Tapu dairesinde gerçekleştirilecek alım satım işlemleri için vekil atanabiliyor. Ancak, vekil bu hakkını kötüye kullanırsa dava açılabiliyor. İşte hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davası…
Hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davası!
Tapu sicilinde yapılan yanlışlıkların düzeltilebilmesi için haklı sebepler olduğu takdirde tapu iptal davası taşınmazın bulunduğu Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılabiliyor.
Tapu iptali davasının açılması için ortada haklı bir sebep olmaksızın yapılan tescil veya, tescilin tadili veya terkini ile bir aynı haklan zedelenmiş olması gerekiyor.Bu durumda ayni hakkı zedelenen kimse, Tapu Sicilinin düzeltilmesi için dava açabiliyor.
Bu davalar arasında Hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davası da bulunuyor. Bu dava vekalet vererek işlerini halletmek isteyen kişilerin açtığı dava oluyor. Vekil verilen hakkını kötüye kullanırsa hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılabiliyor.Hile nedeni ile tapu iptal davası örneği aşağıda yer alıyor:
Hile nedeni ile tapu iptal davası örneği…
Taraflar arasındaki davada:
Davacılar, iki parça taşınmazın satışı için davalı İ.K.’ye verilen 1956 tarihli vekaletnameye istinaden 13 yıl sonra vekaleti kötüye kullanıp karısı davalı R.’ye 9 parça taşınmazların kötü niyetli satış yaptığını, bu satışlar dolayısiyle R.’ye intikal eden payların tapularının iptalini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, vekilin vekaleti kötüye kullanması tazminat isteğine esas olur gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararı davacılar vekili süresinde temyiz etmekle bittetkik gereği düşünüldü:
Davacılar, davalılardan İ.’ye paydaş oldukları taşınmazlardaki paylarını satmak üzere vekalet vermişlerdir. Vekil olan İ., değer tutarları 12 bin lira olan dava konusu taşınmazları karısı bulunan öteki davalıya 270 lira bedel göstermek suretiyle devir ve temlik etmiştir.
Karı – koca olan davalıların bu olayda birlikte hareket ettikleri iş ve elbirliği yapmak davacıları bilerek ve isteyerek zarara soktukları tartışmayı zorunlu kılmayacak derecede açıktır.
Davalılar, aralarındaki yakınlıktan ve birlikte hareket etmelerinden ötürü davacıların uğradıkları zararı ortaklaşa ve zincirleme olarak ödemek durumundadırlar.
Zararın ödenmesi, önce şeyin geri verilmesi, bu olanak yoksa şeyin bedelinin hüküm altına alınması suretiyle olur. Olayda taşınmazların aynen geri verilmesi imkanı bulunduğuna göre, davacıların bedel istemekte serbest oldukları gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğru değildir.
Kaldı ki; olayın bir başka açıdan incelenmesi takdirinde aynı sonuca varılması da mümkündür. Şöyle ki:
Davacılar, davalı İ.’ye taşınmazlarını?yalnız satmak üzere vekalet vermişlerdir.
Davalı İ. ise, 12 bin lira değerindeki taşınmazları karısı öteki davalıya satış yapmış gibi devretmek suretiyle gerçekten bağışlama niteliği üstün olan bir işlem yapmıştır. Davalı İ.’nin gerçek amacı bağışlama olduğuna, bağış yetkisi bulunmadığına göre temlik işleminin geçerli sayılması olanağı yoktur.
Sonuç : Bu düşüncelerle davanın kabulü gerekli, reddedilmesi yolsuz olduğundan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 28/05/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Tapu iptali ve tescil davası zamanaşımı süresi!
Özge ÖZDEMİR/Emlaktagundem.com