İzmit Körfez geçişi dahil Gebze-İzmir Otoyolu Projesi, son yıllarda devreye alınan projeler içindeki en akıllı, en verimli, en ekonomik projedir. Bölgenin ekonomisini ve sosyal yaşamını zenginleştirecek niteliktedir. Milli ekonominin tasarruf oranlarını artıracaktır. Yap-İşlet Devret modeli isabetlidir. Köprü geçiş ücreti üzerinden estirilen tartışmanın bu gerçeği örtemeyeceği kanısındayım.
Bu yoruma yönelik eleştiri ve övgünüzü yazının sonuna saklamanızı öneririm. Gelin önce projeyi inceleyelim. Sonra devletin yaklaşımının ne olması gerektiğini tartışırız.
1) Körfez geçişi dahil 450 kilometrelik otoyol yapımı için açılan ihaleye iki konsorsiyum katıldı.
2) Devlet, Körfez köprüsünden (Osmangazi) günlük araç geçişi için 35 dolar araç başına garanti verdi. (Eskale edilmiş rakamlara göre araç başı rakamın 45 dolara çıkmış olması gerekir.) Yani yapımcıya dedi ki: Kardeşim senin bu köprü nedeniyle yıllık 511 milyon doların garanti… Vatandaştan alamadığın kısmını ben ödeyeceğim. Otoyolun diğer kullanımları için de garanti veriyorum. Bunun miktarı da 44 milyon dolar. Yani bu proje bittiğinde kasana yıl bazında 650 milyon dolar girecek. Şimdi bana burayı kaç yıl işletip sonra devredeceksin söyle…
3) İhaleye iki konsorsiyum girdi. En düşük işletme süresini 22 yıl 4 ay ile Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel- Göçay İnşaat Ortak Girişimi verdi. Diğer konsorsiyum (Cengiz-Kolin- Mapa-Limak İnşaat Ortak Girişimi) 34 yıl 9 aylık teklif vermişti. (Bana göre bu teklifi veren konsorsiyumun temel hareket noktası devletin malı deniz ile açıklanabilirdi…)
4) 2020 yılına gelindiğinde İstanbulİzmir arası 1.5 saat kısalmış olacak. Hem benzinden, hem vakitten, hem arabalı vapur çilesi ve ücretinden kurtulacağız. Hem de daha güvenlikli bir seyir içinde olacağız.
Şimdi neyi eleştiriyoruz kısmına gelelim.
a) Geçiş ücreti pahalı deniliyor? Yüzde 100 haklı bir eleştiri. Pahalı. Ancak bu eleştiriyi yapanlar, “Canım yatırımı devlet yapsaydı, vatandaş ucuza geçseydi” demek istiyorsa o zaman gerçekte şunu demiş oluyor:
“Devlet vergi mükelleflerinden topladığı kaynaktan 10 milyar doları buraya yatırsaydı. Yani bu işin maliyetini, geçenler değil tüm Türkiye üstlenseydi!
Bu bir tercih. Devlet bu tür altyapı yatırımları yapar. Ben kişi olarak geçenlerin üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Hele kaynakları kıt bir ülkede.
b) “Devlet zaten bu parayı ödeyecek” diyorsanız, orada durun. Bu yıl belki ama birkaç yıl sonra devletin garanti ettiği rakamları ödemeyeceğini ve bu otoyolu kullananların ödeyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü 40 bin araç geçişi birkaç yıl içinde sağlanır.
c) Elbette şöyle bir şey var: Devlet geçiş ücretlerini düşürecek formül bulabilir: Bu köprüden her gün 40 bin araç geçtiğinde devletin kasasından tek kuruş çıkmayacak. Geçiş ücretini azaltırsanız, hem garanti ettiğiniz araç için, hem de üstünden geçen araç sayısı için sübvansiyon yapmanız gerekir. Yani bütçeye ek kaynak koymak gerekir. Bu bir tercihtir ve ben bu tercihin yapılmasına da karşıyım. Ama bir seçim ortamında bir partinin bunu önermesi de mantıklı sayılabilir.
d) Unutmayın, 150 kilometre daha az yakıt harcayarak İzmir’e gidiyorsanız nereden bakarsanız bakın benzinden 30-40 lira tasarruf ediyorsunuz. Vapur geçişi olarak 60 lira koyun. Yolun uzaması nedeniyle dinlenme masraflarını ekleyin. Yani ödenecek geçiş ve otoyol ücretleri sanıldığı kadar yüksek sayılmamalı. Üstelik alternatif olarak Körfez’i dolaşmak gibi imkân da var. Yani ben ısrarcıyım. Yolu ve köprüyü kullanan, bedelini ödesin.
“Bu proje daha ucuza yapılırdı” diyorsanız, bunu tartışamam. Bildiğim, bir otoyolun viyadüklerle birlikte kilometre maliyetinin 10-12 milyon dolar olduğu varsayılırsa 450 kilometrelik bir otoyolun (köprü hariç) maliyeti 5 milyar doların üzerinde. Köprüyü de ekleyin. Devlet dışında hiçbir firma bu işi devlet garantisi olmadan yapmaz, yaptığında da bedelini alır. 22 yıl işletme süresi için 7-8 milyar dolar finansman bulduysanız bunu 22 yılda geri istemek bana makul geliyor.
Yavuz SEMERCİ/Habertürk