Projelerden ve konut fiyatlarından bahseden Ali Ağaoğlu, “Konut fiyatlarında gerileme beklemek mümkün değil” dedi.
Türkiye’de her gün güvenlik sorunları, düşen tüketici güveni, bozulan ilişkiler tartışılıyor. Peki bu şartlarda konut fiyatları da düşmez mi? Ali Ağaoğlu’na göre bu sorunun cevabı hayır. Ağaoğlu, “İstanbul’u bedavaya satıyoruz, gerileme beklemek mümkün değil” diyor.
‘FİYATLAR GERİLEMEZ İSTANBUL’DA EVİ BEDAVAYA SATIYORUZ’
Ali Ağaoğlu, en az gayrimenkul sektöründeki namıyla olduğu kadar sivri demeçleri ve özel hayatıylada hep gündemde. Ağaoğlu ile Kuruçeşme’deki evinde buluştuk, sohbete gayrimenkul piyasasından girdik, laf dönüp dolaşıp son dönem tartışma yaratan ‘ortanca hanım’ ve ‘gülkaranfil’ demeçlerine de geldi. “Ben içimden geldiği gibi konuşan, Karadeniz Oflu olmanın verdiği espritüelliği de taşıyan biriyim” diye başlayan Ağaoğlu, gayrimenkul sektörünü, projelerini ve tartışılan sözlerini anlattı:
-2016’da Türkiye düşen tüketici güveni, terör, bozulan ilişkiler gibi sorunlarla uğraşıyor. Bu şartlarda konut fiyatında düşüş beklemek mantıklı değil mi?
Gerileme beklemek mümkün değil. Bir projede asıl fiyatı belirleyen lokasyondur. Merkezi yerlere, ulaşım akslarına yakın projelerde fiyat gerilemesi mümkün değil. İstanbul benzerleriyle mukayase edince çok çok ucuz bile kalıyor. Hatta İstanbul’u bedavaya satıyoruz. Özellikle mütekabiliyet yasasından ötürü yabancıların ilgisinden bunu görüyoruz. Mesela Dubai’ye bakın, yaratılmış bir yer, bir çöl aslında. Doğal güzelliği yok. Orada fiyatlar 20-30 bin dolarlar konuşuluyor. İstanbul’da bu yok.
-Ama oranın kişi başı geliri de farklı…
Doğru ama oranın fiyatının oluşması da dışarıdan taşımayla olan bir durum. İç dinamizmi yok. Dışarıdan taleple dönüyor. Tabii ki Türkiye’de kişi başı gelir 20-30 bin dolara çıksa metrekarede 50-100 bin dolarları konuşuruz.
-Üst gelir grubuna yönelik projelerde satış sıkıntısı olduğu konuşuluyor. Siz alt gelir grubuna yönelik proje üretecek misiniz?
Biz Ağaoğlu olarak üst gelir grubuna değil, daha çok orta gelir grubuna yönelik proje ürettik. Asıl müşterinin potansiyel olduğu yer ise C grubu. Ama bugün özel sektör arazi yüzünden asıl potansiyel olan bu gruba proje üretemiyor. Devlet bu arazileri özel sektörle paylaşıp, gerekirse fiyatta bir üst tavan koyup dar gelirliye konut üretmenin yolunu açmalı. Bizim Ağaoğlu olarak gözümüz alt gelir grubunda.
-2013’te gözaltına alındınız, 2013 öncesi ve sonrası Ağaoğlu’nu manen ve maddeten nasıl karşılaştırırsınız?
Keşke hiç olmasaydı. İş hayatımda çok büyük travmaydı.
‘MADDİ KAYBI TELAFİ ETTİK’
Ama neticede büyük bir haksızlığa uğradık orada. Benim en büyük sermayem girişimci ruhum. O projede biz maddeten büyük darbe yedik, ama Allah’a şükür o darbeyi kaldırabilecek sermayemiz, gücümüz vardı. Bir tufan oldu, biz de kendimizi haksız yere bu tufanın içinde bulduk. Sonra Central Park oldu o proje. Geçen süreçte yerimiz değerlendi, maddi olarak kaybımızı telafi etme imkânı bulduk ama manevi hasar maddiyatın çok çok üzerindeydi.
‘MASLAK 1453’E GİDİNCE KORKTUM’
-Maslak 1453’te teslimler ne zaman başlıyor?
Temmuzda başlayacak. 1453 büyük gurur kaynağı. Dün gezdim projeyi. Yemin ediyorum, ben bu işin mutfağından gelen biri olarak bir projeyi başında okurum, ben bu projeyi okuyamamışım. Okusaydım cesaret edip başlayamazdım. Gezerken korktum. Ben bu duyguyu hiç yaşamamıştım. İnanılmaz büyük bir proje oldu.
‘HER FOTODAN 50 $ ALSAM DAHA ÇOK KAZANIRIM’
-Türkiye’de zengin denince akla ilk gelen isimsiniz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Hayır, çünkü yakın görüyorlar. Beni ayrıştıran sıfırdan gelen biri olmam. Geçen vapura bindim, vapur yan yattı yanıma gelip fotoğraf çektirmek isteyenlerden. Her foto çekenden 50 dolar alsam inşaattan çok kazanırım
“Bende atış serbest, fren yok. Ben inandığım şeyi söylerim. Ağzımdan bir laf kaçtı diye de hiç düşünmedim, her sözümün arkasında dururum. Doğru olmanın bedelini ödemedim mi, ödedim. Ama inanın doğru söylemekten 1 kaybettiysem 10 kazanmışımdır”
‘KARANFİLİ BİLECEK KADAR KÜLTÜRLÜYÜM’
-Taksim’e gidip gül bırakmanız ve ardından söylediğiniz sözler planlı mıydı?
Cumartesi bomba patladı. Pazar kahvaltı ediyorum, köprüde 5 dakikada 1 araba geçiyordu. Kanıma dokundu. Tepki olarak gittim. Planlı gitmedim, karanfilin anlamını da biliyorum. Orada tesadüf çocuklar gül satıyordu.
-‘Fakir değilim ki karanfil bırakayım’ demeniz aslında konu…
O da benim Karadenizli esprili dilimden kaynaklanıyor. Onu da anlasınlar. Her konuya bu kadar karamsar bakmamak gerek, espriye açık olmak, havayı dağıtmak gerek. Ben fakirliğin ne olduğunu bilen insanım. 22 yaşımda babamdan ayrıldığımda 15 gün simit parası bile olmadan gezdim. Fakirliğin içinden geliyorum. Hayatta kimseyi küçümsemem. En çok zevk aldığım yemek, işçilerimle yediğim karavana yemektir. Bebek’te havyar yiyeceğime, şantiyeye gider kuru fasulyeye kaşık sallarım daha lezzetli gelir bana. Asla fakirlikle dalga geçmem söz konusu değil.
-Karanfil aynı zamanda siyasi iz taşıyan bir sembol…
Karanfil kan akmasının sembolü. Mitolojide tanrıçalardan biri bir çobanın gözünü oyuyor, yere atıyor, gözünden kan akıyor. Öyle mitolojik bir referansı var. Onu da bilecek kadar kültürüm var yani.
‘ORTANCA DERKEN ESKİ EŞİMİ KASTEDİYORUM’
‘KOMÜN HAYATI YAŞAMIYORUM’
-‘Ortanca hanım’ ifadeniz çok tartışıldı, birden çok kadınla birlikteliği ima ederek kadınlara hakaret etmekle eleştirildiniz. Bu ifadenizden pişman oldunuz mu?
Ben Karadeniz Of kökenli bir ailenin çocuğuyum. Oflu özelliklerini taşırım. Karadeniz insanı kendisiyle dalga geçebilen, hoşgörülü insandır. ‘Ortanca hanım’ dedim, doğrudur, lafımın da arkasındayım. Ayten Hanım kendisi. Ayten Hanım ile uzun süren bir beraberlik, güzel bir aşk yaşadım, bir de çocuğumuz oldu. Sonra anlaşamadık, ayrıldık. Ayten Hanım benim çocuğumun annesidir. Ondan önce de eşim Semra Hanım vardı. Bir de sonrasında 3’üncü hanım var. Yaşandı ve bitti. Yani ben koloni, komün gibi, harem gibi yaşayan biri değilim. Ortanca dediysek, hepsinin ortasına yatan bir adamım demek değil yani. Bu tamamen espri ve eskiye atfen kullanılan bir ifade.
-‘Eski eşim’ deseydiniz belki de bu kadar tartışma olmazdı…
Ama sıradan olursan sürüden olursun, espri unsuru nerede kalır o zaman? Yoksa işimde de özelimde de utanacak hiçbir işin içinde olmadım. Başkaları saklı köşelerde buluşuyor, biri arka kapıdan çıkıyor, biri sonra çıkıyor vs. Bana göre esas bu kadına yapılan en büyük hakaret, aşağılamadır. Ben birisiyle berabersem onu aslan gibi takarım koluma gezerim…
Meltem ERSOY/Haberürk