Özellikle mart ve nisan aylarında 2013 ve 2014’ün aynı aylarının çok üstünde gerçekleşen konut satışı, mayıs ve haziranda adeta yataya dönmüştü. Ama temmuzda, bu yatay gidiş bile aranır oldu. Mart-haziran dönemindeki dört ayda 100 binin üstünde gerçekleşen konut satışı, temmuzda yaklaşık 97 bin düzeyine indi.
Temmuzdaki satış, bu düzeyiyle bile geçen yılın yüzde 13.5 üstünde. Ne var ki, temmuzda gerçekleşen satış 2013’ün aynı ayındaki satışın yüzde 9.4 altında kalmış durumda.
Konut satışının temmuz ayında bir anlamda hayal kırıklığı yaratmasına yol açan etken, belki de satışın düşük kalmasından daha önemli. Şöyle ki; temmuz ayında ipotekli konut satışları neredeyse yerinde saydı, bu satışlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.5 geriledi. Diğer satışlar ise yüzde 21.5 arttığı için toplamda yüzde 13.5’likbir artış sağlanabildi.
İpotekli satışlar ilk altı ayda çok yüksekti. Bu sayede, temmuzda yerinde saymış olmasına rağmen, ipotekli satışlar ilk yedi aydayüzde 39’a yakın artış gösterdi.
İlk el satış önemli İnşaat sektörü ve stokların eritilebilmesi için ilk satışlar çok önemli kuşkusuz. İkinci el satışlar, konut onarımı ihtiyacı doğurması açısından yan sektörlere bir hareketlilik getiriyorsa da, bu satışların inşaat sektörüne doğrudan bir katkısı yok. Doğrudan katkı, ilk satışların artmasıyla mümkün.
İşte temmuzdaki sıkıntı da burada. İpotekli ilk satışlar temmuz ayında geçen yılın yüzde 2.2 altında kaldı. Diğer ilk satışlarda ise yüzde 17.8 artış var. Buna göre, toplam ilk satışlarda yüzde 10.8 artış kaydedilmiş durumda.
İpotekten kaçınılıyor
Temmuz ayında dikkat çeken bir başka yön de, ipotek tesisi yoluyla konut edinme konusunda pek rahat olunamaması. Biraz önce de belirttik, ipotekli satışlarda yüzde 0.5 gerileme var. Hatta ipotekli ilk el konut satışlarındaki gerileme yüzde 2.2’yi bulmuş. İpotek tesisi yoluyla gerçekleştirilen ikinci el satışlardaki artış dayalnızca yüzde 0.8 oranında.
Bu önemli bir gösterge. Önemli çünkü, tüketici kredi yükü altına girmekten kaçmıyor. İpotekli satış yalnızca banka kredisi kullanımı yoluyla konut alındığını göstermiyor tabii ki. Banka kredisinin yanı sıra konut satan müteahhidin ipotek koyması yoluyla gerçekleşen satışlar da bu başlık altında toplanıyor.
Demek ki vatandaş ne kredi kullanmaya yanaştı, ne de müteahhidin koyacağı ipotekle konut almayı tercih etti. En azından temmuz ayındaki görüntü böyle.
Kredi kullanmaktan kaçınılmasının çeşitli açıklamaları vardır elbette. Konut almayı düşünenler, ya faiz oranlarım yüksek buluyor ve bu oranlardan bir yük altına girmek istemiyordur; ya da şimdi yüksek bulunan bu oranların daha da düşmesini bekliyordur.
Bir başka etken de tabii ki, ülkenin genel gidişatı içinde kredi kullanmanın pek rasyonel bir davranış gibi görülmemesidir. Vatandaş, yarın ne olacağının bilinmediği bir ortamda borçlanmak istememektedir.
Bir başka varsayım da tabii ki konut fiyatlarının çok yüksek olduğu ve bir süre sonra düşeceği beklentisidir. Bu durum zaten çok uzun süredir dile ‘getirilmekte. Konut fiyatlarında bir balon olduğu ve günün birinde bu balonun bir şekilde mutlaka patlayacağı öne sürülmekte. Bu da, çok zorunlu olmadıkça konut satın alma kararının ertelenmesi sonucunu doğuran etkenlerden biri olabilir.
Ağustosta ne olacak?
Ülkedeki kaos, ağustos ayında çok daha derinleşti. Terör tırmandı, döviz kurları tahminlerin çok üstüne çıktı. Bu durum beklentilerin daha da kötüleşmesi sonucunu doğurdu. Böyle bir ortamda konut satışının nasıl seyretmekte olduğu merak konusu.
Bir de baz etkisi gerçeği var. Geçen yıl temmuzdan ağustosa geçişte konut satışı 85 binden 106 bine fırlamıştı. Hatta geçen yılın temmuzundaki satış, yılın en düşük satışlarından biriydi. Bu yıl benzer bir sıçrama gerçekleşme olasılığı çok düşük görünüyor. Özellikle temmuzdaki ipotekli satışın düzeyi moral bozdu. Bu eğilimin ağustosta daha da belirginleşmesi şaşırtıcı olmayacak. Her alanda olduğu gibi inşaat sektöründe de sıkmtüı günler daha da büyüyecek gibi görünüyor.
Dünya / Alaaddin Aktaş
Bir yanıt bırakın