1990 İtalya’dan beri FIFA’nın Dünya Kupası ev sahipliği hakkında yürüttüğü bir kod var diyebilirdik. Bir sene futbolun gelişmiş olduğu bir ülkede maçlar oynanıyor, ertesi sene futbolun gelişmesinin hedeflendiği bir ülkeye ev sahipliği veriliyordu.Hatta deprem nedeniyle çok büyük zarar gören Meksika’da düzenlenen 1986 Dünya Kupası’nı da bu listeye dahil edersek bu liste 1982 İspanya’ya kadar uzuyordu. 2014 Dünya Kupası dünyanın en büyük futbol ülkelerinden biri olan Brezilya’ya verildikten sonra;Rusya, İspanya-Portekiz, Hollanda-Belçika ve İngiltere gibi adayların arasından Rusya bu koda en uygun olarak 2018’e ev sahipliği yapmaya uygun görüldü. Kod devam ediyor olsaydı 2022 adayları arasından Katar, ABD, Güney Kore, Japonya ve Avusturalya arasından ABD’nin 2022ye ev sahipliği yapması beklenebilirdi ancak oylamada finale kadar giden ABD turnuvanın ev sahipliğini Katar’a kaptırdı.
Dünya Kupası’nın bir Ortadoğu ülkesi olan Katar’da oynanacak olması, aşırı sıcaklardan dolayı turnuvanın yazın yapılamayacağı, kışın oynanacak turnuvanın lig fikstürlerini etkileyeceği, alkolün tüketiminin problemlere yol açabileceği çok yazılıp çizildi. Hala da devam ediliyor yazılıp çizilmeye. Ancak bu yazıda bu noktadan sonra “bizim futbolcumuz kışın sakatlanırsa hesabını kim verecek” seviyesinden çok daha farklı bir noktadan bahsedeceğim. Stad inşaatlarında, insani koşullardan uzak şartlarda 2022de maçların ihtişamlı stadlarda oynanması için hayatını kaybeden işçilerden. Çünkü milyon eurolar kazansa da kimsenin sağ baldır arka adelesindeki bir yırtık bir işçinin ölümünden önemli değil.
ERZİNCAN’IN YÜZ ÖLÜÇÜMÜ KADAR
Katar’a baktığımızda Erzincan’ın yüz ölçümünden küçük bir ülke görüyoruz. Ülkenin nüfusu 2 milyon civarında ancak ülkenin resmi vatandaşlarının sayısı ise 300,000 civarında. Ancak geliri itibariyle IMF’nin verilerine göre 88,559 dolarlık kişi başı milli gelire sahip ve bu alanda en zengin ülke. Türkiye’de ise bu değer 13,464 dolar. Haliyle vatandaşlarının gelirinin bu kadar yüksek olduğu ülkede stad inşaatlarında çalışan insanlar yurtdışından geliyor. Özellikle kişi başı milli geliri 1,271 dolar olan Nepal, 3,339 dolar olan Hindistan ve 5,520 dolar olan Sri Lanka gibi ülkelerden gelen işçiler çalışıyor stad, otel ve çeşitli altyapı inşaatlarında.
“Yazın 50 derecede futbolcular nasıl futbol oynayacak?” diye sorup “Yazın 50 derecede insanlar nasıl stad inşaatında çalışacak?” sorusunu sormamak insanlık adına utanç verici. ESPN’in 2014 Mayıs verilerine göre bu havalarda çalışan Sri Lankalı işçilerden 184ü ani kalp durması sebebiyle hayatını kaybetmiş durumda. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ise Nepal ve Hindistan’dan gelen 1.2 milyon göçmen işçiden her yıl 400’ünün öleceğini öngörüyor. ESPN’in Katar’da düzenlenecek dünya kupası hakkında hazırladığı belgesel ise 2022’ye kadar toplam 4000 işçinin öleceğini tahmin ediyor.
YAŞAM STANDARTLARI ÇOK DÜŞÜK
Ölümlerin sayısını rakam olarak söylemek zor değil. Olayın ciddiyetini vurgulamak için Katar’daki emsali görülmemiş ölüm sayısı görselleştirilip Londra’yla, Vancouver’la, Güney Afrika’yla, Brezilya’yla, Sochi’yle, ve Pekin’le kıyaslanmış.
İşin daha da acı tarafı bu görselin yayınlanmasının üzerinden 5 ay geçmiş. Anlayacağınız durumun vehameti daha da arttı.
İşçi ölümleri dursa da bu Katar’da insan hakları ihlali yaşanmıyor anlamına gelmiyor. Altyapı ve stad inşaatlarında görev alan işçilerin yaşam standartları çok düşük. İşçi ile işi yaptıran arasına sponsor sokan “kafala” sistemi Katar’da etkin durumda. Öncelikle Katar’a gelebilmek için fahiş fiyatta işe alım parası ödemek durumundalar. Katar’da çalışmak için önce sponsorlara fahiş fiyatlar ödeyen işçiler pasaportlarını da bu aracı sponsorlara vermek durumundalar. Çalışanlarla aylık maaş 1100 Katar Riyali olacak şekilde anlaşılıyor (Yaklaşık 300 dolar). Bunun yanında yemek, barınma ve eve dönüş bileti gibi hakları da var. Bu noktada anlaşma imzalanıyor pasaportlar toplanıyor ertesi gün ofise gitmeleri isteniyor fakat ertesi gün ofise gidildiğinde işçilere verilen kontratta maaş 500 Riyal olarak değişiyor. İkramiye ve yemek yardımı için 100’er riyal ekleniyor. Kenyalı işçilere en başından bilseler bu para için gelip gelmeyecekleri sorulduğunda ise net bir dille gelmeyeceklerini bildiriyorlar. Katar’daki işi alabilmek için bankadan kredi çekenler ise ne yapacaklarını bilmez durumda. Yaşadıkları yerde onlarca kişi (ve hamam böcekleri) aynı odada yaşıyor (bazılarının yatağı bile yok) ve çeşmelerden su bile akmıyor. (Bazen tuzlu su akıyor sanırım Katar devletinin günahını almayalım.)
İŞÇİLER RÖPORTAJ VEREMİYOR
Katar’ın en büyük hastanesindeki sağlık yetkilileri ise işlerinden veya hatta ülkeden kovulmak korkusuyla işçi ölümlerini hakkında röportaj vermiyorlar. Ancak ölümler hakkında Nepal büyükelçisi her gün bir işçinin öldüğüne dair bilgi veriyor ve sonrasında evine gönderiliyor. Sağlıkla ilgili sorunlar bununla sınırlı da değil. İşçiler hasta olduklarında hastane paralarını kendileri ödüyor ve işe gelmedikleri gün için maaşlarından kesinti yapılıyor.
Peki bu Dünya Kupası durdurulabilir mi? Belki. Bu vahşetin durması ve 7 yıl sonra yapılabilecek bir turnuvanın stadları ve altyapısı hazır İngiltere gibi Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelere verilmesi hala imkansız değil. Bunun gerçekleşmesine kim ön ayak olur bilinmez. Ama ben size kimin ön ayak olmayacağını söyleyebilirim…
Dipnot: Katar’da çalışan işçilerin durumuyla ilgili bilgiler Johnny Miller’ın “Katar’ın Dünya Kupası Hazırlıklarının Gizli Gaddarlığı” (The Hidden Brutality Of Qatar’s FIFA World Cup Preparations) isimli belgeselinden alınmıştır.
Evrensel