayaihtiyacımız olduğuna inanıyoruz.
Kentsel dönüşümde herşeye bak, lafa bakma…
Bir kere kentsel dönüşümdeistisnasız tüm taraflarınsamimiyetini anlamanın ilk yolu, söyleme değil-eyleme bakmaktır. Hele kentsel dönüşümde tarafların medya beyanatlarından yola çıkarak yapılacak değerlendirmeler, en büyük hüsranlara sebep olur. Kentsel dönüşümkonusunda medya, daha çok duyulması istenenlerin sunulduğu yalancı bir toz pembe dünya sunmaktan öteye gitmez. Vesselam, kentsel dönüşümde herşeye bak, lafa bakma. Hele tarafların medya aracılığıyla söylediklerine hiiiç bakma, sonra aldanma.
Kentsel Dönüşüm Konusunda Karar Alıcıların Samimiyet(sizliğ)i
İster seçilmiş olsun-ister atanmış, kentsel dönüşüm konusunda karar alıcıların samimiyetini anlamak için;vaatlerine, maketlerine, gazete-televizyon-bilboard reklamlarına değilll, önce karar alıcılarının kendilerine, sonra da bunun sağlamasını yapmak için o bölgedeki sivil toplum örgütlerine (STK’lara) bakmak gerekir.
Detaylandıracak olursak, karar alıcılarının* kendilerine bakarken aslında şu ikisini aramamız gerekir:
-kentsel dönüşüm planladıkları bölgeleri özel sektör için cazip hale getirmek ve/veya
-hak sahiplerinin kentsel dönüşmeulaşabilirliklerini arttırmak için
somut adım atıp atmadıklarına bakmak gerekir. Eğer atılmış bir somut adım yoksa,oranın karar alıcılarında kentsel dönüşüm konusunda laf çok-icraat yoktur. Dolayısıyla aslında orada bir karar alıcı da yoktur. Kamuoyuna havale ediniz. Orada karar alıcılara taze kan gelmeden kentsel dönüşüm beklemeyiniz. Çünkü yukarıdaki iki adım bizzat karar alıcılarca atılmadıkça, kimse bizim kentsel dönüşümde özel sektörün göz önündekileri dediğimiz müteahhitlerden kahramanlık beklemesin. Bu onların vazifesi değil. Zaten onları da aşar.
Peki ya bu iki konuda atılmış olan adımlar varsa, herşey tamam mı?Tabiki değil. Bu sefer de;
-herkese eşit muamele ediliyormu?
-kamuda herkesin işi aynı hızda görülüyor mu?
bunlara bakmak gerekir.
Yukarıdaki iki konuda atılmış olan somut adımlar var ve ne mutlu ki herkese eşit muamele ediliyor ve kamuda herkesin işi aynı hızda görülüyorsa, o karar alıcıları kendisini savunduğu kadar savunmayan, desteğini esirgeyen hata yapmış olur, sonra çok pişman olur ve maalesef iş işten geçmiş olur. O yüzden bu karar alıcıları var gücünüzle destekleyiniz.
Ancak, yukarıdaki iki konuda atılmış olan adımlar var, ama herkese eşit muamele edilmiyor ve/veya kamuda herkesin işi aynı hızda görülmüyorsa, istismarın ayak seslerini duymayan, daha neyi duymayı beklemektedir? (İlahi) Adalete havale ediniz.
Karar alıcılarının kendilerine baktıktan sonra da bunun sağlamasını yapmak için, o bölgedeki sivil toplum örgütlerine (STK’lara) bakmak gerekir. Şöyle ki, bir kentsel dönüşüm bölgesinde veya projesinde, STK’ların kamunun aldığı kararlar ve/veya attığı adımlar aleyhine dava açıp açmadığına bakmak, madalyonun diğer yüzünü görmemizi sağlar. Burada dava açabilecek olan STK’ların başlıcaları; akademik odalar, vatandaş derneklerive özel sektördernekleridir. Herbiri birbirinden farklı bakış açılarına sahip olan bu STK’ların karar alıcılar aleyhine açtıkları bir dava olup olmadığına bakmadan veya varsa açtıkları davaların sonucunu beklemeden karar alıcıların samimiyet(sizliğ)i hakkında karar vermek, erken karar vermek olur, hata olur.
Kentsel Dönüşüm Konusunda Sivil Toplum Örgütlerinin Samimiyet(sizliğ)i
Öncelikle kentsel dönüşüm konusunda hangi sivil toplum örgütlerinin taraf olduklarına bakacak olursak, akla ilk gelecek olan akademik odalar olsa da, sivil toplum örgütleri çerçevesinde kentsel dönüşüme baktığımızda**vatandaş ve özel sektörderneklerinin de değerlendirmeye alınması bütüncül bir değerlendirme için büyük önem taşımaktadır.
Kentsel dönüşüm konusunda akademik odalarınsamimiyet(sizliğ)ini anlamak için, sadece hazırladıkları raporlara, yaptıkları basın açıklamalarına ve/veya açtıkları davalara bakmak bizi yanıltabilir. Şöyle ki,öncelikle kentsel dönüşüm konusunda sivil toplum örgütlerinin yanıltıcı olabilecekleri önemli bir nokta söz konusudur. Bu nokta, kentsel dönüşümün etkileneni olan hak sahipleri tarafından sivil toplum örgütlerinin konuya tarafsız bakacaklarının sanılmasıdır. Halbuki bu doğru olabileceği gibi, olmayabilir de. Bu nedenle, özellikle akademik odalarınsanıldığının aksine tarafsız kalamadıkları örneklerde, yüzlerce rapor yazsalar, hergün basın açıklaması yapsalar, peşi sıra davaaçsalar, hepsi yok hükmündedir.
Akademik odalarınsamimiyet(sizliğ)ini anlamak için, sine-i millete dönünüz. Sosyolojik olarak sine-i millete dönmek için de, söz konusu kentsel dönüşüm konusunun birinci derecede etkileneni olan hak sahiplerinin anket ve mülakat gibi sosyolojik veri toplama yöntemleri ile görüşlerini alınız. Bu sosyolojik veri toplama yöntemleriyle elde ettiğiniz hak sahiplerinin asıl görüşleri, ilgili akademik odanın görüşlerini doğruluyorsa, orada akademik odalar halkın sözcüsü olmuşlardır. Yanlış yolda giden sizsinizdir, daha fazla geç kalmadan vazgeçin-uzlaşın. Yok eğer hak sahiplerinin görüşleri akademik odanın görüşlerini doğrulamıyorsa, ilgili akademik oda;iyimserbir bakış açısıyla istemezugculuk yapmayı icraat sanma hastalığından mustariptir; gerçekçi bir bakış açısıyla da, rapor yazarak-basın açıklaması yaparak-dava açarak aslında cambaza baktırıp, yüreğinde yatan aslanın (müteahhit, belediye başkanı, hükümet) işi alması için alttan altta yol yapıyor ya da bunun için iş yavaşlatmaya çalışıyordur. Sosyolojik olarak sine-i millete dönünüz ve elde ettiğiniz buverileri de basına havale ediniz.
* Karar alıcılar ile belediye, bakanlık, hükümet üçlüsünü kastettiğimizi önceki yazılarımızda belirtmiştik.
** Kentsel Dönüşümde Akademik Odalardan Beklenen Toplumsal Rol başlıklı yazımızda, kentsel dönüşüm konusunda hangi sivil toplum örgütlerinin taraf olduklarının taraf olduklarını belirtmiştik.
Sosyolog Faruk Özcan
Bir yanıt bırakın