Nuh Çimento Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda TUGİAD Başkanı Rahmi Çuhacı, Star gazetesinden Zeliha Saraç’ın sorularını yanıtladı…
– Kanal İstanbul projesinin sektöre etkisi nasıl olacak?
Kanal İstanbul projesinin dünya çapında bir proje olması, sektörümüzün dünya çapındaki prestijini de artırıcı bir unsur olarak görüyorum. Projenin İstanbul’a katacağı değerin yanı sıra, ülke ekonomisine sağlayacağı büyük katkının sektörün gelişimine ciddi bir değer kazandıracağı kanaatindeyim. Kanal hattında yeni bir yapılanmanın kurulmasıyla, inşaat sektörü ile birlikte başta çimento olmak üzere 50’den fazla sektörün de projeden beslenerek ekonomiye daha fazla katma değer sağlayacağını düşünüyorum. İnşaat ve dolaylı olarak diğer sektörlerde sağlanacak istihdamla, işsizliğin düşmesinin yanı sıra ekonomideki yükseliş de güçlü bir ivme kazanacaktır. Bu projenin İstanbulumuza ve ülkemize katacağı değerden hiç şüphem yok ve inşaat sektörünün de projeyi başarıyla tamamlayarak sektörün dünya çapındaki algısına ciddi bir prestij kazandıracağı düşüncesindeyim.
– Sektör için 2015’i nasıl değerlendiriyor, 2016’yı nasıl görüyorsunuz?
2015 çok sıkıntılı bir sene olarak geçti özellikle ülkemizin jeopolitik konumundan dolayı gerek Suriye olsun, gerek Irak, Libya, Mısır, Cezayir, Rusya, Ukrayna gibi bizim çevremizdeki iş yaptığımız, yapabileceğimiz potansiyelde ki ülkelerde olan sıkıntılardan dolayı çimento sektörü sıkıntı yaşadı, çünkü ihracat pazarları daraldı. 2015’te ihracat yapılan piyasalar Güney Amerika ve Afrika bazındaydı. Tabi onlarda da Çin’in küçülmesinden dolayı büyük rakamların çoğu Çin’e gitti. Çin ihracat yapıyor artık oralara. Çünkü onların üretimde küçülmelerinden dolayı ve iç piyasada mal satamamalarından dolayı, bütün satacakları malı ihracata yönlendirmiş durumdalar.
– Dünyadaki ihracatın yüzde 12’sini Çin gerçekleştiriyor. Ama artık ihracata değil de talebe dayalı bir büyüme politikası gütmek istiyorlar. Önümüzdeki dönemde dengeler oturursa dünya nasıl bir süreçten geçer?
Çin 2015 yılnda yüzde 6.9 büyüdü. Çin için yüzde 6.9 hiç bir şey değil. Çünkü onların 9-10 gibi rakamlarla büyümeleri gerekiyor. Büyüyemedikleri zaman tabii ki yapacakları tek şey ihracata saldırmak. Çünkü iç piyasada bu malları tüketemiyorlar, özellikle çimento piyasasında yaklaşık 2.5 milyar ton üretim var. Türkiye’de 100 milyon ton onlarda 2.5 milyar ton. Yani onlar bugün ben bunun yüzde 10’ununu ihraç yapacağım deseler 250 milyon ton yapar, piyasayı allak bullak ederler. Şimdi İran’da da 400 milyon dolarlık büyük bir market var genel olarak dünyanın 4. büyük üreticisiler. Çin, Hindistan, Amerika ve İran sonra 5. üretici Türkiye. Konu böyleyken Türkiye’nin 4. ülke İran diye bahsettiğimiz ülke bize hiç bir şekilde çimento sektöründe yardımcı olmayacaktır. Niye? Çünkü bizim ihraç ettiğimiz tüm ülkelere bunlar açlar.
– Petrol bazlı imtiyaz sorunu nasıl gelişebilir. Yani düşük petrol fiyatları bazılarını sıkıştırıyor, dolayısıyla o pazarlarda kendilerine çıkış yolu aramaya çalışıyorlar…
O ülkeler zaten belli başlı ülkeler bu ülkelerin başında en büyük sorunu yaşayan ülke Rusya. Tüm Avrupa’yla kalkanları çekmiş durumda Türkiye’yle de yine o şekilde. Ruble’ninde devalüasyon geçireceğini söylüyorlar. Bu da olursa Rusya çok büyük sıkıntıya girecektir. Şu anda emtialar dünya bazında zaten düşüyor. Düştüğü içinde emtialardan dolayı tekrar sıkıntıya girecek Rusya. Bunların başında da Çin,Rusya,Hindistan emtia üreten bütün ülkeler bu konuda sıkıntıya girecektir.
– Bu noktada emtia petrol ve türevleri üreten bir ülke olmadığımız için bunu bir fırsata çevirebilir miyiz?
Çeviremiyoruz. Çünkü geçen sene dolardaki artış bizi negatif etkiledi. Bu yıl ABD Merkez Bankası’nın ne yapacağı önemli.
– ABD’de bu dönemde faiz artırılmayacak gibi görünüyor. Yani en azından bu sene stabil olacak gibi görünüyor. Bunu avantaja çevirebilir miyiz?
Eğer stabil olursa avantaja çevirebiliriz. Ama çok oynaklık olursa bu bizim için gene dezavantaj. İzlemek gerek. Özellikle Rusya’nın belirsiz durumu ve Ukrayna’da ki hareketleri çok belirleyici olacaktır.
– İran’ın müteahhitlik hizmetleri, AVM’lere ve yollara ihtiyacı var. Yani ticareti hizmet ihracatı şeklinde artıya çevirebilir miyiz?
Çok güzel örnek bir soru sordunuz teşekkür ederim. Şöyle bir şey var. Türkiye’yi baştan sona baktığımız zaman Karadeniz’inden tutun Adana’ya Mersin’e kadar gittiğimiz zaman o kadar çok çimento fabrikası var ki denize yakın, bir de denize yakın olmayan. Denize yakın olmayan çimento fabrikaları iç piyasaya mal veriyorlar, onlar zaten deniz hinterlandı olmadığı için denizden mal veremiyorlar. Fakat denize yakın olan fabrikalar sadece ihracat değil iç piyasaya da vermek zorunda. O zaman ne oluyor, birbirleriyle vuruşuyorlar. Yani örneğin bir fabrika Irak’a, Suriye’ye mal veriyorsa ki bugün veremiyor, oradaki iç karışıklıklardan dolayı bu mal nereye gidiyor, tabii ki Türkiye’deki iç piyasaya. Eskiden o mal Suriye, Irak, Libya, Cezayir, Mısır gibi ülkelere dağılıyordu. Böylece hiç kimse kavga etmiyordu. Fakat şu an o ülkelerle bir bağlantımız olmadığı için herkes iç piyasaya satmak istiyor.
– Müteahhitlik hizmetleri ve hizmet sektörü ihracatına dönsek?
Müteahhitlik sektörüne döndüğümüz zaman benim şahsi düşüncem lehimize olucak bir konu. Ne zaman Suriye ve Irak kapıları bize açılır ne zaman biz mütahitler olarak veya çimentocular, demirciler olarak oraya gittiğimiz zaman o piyasalardan paylar alırız bu bizim için bir kara dönüşmüş olur.
– Ortaya şu çıkıyor, Türkiye’nin ihracat yaptığı bütün ülkelerde sanki bir görünmez el sorun çıkarıyor gibi tesadüf olamaz bu kadarı diyorsunuz. Yaşananlar bölgeyi yeniden dizayn etme çabası mı ya da yeni pazar savaşları mıdır?
Bölgeyi dizayn etme kesinlikle doğrudur. Orada bir devlet oluşturmaya çalışıyorlar ve buna da Rusya liderlik yapıyor. Esasında kendi kendilerine bıraksalardı orası belki bugüne kadar şekillenmiş olacaklardı. Şimdi Rusya’nın da konuya dahil olmasından dolayı orada gerginlikler daha da fazlalaşmaya başladı. Yarın öbür gün ne zaman stabil duruma gelir her şey normale döner biz de o zaman malımızı rahat rahat satarız veya mütehatlik hizmeti de veririz.
– Bankalarla sektörün arası nasıl bugünlerde?
Üyelerimizden, genç işadamlarından bize gelen bazı bilgilendirmeler oluyor. Şu an bir demirçelik bir süt sektöründen iki firmanın bankalar tarafından sıkıştırıldığı ve iflasa yönlendirildiğini görmekteyiz. Tabii bunlar şuan çok aceleci hareketler. Bunları bankaların yapmaması lazım çünkü bu iki firma da gerçekten çok büyük firmalar ve bunların üstesinden rahatlıkla gelebilecek olan firmalar. Bankalar şu anda çok acele etmeden alacakları kredileri sıkıştırmadan paraları tahsil etmeye çalışmalılar. Ve kredileri uzun vadeye yaymalarıdır.
İŞ ÖRGÜTLERİ DAHA AKTİF OLMALI
– İş örgütleri veya sivil toplum kuruluşları çok verimli çalışıyor mu sizce Türkiye’de?
Çalışanlar var çalışmayanlar var. Biz çalışan grubun içerisindeyiz. Biz çok uğraşıyoruz ve yaptığımız belgeleri bilgilendirmeleri devletin en üst kademelerine kadar gönderiyoruz. En son B20 Genç Girişimciler ittifakında yapmış olduğumuz bildirgeyi hem cumhurbaşkanımız hem başbakanımız ve tüm Türkiye’deki bakanlarımıza da gönderdik. İş örgütleri daha aktif olmalı. Daha yoğun çalışılmalı fakat şu an elimizde olan bazı sivil toplum örgütleri sadece açılmışlar fakat ürettikleri bir şey yok. Ama biz öyle değiliz. Biz Türkiye Genç İş Adamları olarak yaklaşık 30 senedir devletin arkasında olup devamlı devlete yaptığımız bilgilendirmelerle beraber arkasındayız.
NÜKLEER ENERJİ ÖNEMLİ
– Yükleme parası bize neden daha yüksek?
Çünkü biz de enerji fiyatları daha yüksek. Yani şöyle söyleyeyim mesela çimento fiyatı bizde 40 dolarsa orada 30 dolar. Çünkü biz gidiyoruz bunu Rusya’dan alıyoruz getiriyoruz kullanıyoruz maliyetlerimiz var onun üstüne vergisi var. Onlarda ucuz olduğu için doğalgazla üretim yapıyorlar. O zaman nükleer enerji Türkiye için aslında fayda getirecek bir olay. Buradan o çıkıyor. Tüm sektörlerimizde enerjinin maliyetinin düşmesi gerekiyor. Yoksa öbür türlü bizim diğer alternatif pazarlar dediğimiz veya alternatif üreticiler dediğimiz dünyadaki ülkelerle fiyat bazında savaş edebilmesi kolay olmaz.
KRİZLERİ FIRSATLARA ÇEVİRMELİYİZ
– Ne yapmalı?
Zaten Dünyada ortam karışık Türkiye’nin bütün kurumları topyekün birlik olup bu birlikteliği nasıl sağlarız ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri bizde ki terör olaylarını nasıl lehimize çeviririze çalışmalıyız aslında. Mesela bankalar konusunda sayın cumhurbaşkanımız G20’de orada bir serzenişte bulundu bankalara da. Ben de aynı şekilde sayın cumhurbaşkanımız gibi düşünmekteyim. Bankaların biraz daha dikkatli davranmaları lazım biraz daha konuya çok daha hassas durmaları lazım. Benim fikirlerim de tamamiyle cumhurbaşkanımızın fikirleri doğrultusundadır.
ALTERNATİF PAZARLARDA ŞU AN EN İYİSİ AFRİKA
– Alternatif pazar üretme yani Güney Amerika ve Güney Afrika konularında Türkiye olarak ne yapmalıyız?
Alternatif pazarlarda bence şu an en iyi pazar Afrika. Ama orada da tabi fiyat tutturmak çok önemli. Navlun konusu var. Çin faktörü çok büyük. Navlunun daha doğrusu petrol fiyatlarının çok düşük olmasından dolayı Çin rahatlıkla oralara ulaşabiliyor. Ama ne zaman navlun fiyatları yükselir o zaman biz de satamayız işin doğrusu. Onlar ulaşırken biz niye gidemiyoruz? Biz de gidiyoruz ama bizim petrol fiyarlarımız FOB olarak aldığımız fiyatlar Çin’de ki FOB fiyatlardan daha pahalı. (FOB: free on board yani ürettiğin yerden fabrikanın, geminin içine teslim yani yükleme parası.)
Star