Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortağı Neşecan Çekici gayrimenkul sektörünün geleceği hakkında açıklamalarda bulundu.
İnşaat sektörünün ülke ekonomisine, istihdama ve ikiyüzelliye yakın alt sektörün ticaret hacmine sağladığı olumlu etkinin sürdürülebilirliği vizyoner bakış açısı ve somut göstergeler ile geliştirilecek yol haritasına bağlı.
Ülkemizde yüzde seksen oranında konut inşaatlarından oluşan inşaat sektöründe geliştirilecek projeler için demografik ve sosyal göstergeler önem taşıyor. Değişen tüketici davranışları çevresel ve yaşam koşullarına dair verilerden bağımsız oluşturulan projeler sektörün gelişimi adına risk oluşturuyor.
Türkiye’nin son dönemdeki ekonomik büyümesinde inşaat sektörü kayda değer pay sahibi. Dünya ekonomisi ve ticaret hacmi büyüme tahminlerinin önümüzdeki dönem için aşağı yönlü revize edilmesi sektörün Türkiye ekonomisine katkısını daha da önemli hale getirmiş durumda. Özellikle sağladığı istihdam ve yarattığı çarpan etkisi ile sektörün geleceği dikkatle irdeleniyor. Ülkemizde inşaat sektörünün yüzde 80’e yakını konut inşaatlarından oluşurken inşaat sektörü ile konut sektörü iç içe geçmiş durumda. 2000 yılından itibaren Türkiye’deki inşaat sektörünün güçlü gelişimi 250’ye yakın alt sektörün de ticaret hacmini olumlu yönde etkilemiş durumda.
Konut sektörü ve oluşturduğu dışsal etki her geçen gün artarken, sektörün sürdürülebilirliği de sık sık gündem oluşturuyor. Dolayısıyla sektörün mevcut durumunu anlamak ve gelecek projeksiyonu yapmak sorunların önüne geçebilmek için proaktif önlemler almak zaruri hale geldi.
Sektör ve Göstergeler Bize Ne Diyor ?
Dünyada ki trende paralel olarak ülkemizde de gayrimenkule yönelen yatırım miktarı ve buna bağlı proje geliştirme rakamları giderek artıyor. Türkiye de son yıllarda önemli bir büyüme potansiyeli ile ekonomiye katkı sağlayan gayrimenkul sektörü gelecekte de ekonominin kalbi olmaya devam edecek. Bu bağlamda Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortağı Neşecan Çekici: sektörün sürdürülebilirliği noktasında ihtiyaç duyulan politikaların altını çizdi ve süreç yönetimine dair açıklamalar yaptı:
Çekici; “Gayrimenkul yatırımı planlarken ve yönetirken, herşeye hazırlıklı olmak ve bunları doğru yönlendirebilmek için geleceği daha fazla düşünerek değer yaratacak yeni ürünler ve iş modelleri yaratmak zorundayız. Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyen sektörün, pozitif ve somut bir gelişim için sürdürülebilir demografik verilere ihtiyaç duyduğu aşikar. Geleceğimize ışık tutan bu göstergeler çerçevesinde sektörün vizyoner bir bakış açısıyla ele alınması gerekmektedir” dedi.
2050’ de Yaşlı Bir Nüfus ve Çoçuksuz Aileler Olacak
Gayrimenkul sektöründe doğru bir yol haritası için demografik verilere duyulan ihtiyaca vurgu yapan Neşecan Çekici, projeler öncesi dikkate alınması gereken göstergelerden birkaç örnek vererek sözlerine devam etti; Rakamlarla sektörün nüfus üzerinde yarattığı dağılımı incelediğimizde son 20 yılda %30 üzerinde artış gösteren kentleşme devam ederken, Türkiye’de kentli hane halkı sayısı giderek azalmaktadır. Bu veriler 1970’li yıllarda 5,6 iken, 2000 ‘lere gelindiğinde 4,12 bugün ise 3,79’a kadar gerilemiştir. Diğer yandan kentlerde istihdam artarken tarımsal kesimde düşüş sürüyor, buna bağlı olarak ülke nüfusumuzun kaymaya devam ettiği kentlerde ev sahipliği %59 iken, kiracılık %24 olarak kaydedilmiş durumda. Son yıllarda evlenme yaşının her iki cinste yükselirken boşanma orası ise arttı. Ayrıca artan doğum yaşı ise tek ve çocuksuz çift oranını yükseltmiş durumda”. Ülkenin %50’ sinin hala 30 yaşın altında olduğunu ve her sene 65 yaş üstü nüfusun arttığına değinen Çekici, 1950’lerde %3 olan yaşlı nüfus oranının, 2050 yılında %20’ye yükseleceğine ve 60 yaş üzeri nüfus ile yaşlı bir ülke olacağımıza değindi.