Çevre ve Şehircilik Bakanı F. Güldemet Sarı AKŞAM’a konuştu…
Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanımız Fatma Güldemet Sarı, kabinedeki 2 kadın bakandan biri. 1970 doğumlu bir mimar. Uzun yıllardır ‘erkek egemen’ diyebileceğimiz inşaat sektöründe… Üstelik, her ne kadar mimari işin masa başı, estetik kısmını oluştursa da o, kendi deyimiyle ‘şantiyelerden gelme.’ 2008 yılından bu yana da Adana’da aktif siyasetin içinde. Aslında politikaya ‘taşın altına elini koymak’ için girmiş. Zamanla siyaseti çok sevmiş.
İSTANBUL’A İLK RESMİ ZİYARET
Sarı, bu kez yine erkek egemen başka bir platformda; kabinede en önemli görevlerden birine seçildi. Çevre ve Şehircilik 4 yıl boyunca ondan sorulacak. Bakan Sarı, geçtiğimiz günlerde İstanbul’a ilk resmi ziyaretini yaptı. Biz de bu ziyarette kendisiyle görüşme fırsatı bulduk.
KONTROLLÜ BÜYÜME…
Çevre ve Şehircilik Bakanı gözüyle İstanbul’u nasıl görüyorsunuz. Eylem planınızda yatay yapılaşmadan yana olduğunuzu dile getirmiştiniz…
İstanbul’a en son geçen yıl gelmiştim. Bir milletvekili ve bakan sıfatıyla ise ilk kez geliyorum. İstanbul çok hızlı bir değişim süreci içinde. Ama İstanbul her zaman güzel. Tam bir cazibe merkezi. İstanbul’un gelişiminin kimse önüne geçemez. Sadece bunu biraz daha kotrollü hale getirirsek, yüksek binalarımızı biraz daha şehir dışına doğru kaydırırsak daha iyi olur diye düşünüyoruz.
YOĞUNLUĞU DIŞA KAYDIRALIM
Ticaret merkezlerinin Manhattan’da olduğu gibi yüksek binalardan oluşması beni rahatsız etmiyor. Ama bölgesi önemli. Biraz daha kentin dışında, ayrı bir ticaret bölgesi, çevresine onu destekleyecek konut alanı ve sosyal alanlar yaratarak yoğunluğu dışa kaydıralım diyoruz.
MEVZUATIN REVİZE EDİLMESİ GEREK
İstanbul’da sadece belli bölgelerde mi yüksek yapılaşma olması öngörülüyor?
Dikey yapılaşma ihtiyaçtan kaynaklanıyor. İstanbul gibi bir bölgede ister istemez dikey yapılaşma da gerekiyor. Tamamen karşı değiliz. Ama bu belli bir alanı kapsayabilir. Sıfırdan yapacağımız yeni yerleşim yerlerinde, yatay yapılaşmadan söz etmek daha kolay. Ama mesela Maltepe gibi artık belli bir yüksekliğe ulaşmış yerlerde artık o yükseklik korunacak. Dikey yapılaşmanın getirdiği atyapı, ulaşım gibi bir takım sıkıntılar da var. Yüksek binalarda hasar tespiti ve yıkım çalışmaları mevzuatımızın revize edilmesi gerekiyor. İstanbul da bizim için bu anlamda bir pilot şehir olacak…
Kentsel dönüşüm daha da hızlanacak
Yeni yıla girerken 2016 takviminde ilk ve en önemli gündem maddeniz ne olacak?
En önemli gündemimiz Kentsel Dönüşüm. Türkiye’nin üçte ikisi deprem riski altında. Geçmişte kullanılan yapı malzemeleri ne yazık ki depreme dayanıklı değil.
Dönüşümde istenilen hoza ulaşılamadı eleştirileri var. Süreç hızlanacak mı?
Tabii ki hızlanacak. En büyük sıkıntı uzlaşma sürecinin uzunluğu. Kentsel dönüşümü fırsat gibi görenler oluyor. Ama eninde sonunda anlaşmaya varılıyor. Malesef süreç uzuyor. Bakanlık olarak en son başvurmak istediğimiz yöntem kamulaştırma. Kamulaştırmaya gitmeden vatandaşın ikna edilmesi süreci ise ne yazık ki uzun bir süreç.
Paris Zirvesi’nde kendi tezimizi ortaya koyduk
Göreve başlar başlamaz Paris seyahatiniz oldu. İklim Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil ettiniz. Türkiye burada ne kazanımlar elde etti?
İlk yurtdışı gezimiz ve uluslararası anlamda girdiğimiz ilk toplantıydı. Tabii hükümetimizin kadroları bu konularda çok tecrübeli. Onların da destekleriyle zorlanmadık. Ortak hedef dünyada sera gazı emisyonundan oluşan iklim değişikliğinin 2 derecenin altında tutulması.
YENİ SİSTEM VURGUSU
Paris’te 2020 sonrasında dünya ülkelerinin nasıl bir performans sergileyeceğinin genel hatları çizildi. Burada 196 ülke iyi niyet katkı paylarını sundular. Biz de Türkiye olarak tüm müzakerelerimizde Ekler sisteminin yani ülkelerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler diye ikiye ayrılması, dışında yeni bir sistem oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çektik.
Biz Türkiye olarak ne vaate bulunduk?
Her ülkenin gelişimi, ekonomisi, teknolojisi ve tarihsel sorumluluğu da farklı olduğu için, her ülkenin sorumluluklarının farklı olması gerek. Sonuçta Amerika, İngiltere gibi gelişmiş ülkeler sanayileşmeyle beraber zaten 200 yıldır sera gazını yayıyorlar.
GENEL ÇERÇEVE ÇİZİLDİ
Ama hiç sanayisi olmayan bir Afrika ülkesinde veya bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde belki sadece 20 yıllık süreçten bahsediyoruz. 200 yıllık kirlilik payı ile 20 yıllık bir kirlilik payının aynı olmaması lazım. Biz Türkiye olarak 2020’den 2030’a kadarki süreçte yüzde 21 oranında artıştan azaltım hedeflediğimizi söyledik. Tabii Paris Anlaşması çok genel bir çerçeve çizdi. Bunun detayları, altının doldurulması önümüzdeki 2020’ye kadarki 4 yıllık süreçte olacak.
Büyük bir ihtimalle 2020’de ev sahibiyiz
4 yıl sonraki zirve İklim Zirvesi nerede olacak?
Bu arada biz Türkiye olarak 2020’de evsahipliği yapma niyetimizi sunduk.G20 evsahipliğimiz gerçekten bütün dünyada takdirle karşılandı. ‘G20’yi yapan bir ülke olarak COP26’yı çok rahatlıkla üstelenebiliriz, bu iklim değişikliğine verdiğimiz önemin de bir göstergesi olacak’ dedik. Henüz net bir cevap gelmedi ama büyük bir ihtimalle 2020’de evsahibi olacağız.
Mesleğim zaten mimarlık
İnşaat sektörü ‘erkek dünyası’ gibi görünüyor. Politikanın da böyle bir algısı var…
Bir kadın milletvekili olarak hem listeye girmek hem seçilmek, ardından da cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın takdiriyle bakan olarak kabineye girmek apayrı bir olaydı. Ancak kadın olarak siyaset hayatımda çok zorluk yaşamadım diyebilirim. Şansım da biraz yaver gitti sanırım. Bir taraftan da meslek olarak ben zaten mimarım.
Siyasette zorlanmadım
Mimarlığın avantajı oldu mu?
Mimarlık, kadınların güzellik ve estetik anlamında daha fazla katkı sağladığı bir meslek. Ama ben mesleğin şantiye kısmını da yaptığım için zaten çalışma saham erkek ağırlıklıydı. O yüzden siyasette fazla zorlanmadan devam ettim.
Önemli olan kadın-erkek demeden en iyi hizmet!
27 kişilik kabinede sadece iki kadın bakan var, az değil mi?
Evet, kabineye bakınca Sayın Sema Bakanımızla (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu) beraber iki kişiyiz. İki bayan olmak tabii ki yeterli değil. Daha fazlasını hepimiz istiyoruz. Ama bugün 2 olur, yarın sayı 4’e çıkar, ondan sonra 8 olur, 10 olur. Önemli olan bu makamlarda kadın erkek fark etmez hepimizin elimizden gelen en iyi hizmeti gerçekleştirmesi. Tabii kadın olarak bunu yaptığımız zaman biz ve bizden sonra gelen kuşaklar için iyi de bir örnek teşkil edeceğimizi umuyorum.
Elimi taşın altına koymak istedim
Nasıl başladınız siyasete?
2008’de çeşitli süreçler sonrasında elimi taşın altına koymak için siyasete girdim. Hep eleştiririz ama elimizi taşın altına koymaya gelince bir adım geride dururuz. 2011 yılında da aday olmuştum, seçilemedim. Kısmet 2015 seçimlerineymiş.
KAMUOYU SÜREKLİ OLARAK KIŞKIRTILIYOR
Bakan Sarı, “Türkiye’yi enerjiye dışarıdan bağımsız hale getirmemiz gerekiyor. Kamuoyundan destek istiyoruz. Çünkü kamuoyunun kışkırtıldığı bir süreç yaşanıyor. Her yapılan HES projesi kötü değildir. Devletin her yaptığı kötü değildir. Biz 2100’e kadar artan dünya ısısını 2 derecenin altında tutmaktan bahsediyoruz” dedi.
Akşam