İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi’nin 12 olağan genel kurulunda yeniden başkanlığa seçilen Selim Harbiyeli oldu
TOPLUMSAL OLAYLAR İŞİMİZİ DE YANSIDI
Kısa adı İMO olan İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi’nin 12 olağan genel kurulu yapıldı.
Selim Harbiyeli yeniden başkanlığa seçilerek güven tazeledi. İMO Odası gerçekleşen olağanüstü kongreye Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman, Oda Başkanları ile İMO üyeleri katıldı.
HARBİYELİ: 3 GÜNDE 50 CANİMİZİ KAYBETTİK
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasıyla başlayan genel kurulda konuşma yapan İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi Başkanı Selim Harbiyeli, “İki gün önce yaşadığımız terör saldırısında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifalar diliyorum” dedi.
Başkan Harbiyeli, “Terör kelimesiyle başlamak gerçekten çok üzücü, ancak maalesef içine düşürüldüğümüz durum, anlaşılabilir ve kabul edilebilir değil, her ne kadar 17 Şubat saldırısında 28 canımızı kaybettik desek de gerçek öyle değil 17 Şubat dâhil 3 günde nerede ise 50 canımızı kaybettik.
Daha dün 10 Ekim’de Yine Ankara’da 103 canımızı kaybettik. 7 Hazirandan bu yana kaybettiğimiz şehitlerimiz ile vatandaşlarımızın sayısı Acaba ne kadar.
Terörün ve teröristin haklısı olmaz olmamalıdır. Terör kayıp demek, ölüm demek, acı demek, yetim demek, huzursuzluk demek o yüzden terörün her türlüsünü lanetliyor ve bizleri bu durumlara düşürenlerin sorgulanması ve hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
TOPLUMSAL OLAYLAR İŞİMİZE DE YANSIDI
Başkan Harbiyeli konuşmasının devamında ise 2 yıllık çalışmaları hakkında bilgi verdi, “Bildiğiniz gibi bu dönemde hem kent ve hem de ülke olarak 3 tane seçim atlattık 30 Mart 2014 yerel seçimleri.
7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri. Ne mi oldu, seçim dönemi politikaları maalesef sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda bütün ülkemize büyük zararlar verdi.
Toplumumuz biraz daha ayrıştı, keskinleşti ve maalesef düşmanlaştı. Bu durumların mesleğimize kötü yansımalarının olmaması mümkün mü?
Bütün bunların yanında Suriye savaşının kentimiz üzerindeki etkilerinin katlanarak olumsuz yönde artması ve Büyükşehir olmamızla beraber oluşan yeni yapının karmaşasında gelişen durumlar, mesleğimize ve meslektaşımıza gerçekten çok büyük zararlar verdi, vermeye de devam ediyor.
Ancak bütün bu zararlar ve olumsuzluklar ortadayken ve Rusya uçağının düşürülmesi ile kentin ekonomisi durma noktasına gelmiş iken kentimizdeki bu olumsuzlukların çözümüne yönelik herhangi bir stratejinin veya bir çalışmanın olmaması, önümüzü görmemize ve gelecek ile ilgili planlama yapmamıza engel olmaktadır.”
TARIM ALANLARI TEHDİT ALTINDA
Harbiyeli açıklamalarına şöyle devam etti, “Kentsel dönüşüm kanunu ( 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun) Vatandaşlarımızın daha güvenli yapılar ve daha sağlıklı kentlerde yaşamasını, doğal zenginliklerimiz ve ormanlarımız ile doğa güzelliklerinin korunmasını amaçlayan bir kanundur.
Ancak Türkiye’mizin toprağının %93 ü ve nüfusun unda %98 ‘inin deprem riski altında yaşadığı düşünülürse doğal olarak riskli binalar öncelikli olmaktadır. Ancak bu öncelik bahanesi ile Tarım ve mera alanlarımız, Ormanlarımız, Vadilerimiz ve dağlarımız, Kent hava kanallarımız, Su havzalarımız, Toplumsal ve Sosyal barışımız maalesef ciddi tehditler altındadır.
Bu kanun koruma mantığı ile çıkarılmış ise de ülkemizdeki uygulamalara baktığımız zaman maalesef hepimizin gördüğü gibi hiç de amacına göre uygulanmamakta, daha çok bir rant aracı olarak kullanılmaktadır.
Bu hem kentlerimizi sağlıklı ve yaşanabilir olmaktan çıkarıyor ve hem de yukarıda saydığımız bütün olumsuzlukların yanında bizlerin rekabet gücünü kırıyor. Çünkü meslektaşlarımız TOKİ ile veya başka bir devlet kuruluşu ile rekabet etmek durumunda kalıyor. Hâlbuki TOKİ Türkiye^de konut açığı için yoksul ve dar gelirli kesimlere konut üretmek amacıyla Toplu Konut İdaresi1 adı altında kanunla kurulmuş bir devlet kuruluşudur. Ancak bugün TOKİ sınırsız yetki, para kaynağı ve hasılat paylaşımı ile rant yaratıp, bu rantı ayrıcalıklı özel sektör müteahhitlerine paylaştıran denetimsiz bir tüccara dönüştürülmüştür. Bugün itibari ile Türkiye’nin yukarıda tehdit altında elediğimiz birçok değeri tahrip edilmiştir.
Hatay da bu tür örneklerin olmamasını umuyoruz. İster ilçe belediyelerimiz, ister Büyükşehir Belediyemiz, bu tür çalışmaları yaparken paylaşımcı davranmalı diye düşünüyoruz.”
SÜRECİN İÇİNDE OLMALIYIZ
Sürecin içerisinde mutlaka üniversitelerimiz, meslek odaları ve halk olmalı diyen Harbiyeli açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı, “Bu paylaşımcılık ruhu hakim olursa kentli yaşadığı ortamların planlanmasında söz sahibi olabilecek, sosyal ve demokratik devlet mantığı hakim olacaktır düşüncesindeyiz.
TMMOB kanun değişikliği ile TMMOB ve bağlı odaların anayasal ve yasal mesleki denetim yetkilerinin elinden alınacağını, sınırsız bir talanın önünün açılacağını, odalar ve üyelerinin, projelerinin mesleki denetim ilişkisi dışına çıkarmanın sonucu, bilim dışı piyasa keyfiyeti ve serbestisini egemen kılacağını, imar yasasında yapılan değişiklikle, meslek odalarının denetim yetkilerinin bulunmaması, sahteciliklerin tespit edilmesini de engelleyerek, kamusal denetimin önünü tıkayacağını ve halkımızı sahte mimar ve mühendislerle karşı karşıya bırakacağını geçmişte mükerrer defalar söylemiştik.
Maalesef bu kanun değişikliğinin olası etkilerini, bu iki yılda çok acı bir şekilde hissettik. Mühendislik hizmet bedelleri yerlerde sürünmekte, gün geçmiyor ki Türkiye genelinde sahte mühendis veya sahte mimar haberi almamış olalım.
Bütün bu sorunları aşmanın tek yolunun birlik ve beraberlik içerisinde toplumsal ve mesleki çıkarlarımız etrafında birleşmek ve mücadele etmektir. Birlikte olabildiğimiz kadar güçlü olabileceğimize inanıyoruz.
O yüzden birlikte olalım ve birlikte mücadele edelim.”
MAZMANOĞLU: GELENEĞİMİZİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAK ÖNEMLİ
İnşaat Mühendisleri Odası Merkez Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cihat Mazmanoğlu da yaptığı konuşmada, “TMMOB ve İMO geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılması önemlidir ve bir o kadarda zordur” dedi.
Mazmanoğlu açıklamasında, “Bir çalışma dönemini daha geride bıraktık. Genel kurullarımız, geçmişimizi değerlendirdiğimiz ve geleceğimizi planladığımız en önemli organlardır. Bu anlamda, demokrasinin bir ifadesi olan seçim sürecinde meslektaşlarımızın bu kürsüden ülkemiz ve mesleğimizin dünü, bugünü ve yarınları hakkında ifade edeceklerinin önemli olduğuna inanıyorum.
Ayrıca zorlu bir dönemde özveriyle görev yapan tüm meslektaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Şube yönetim kurulumuz, meslek alanımıza ilişkin çalışmaları ve üyelerimizle kurdukları ilişkiler ile toplumcu geleneğimizin sürdürücüsü olmuşlardır. Bu bağlamda Şube Yönetim Kurulunu, başarılı geçirdikleri 2 yıllık çalışma dönemlerinden dolayı kutluyor, yeni seçilecek Yönetim Kurulumuzun da aynı başarıyı göstermesini diliyorum.
Ülkemiz, içerisine girdiği girdabın merkezine doğru hızlıca yol almaya devam ediyor. Daha 10 Ekim Ankara katliamında kaybettiğimiz 101 kardeşimizin acısı içimizdeyken. 17 Şubatta bir acı daha yaşadık ve 28 kardeşimizi daha kaybettik.
Yapılan bu insanlık dışı saldırıyı lanetliyor, hayatını yitiren yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum” dedi.
MESLEĞİMİZ TOPLUMSAL YIKIMDAN NASİBİNİ ALIYOR
Siyasi iktidarın ülkemizi emperyalizmin istemlerine göre yeniden yapılandırdığı gerçeği artık daha net bir biçimde görülmekte diyen Mazmanoğlu açıklamasının devamında şunları söyledi, “Uluslararası sermayenin ihtiyaçları ve kapitalizmin merkezinde meydana gelen krizin aşılmasına dönük olarak atılan adımlar emekçi sınıfların nefes almasına ne yazık ki imkân vermiyor.
Torba yasalar ile emekçilerin kazanımları büyük oranda gasp edildi. Esnekleştirme, serbestleştirme ve özelleştirmeye dayalı politikalar ile emek alanı köleleştiriliyor.
Bu politikaların tahribatı giderek artarken meslek alanlarımız ve örgütümüz de bu yıkımdan nasibini alıyor.
Komşumuz Suriye’de yaşanan ve Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist politikalardan söz etmek isterim.
Türkiye Ortadoğu’da emperyalizmin yönelimlerine uygun piyasacıiıkla bütünleşmiş bir İslami model ülke olarak sahaya sürülmeye çalışılmakta, savaşın ve sömürünün içerisine çekilmek istenmektedir. Siyasi iktidar, ülkemizi ve geleceğimizi emperyalizmin tüm dünya halklarına karşı çevirmiş olduğu silahına mermi olarak sürmektedir.
Ülkemizin duyarlı insanları olarak bölgemizin ve dünyanın ihtiyacını duyduğu barış için, emperyalizme ve politikalarına karşı net bir tutum almalıyız.Ülkemizde seçilmiş milletvekillerinden akademisyenlere, öğrencilerden avukatlara, gazetecilere kadar tüm muhalif kesimler cezaevlerine doldurulmaktadır. Hukuk sistemi ciddi sorunlar yaşamaktadır. “Suça göre ceza:: verme sistemi artık yerini “kişiye göre suç bulmaya” bırakmıştır.
Mesnetsiz hukuk dışı gerekçeler ile yaşanan gözaltı ve tutuklamalar bu ülkenin gündeminde doğal kabul edilir hale gelmiştir.”
KORKU İMPARATORLUĞU KURULUYOR
Mazmanoğlu açıklamalarına şu sözlerle devam etti, “Siyasi iktidarın tercihlerine göre adım atan ve şekil alan davalar toplumun büyük kesimi için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Davalar aracılığıyla düşünce ve ifade özgürlüğü yok sayılmakta halkımıza gözdağı verilmekte adeta korku imparatorluğu kurulmaktadır.
Odamız baskının, zulmün ve sömürünün yoğunlaştığı bu günlerde Genel Kurullar sürecini yaşıyor. Genel kurullarımız, doğası gereği dünyada ve ülkede yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin mesleğimize ve örgütümüze olan etkileri üzerinden şekilleniyor.
Yılların mücadelesi hem Oda içinde hem de Oda dışında verilmiş ve gösterilen büyük fedakârlıklarla kazanımlar elde edilmiştir. Bu süreçlerde sorumluluk alarak söz değil iş üreten arkadaşlarımız çok iyi bilirler ki TMMOB ve İMO geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılması önemlidir ve bir o kadarda zordur.
Bu bağlamda, yaşamlarından fedakârlık yaparak Odamızın çeşitli kurullarında görev yapan arkadaşlarımıza teşekkür etmek ve örgütümüzü bugüne kadar omuzlarında taşıyarak bizlere emanet eden değerli meslektaşlarımızın, emeklerine ve katkılarına çok şey borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”
EN GÜZEL CEVAP BİRLİĞİMİZİ SAĞLAMAKTIR
Mazmanoğlu açıklamasını şu sözlerle sürdürdü, “Odamız, kurumsal yapısıyla, demokratik işleyişiyle, kadro anlayışıyla inandırıcı, ikna edici bir zemine oturmuştur.
Bizlere düşen bu zemini daha da sağlamlaştırmak, üyelerimizden aldığımız güç ve mesleki demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğu ile ülkemizi ve mesleğimizi ilgilendiren sorunlara karşı mücadele etmek, çözümler üretmek ve geleceği kazanma azmimizi her ortamda dile getirmektir.
Ülkemizin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve toplumsal olarak büyük bir yıkım ve tahribata uğramasına, meslek alanımızın etkisizleştirilmesine, örgütümüzün siyasi iktidarın emir eri haline getirilerek piyasanın kulu kölesi yapılması girişimlerine vereceğimiz en güzel cevap örgütlülüğümüzü güçlendirerek geleceğe taşımak olacaktır.
Genel Kurul vesilesiyle bir kez daha TMMOB’nin ve İMO’ nun emekten, demokrasiden, barıştan, kardeşçe bir arada yaşamdan, örgütlenme özgürlüğünden yana mücadele çizgisini geleceğe taşıyacak meslektaşlarımıza başarılar diliyor, hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.”
BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ŞU İSİMLERDEN OLUŞTU
Divan başkanlığına Yavuz Babacan’ın yaptığı ve tek liste halinde girilen seçimde Selim Harbiyeli başkanlığa tekrar seçilirken yönetim kuruluna Metin Şerbetçioğlu, Cemil Tileylioğlu, M. Hüseyin Kimyonoğlu, Durmuş Görür, Oktay Çakır ve İnal Büyükaşık seçildi.
Hatay Asi Gazetesi