İznik Gazetesi’nin yazarlarından Osman Şapçı bugünkü yazısında Türkiye’deki kentsel dönüşüm çalışmalarını ele aldı.
Kentsel dönüşüm.
Ne demekmiş biliyor musunuz?
İleride olası büyük Marmara depremine karşı binaların zeminlerini etüt edip,deprem esnasında üzerindeki yapıları taşıyamayacak olan yerlerdeki binaları yıkıp,zemini iyice güçlendirip büyük binalar yapmak. Veya,zemin güçlü olsa bile binanın depreme dayanıklılığı yoksa onları da yıkıp yerlerine sağlam binalar yapmak. Bu tespit nasıl yapılır? Mahallenin veya sitelerin altı etüt edilir,bu işlerin uzmanları neticeye göre karar verirler,binalar boşaltılır ve yıkılır. Ama bu bizde pek öyle olmuyor galiba. Zemin etüdü yapılacağına, helikopterle dolaşılıp rant etüdü yapılıyor ve kar kış demeden evleri başlarına yıkılıyor insanların.
Haber şöyle; Bakanlar kurulu, İstanbul Pendik’te 54 hektar araziyi Depreme dayanıksız bahanesiyle “riskli alan” ilân etti. Bu arazide kurulu beşer katlı 465 yapıda yaşayan on bin kişiye evlerini boşaltma emri geldi. Semt sakinleri yaptırdıkları etüt neticesinde zeminin kayalık olduğunu ve bir risk taşımadığını tespit ettirip, hukuk mücadelesini kazandı.Yıkım sebebi neydi biliyor musunuz? Burasının Marmara denizinin kenarı ve adaları gören bir yer olması! Mülk sahiplerine de sizin evlerinizi yıkacağız ama TOKİ’ nin yaptığı çok katlı binalardan isteyenlere daire vereceğiz! Sizin daireniz 50-60 bin TL, tokinin yapacağı daireler 300-400 bin TL.dendi. Madem insanları düşünüyorlar, Kumburgaz, Celâliye, Kâmiloba sahilinde kum zemin üzerine yapılmış, 80er,100’er daireli yazlıklarda yaz boyunca en az 100 bin kişi kalıyor, oraya niçin müdahale edilmiyor?
Çünkü orası yıkılırsa deniz kenarına yeni bina yapma izni yok. Rant yok.
Kalın sağlıcakla.
İznik Gazetesi/Osman ŞAPÇI