Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, Kartal’ın dönüşümüyle ilgili detaylı bilgiler verdi. İşte Kartal’daki dönüşümde son durum;
Kartal, son dönemde dönüşüm projeleriyle gündemde. Kaç bina yıktınız, ne yaptınız merak ediyoruz…
Öncelikle dönüşümü ayırdık. Her yerde kentsel dönüşüm diye bir tabir kullanılıyor. Örneğin Bağdat Caddesi’nde eski binalar yıkılıyor yerine yenisi yapılıyor. Ama bu bir kentsel dönüşüm değil. Kent aynı kalıyor bina değişiyor. Bu, bina yenileme. Binaları depreme dayanıklı hale getirmek için deprem dönüşümü yapıyoruz. Kartal’da 359 site var. 262 siteyi incelemeye aldık. Bunlardan 183’ü 2001 deprem yönetmeliğine uygun olduğu için bir kenara bıraktık. Kalan 169 siteyi inceledik. Dönüşebilenler var, kendiliğinden dönüşenler var. Ayrıca dönüşmesi mümkün olmayanlar var. Mesela 332 daireli bir site var ama belediyede kaydı yok. Müracaatları bile yok. Proje yok, kaydı yok. Belediyecilik faciası. Bu siteyi dönüştürdük, şimdi bitmek üzere. Kartal 1949’dan sonra sanayi bölgesi olunca, işçilere sosyal konutlar yapılmadığı için, arsa planlaması yapılmadığı için, onlar da devletin arsalarına kendi kondularını yaptılar. Sonra onlara madem burada oturuyorsunuz size bir kolaylık sağlayalım dediler. Ancak doğru planlama yapılmadığı için tapu tahsisleriyle sorunu çözmeye çalıştılar ve sorunlar bugüne kadar geldi. İşte burada yerinde dönüşüm yapıyoruz.
İşgalciler ve tapu tahsisliler bir araya geldi ve dönüşümleri sağlandı. yıllar önce gelip Hazine arazisine yerleşmişler. Şimdi binanızı yıkalım yerine yenisini yapalım. Bu adil mi?
Diğer vatandaşlar açısından? O insanlar yıllar önce buraya gelmişler, 40-50 yıl önce, devlet olarak sen bir şey yapmamışsın. Torunları o mahallede o evde büyümüş. Her şeyin yasal olması için oluşan bu rantı biz vatandaşa veriyoruz. Devlet yıllarca oraya sahip çıkmamış, arsasına sahip çıkmamış, bina yapmasına göz yummuş. Şimdi kent değerlenmiş. Rant oluşmuş. Şimdi “Burası değerlendi seni burda istemiyoruz sen toplu konut yaptığım yere git” diyemeyiz.
Şu anda dönüşen ya da yenilenen kaç bina var ?
Deprem nedeniyle evlerini terk eden insan sayısı 23 bin 98. Bunu 4 kişilik ailelere bölersek yaklaşık 506 bin hane eder. 10 daireli apartman olarak düşünürsek 600’e yakın 10 daireli apartman yıkmışız demektir.
Hepsi ada bazlı değil bu dönüşümlerin. Müteahhitle anlaşıp kendi dönüşümünü yapanlar da var yani…
Tabii dönüşümde çok güzel örnekler var. 20 dairelik bir apartmanda komşuların hepsi banka kredisi aldı ve krediyle kendi evlerini kendileri yaptı. 1949’da sanayi kenti olan Kartal, şu an kültür ve turizm kenti. 1992’den sonra sanayi burayı boşalttı. O sanayi çöküm alanının dönüşümü yapılacak. İşte bu kentsel dönüşümdür. Bunun da çalışmaları yapıldı, 5000’lik imar planı notları yazılıyor. Önümüzdeki ay bize gelecek. Planlar gelirse biz de Kartal Belediyesi olarak 1000’lik imar planları çıkartıp oradaki dönüşümü yapacağız.
Ne kadar konut yapılacak oraya?
Konut ticaret alanı orası 350 hektar, 150 bin metrekare. Orada şu an irili ufaklı 6000 işyeri var. Tornacı, tekstilci çeşitli işkolarından insanlar var. O insanlar ne olacak? Dönüşümden sonra hayatları nasıl devam edecek? Bütün bunları planlıyoruz. Tabii o bölgenin yan tarafında komşu mahalleler var, orada insanlar dönüşümden nasıl etkilenecekler? Türkiye’de ilk kez bir çalışma yaptık. Bu çalışmanın adı sosyal etkilerle değerlendirme raporu (SEDR). Rapor şu an yazılıyor. Bu bize rehber olacak. Oradaki insanların beklentilerine cevap verecek önemli bir rehber.
Halihazırda devam eden kaç inşaat var?
Çok. Şu an itibarıyla 2 milyar dolarlık bir yatırım var. Kartal’da dönüşüm çok hızlı yürüyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi 2009’da bilgilendirmeye başladık. Sonuçta da kentsel dönüşüme hayır platformu, kentsel dönüşüm platformuna döndü. Dönüşüme beyin olarak ve ekip olarak hazır girdiğimiz için şu an İstanbul’da deprem dönüşümünü en iyi uygulayan belediyeyiz. 2019 sonunda 100 bin insanı güvenli şekilde oturtacağız.
Yapı stoku nasıl?
460 bin nüfusumuz var. 130 bin de bina. Bu binaların yarısı dönüşecek.
Barcelona modeli düşünüyordunuz ilçe merkezindeki dönüşüm için. Orada durum nedir?
Kartal Meydanı’nı oluştururken, fikir oluştururken Barcelona’dan esinlendik. Cumartesi günü meydandaki folklorik yapının sergilenmesini, sahili örnek aldık. İstiyoruz ki burada kafeler, restoranlar olsun. Evler sahili kesen değil, yukarı çıkan şekilde olsun. En önemlisi oradaki gibi cumartesi günü kültürel aktivite olsun. Planlama aşamasındayız. Proje için yarışma düzenlemeyi düşünüyoruz.
MODİFİYELİ ZAHA HADİD!
Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in çizdiği bir proje var. Kartal’ın dönüşümü için açılan yarışmada birinci seçilmişti. Bir türlü uygulanamadı. Son durum ne?
Zaha Hadid projesinde aktarma alanı, eski çimento fabrikasının olduğu yerdi. Eski çimento fabrikasını Hazine TOKİ’ye verdi. TOKİ de Emlak Konut’a verdi. Orası kâr ortaklığıyla ihaleye çıktı. Oradaki raylı sistemin aktarma istasyonu ortadan kalktı. Zaha’nın projesinde yukarıdan aşağı doğru denizi görebilen bir aks vardı. Tabii bu proje ona da engel oldu. Ön tarafta şekil değişince, arka taraf da değişikliğe uğradı. Dolayısıyla Zaha’nın projesinin olduğu gibi uygulanma şansı kalmadı. Zaha’nın projesi yandaki mahallelerle ve yandaki ulaşım akslarıyla çakışan bir çalışma değildi. Yani 26 metrelik yoldan geliyorsunuz 12 metrelik yola çıkıyorsunuz.
Kartal’ın altyapısına mı uygun değildi ?
Hiçbir şeye uygun değildi. Bu plan çok da içimize sinen bir plan değil. Ama artık mülkiyetin iyi veya kötü bir planı olabilmeli. İnsanlar kendi mülkleriyle ilgili bir planlama içine girebilmeli.
Tam olmasa da Zaha’nın projesine yakın bir şey ortaya çıkıyor öyle mi?
Olacak evet. Büyükşehir ne zaman planları bize gönderirse o zaman olacak. Plan notları bize geldikten sonra biz de 1/1000’lik planı hazırlayacağız. Şunu özellikle vurgulamam gerekiyor. Kartal 100 yıl önce bir balıkçı kentiydi. Buranın bir tarihi var, tarihi eserlerimiz var, Ayazma suyumuz var. Yapılaşma da çok. Ne yapmalı? Ya yukarı yükseleceğiz, alan genişleteceğiz, insanların nefes alabileceği alanlar yaratacağız. Ya da 10-15 katlı bir alan yaratacağız. Biz yükselmeyi tercih ediyoruz. Yükselelim ama geniş alan bırakalım, insanlar orada sosyal alan oluştursun. Yüksek binadan korkmayalım. Ölü şehirler yaratmayalım. Kentler yaşamalı, ruhu olmalı.
Zaha Hadid’in projesinde de böyle çok yüksek katlı binalar vardı. O ruhu yakalayabilmiş miydi sizce?
Alçak binalar da vardı yüksek de. Mülkiyeti ortaklaştırdığı için yapılamadı. Yani sizin arsanız var düşük kottasınız, benim arsam var yüksekteyim. Ben alana hâkimim siz itiraz ediyorsunuz dolayısıyla projenin başarısızlığı biraz oradan. İkinci başarısızlığı da sadece sanayi çöküntü alanına girseydi, başarılırdı. Orada oturan halk da bu projenin içine girdi. Yani 350 hektarlık alanda yapılacakken 500 hektara genişletilince, halk da “Ben de gidiyorum ben yok olacağım, bunların içinde benim yerim yok” dedi. 3 yabancı mimara sipariş verilince, Türk mimarlar bu işe girmeyince, proje doğmadan bitti.
Şimdi yeni planlarla beraber Zaha Hadid’in projesine benzer bir şey mi yapılıyor?
Yani Zaha’nın adı kaldı yadigâr. Proje rafa kalktı demiyorum ama çizimlerdeki gibi olmayacak. Modifiyeli Zaha Hadid olacak.
“KAYIP SARAY BRİYAS DRAGOS’TA OLABİLİR”
“Arkeolojik kazı yapan ilk ilçe belediyesiyiz. Dragos’ta bir kazı alanımız var. Arkeologlar belediye personeli. İstanbul müzeler müdürlüğü gözetiminde kazıyı biz yapıyoruz. 4. veya 6. yüzyıla ait hamam, kilise bulduk. Kayıp Briyas Sarayı burada olabilir. Çünkü denizin kenarında kilise var. Yapı 4. veya 6. yüzyıla ait. Eğer yapı ticaret limanı olsaydı, sahil kenarında önce hamam olurdu. Sahile yanaştığında çalışanların o kente girebilmeleri için hamama gitmesi ve temizlenmesi gerekiyor. Ama deniz kenarında büyük bir kilise var arkada bir hamam var. Dolayısıyla yerleşim yerleri de geride. Mutlaka bir saray çıkacak. Bizans sefere çıkmadan konakladığı yer veya salgın çıktığında kralın saklandığı yer olması nedeniyle bunları söylüyoruz.
Dragos’taki arkeolojik kazılara 2009 yılında başladık. Şimdi o bölgede Şehir Üniversitesi oluşacak. Şehir Üniversitesi’yle protokol yapacağız. Kazı yaptığımız alan çok yeşil bir alan oraya arkeopark yapacağız. Hatta felsefe kongresini orada yaptık. Bu tür faaliyetler için uygun olduğunu bu şekilde ispat etmiş oldu. Arkeoloji, kültür sanat, ekoloji ve teknoloji Kartal’ın 4 simgesini oluşturuyor.”
“KEŞKE KURBAĞALIDERE’NİN BALÇIĞINI BANA VERSELERDİ”
“Kurbağalıdere’den çıkan balçık denize boşaltıldı, fay hatlarına döküldü. Sonra Kartal’a döküldü. Biz de gittik numuneler aldık. Numunelerin hepsi temiz. Denizi kirletmedi. Kimyasal atık ağır metal yok, organik madde. O atıktan numune alınsaydı. Kamuoyuyla paylaşılsaydı ‘Biz bu atığı alıyoruz Marmara Denizi’nin fay hattına döküyoruz. Orada bir yarık var oraya çöksün diye’ denilseydi, belki sorun olmazdı. Bu çok rahat tarım arazilerinde kullanılabilecek bir malzeme. Ben onu parkta bahçede, organik ürün üreteceğimiz alanda toprak olarak kullanırdım. Ben kendi bahçemde kullanmak isterdim. Keşke verselerdi.”
“FİNANS MERKEZİ İSTEMEDİM”
“2009’da Merkez Bankası bize geldi, ‘Bize yer verin burayı finans merkezi yapalım’ dediler. Uygun görmedik. Akşam 5’ten sonra ışıkları kapanan kapıları kitlenen bir yapıya dönüşsün istemiyoruz. Avrupa’nın finans merkezi Londra. Moda merkezi Milano. Kültür merkezi Paris ve Berlin. Berlin yılda 50 milyar Euro kazanıyor. Biz neden Berlin olmayalım? Akşam evine giden kamuyu biz burada pek istemiyoruz.”
Habertürk