Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Maalesef, Orta Doğu’da ve Müslüman topluluklarında büyük karamsar psikoloji ortaya çıkıyor. Bu karamsar psikolojinin bizim düşünce tarzımızı ve politikamızı ele geçirmesine ve etkilemesine izin vermemeliyiz. Bizim sorumluluğumuz, bu kötümser psikolojiyi kabul etmek değil toplumlara mutluluk, itibar, refah, zenginlik getirecek olan bir yol bulmaktır.” dedi.
Davutoğlu, Katar’ın başkenti Doha’da Katar Üniversitesinde “Turkey-Qatar Cooperation Regional Challenges, Broader Horizons” başlıklı bir konuşma yaptı.
Türkiye’de yaklaşık 3 milyon mültecinin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, Suriye halkının üçte birinin bugün komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu söyledi.
Geçmişte medeniyetin doğduğu Bağdat ve Şam gibi kentlerin bugün tahribata uğradığını, halklarının, devlet adamlarının, entellektüellerinin, alimlerin bölgeden kaçmak zorunda kaldığını dile getiren Davutoğlu, bu durumun çözüme kavuşması için sorumluluklarının bulunduğunu kaydetti.
Hafta sonu Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın Gaziantep’i ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, birlikte kampları ziyaret ettiklerini belirtti.
Başbakan Davutoğlu, “Kamplarda, Türkiye’de dünyaya gelen bebekleri ve yetimleri gördük. 152 bin bebek Türkiye’de dünyaya geldi. Bu bebekler, Suriyeyi, Suriye’nin güneşini, gecesini, gündüzünü görmedi. Türkçe konuşuyorlar. Çünkü, Türkçe öğreniyorlar, öğrenmek zorundalar. Tabii ki biz Türkçe konuşmalarından mutluyuz” diye konuştu.
Katar Üniversitesinde Türkçe öğrenimi amacıyla oluşturulan Türkoloji bölümünün varlığının kendisini mutlu ettiğini anlatan Davutoğlu, “Umarım, bir gün hepimiz Arapça konuşabilir, ayrıca tüm Katarlılar Türkçe konuşabilir. Bu şekilde, üçüncü bir dil olmadan birbirimizi anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Karşılaşılan yeni zorluklara karşı nasıl mücadele edileceğiyle ilgili olduğunun altını çizen Davutoğlu, “Burada önemli olan şey, bunun psikolojik algı yönü. Maalesef, Orta Doğu’da ve Müslüman topluluklarında büyük karamsar psikoloji ortaya çıkıyor. Bu karamsar psikolojinin bizim düşünce tarzımıza ve politikamızı ele geçirmesine ve etkilemesine izin vermemeliyiz. Bu zorluklar içerisinde başarılar elde edilecektir. Bizim sorumluluğumuz, bu kötümser psikolojiyi kabul etmek değil toplumlara mutluluk, itibar, refah, zenginlik getirecek olan bir yol bulmaktır. Bu nedenle birlikte çalışmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, bu zorluklara karşı Katar ve Türkiye’nin birlikte çalıştığını kaydetti. Bu noktada odaklanılması gereken boyutlardan birinin de siyaset olduğuna işaret eden Davutoğlu, “Odaklanmamız gereken şey, bölgemizdeki ve Müslüman dünyanın liderlerinin en üst düzeyde siyasi diyalog içerisinde olması. Bu şekilde, birbirimize karşı önyargılar üretmek yerine, dostane ve açık şekilde birbirimizle konuşabiliriz. Buna en iyi örnek Katar ve Türkiye arasında siyasi diyalogdur” değerlendirmesinde bulundu.
-“Türkiye-Katar ilişkileri güzel bir örnek”
Avrupa Birliği’nin nasıl ortaya çıktığı örneğini veren Davutoğlu, AB liderlerinin çok farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen her ay toplandıklarını, birbirlerini suçlamak yerine, uzlaşmaya varamadıkları zaman bile birbirleriyle konuştuklarını kaydetti.
Başbakan Davutoğlu, “Biliyorum ki on yıllardır, bazen de 20 yıldır birbirlerini görmeyen bazı Müslüman liderler var. Kaygılarımızı, düşüncelerimizi paylaşmak için birbirimizle konuşmak, görmek, oturmak zorundayız. Bu noktada Türkiye-Katar ilişkileri güzel bir örnek. İki ülke arasındaki siyasi diyalog devam edecek. Bu diyaloğun, bölgedeki tüm ülkelerde de sağlanmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Odaklanılması gereken ikinci boyutun ise güvenlik olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözleri şöyle sürdürdü:
“Günümüzde, büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bu bağlamda, sadece devletler arasındaki güvenlik zorlukları değil… Devletler arasındaki güvenlik sorunları savaş yaratır. Bu çok tehlikeli. Fakat, en azından kiminle konuşman, görüşmen gerektiğini biliyorsun. Fakat, devletler içerisinde güvenlik tehdidi var, aynı zamada hibrit savaş türü ve terör tehditleri var. Terör tehditlerinde, konuşamazsınız, müzakere edemezsiniz. Karşınızda sadece bir taraf yok, sadece bir terör örgütü size saldırmıyor, aynı zaman bunların arkasında olan ve kullananlar da size saldırıyor. Terörizme, vekalet savaşlarına ve Esed rejimi gibi agresif devletlere karşı da ortak bir paradigma oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, bölgemizde Irak, Lübnan, Filistin, Gazze, Yemen ve Libya’nın da yer aldığı bir kriz bölgesi var. Bölgemizde iki istikrar adası var. Biri Türkiye, diğeri Körfez bölgesi. Körfez bölgesi ve Türkiye, ekonomik kalkınmanın önemine vurgu yaparken, aynı zamanda gelecek güvenlik risklerine karşı önlemler alıyoruz. Bu bazen, PKK, DAEŞ, bazen Esed’in zalimce davranışları şeklinde olabilir. Güvenli bir bölge oluşturmak istiyorsak birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Güvenli bir alan oluşturmamız için birlikte çalışmamız gerekiyor.”
– “Bölgemiz yüzyıl önce zaten bölünmüştü”
“Katar’ın güvenlik ve istikrarı bizim için Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı gibidir” diyen Davutoğlu, iki ülkenin kaderinin ortak olduğunu dile getirdi.
Bir ülkede ortaya çıkan türbülansın bölgenin diğer ülkelerini de etkilediğini ifade eden Davutoğlu, Katar ve Türkiye’nin Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Yemen ve Libya konularındaki tutumlarının, yaklaşımlarının ve politikalarının aynı olduğunu söyledi.
Her iki ülkenin de Irak ve Suriye’de etnik veya mezhebi kimliği esas almayan yönetim istediğine işaret eden Davutoğlu, “Bölgemiz yüzyıl önce zaten bölünmüştü. Bölgemizde yeni bir bölünme istemiyoruz. Kardeş ülkelerinin toprak bütünlüğü korunmalı” diye konuştu. Davutoğlu, liderlerin halkın onurunu gözetmesi, etnik, dini ve mezhebi farklılıklara saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.
Medeniyet ve devlet kültürünün ortaya çıktığı bölgedeki durumu düşündüğünde hayal kırıklığına uğradığını vurgulayan Davutoğlu, bölgedeki ekonomik zenginliğin herkese yeteceğini belirtti.
“Rasyonel bir ekonomik işbirliğine ve birlikte çalışmaya ihtiyaç var” diyen Davutoğlu, ekonomik anlamda da Türkiye-Katar ilişkilerinin örnek niteliğinde olduğuna dikkati çekti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin son 5 yılda üç katına çıkarak 1,3 milyar dolara ulaştığını dile getiren Davutoğlu, ülkedeki Türk şirketlerinin yatırım ve anlaşmalarının 15,3 milyar dolara ulaştığını ifade etti.
Çin’in ardından en büyük inşaat şirketlerinin Türkiye’de bulunduğunu belirten Davutoğlu, iki ülke arasında tarım, enerji, savunma gibi çeşitli sektörlerde de önemli işbirliği yapıldığını vurguladı.
Barışı sağlamanın en iyi yolunun ülkeler arasında ikili ve çoklu ekonomik ilişkilerin tesis edilmesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Kazan-kazan yaklaşımı ekonomik yaklaşımımızın temeli olmalı” dedi.
AA