6,5 milyon lira ödenekle toplam 6 binanın kamulaştırılmasıyla 2014’te start alan Habib-i Neccar Camii Özel Proje Alanı Restorasyon Uygulaması’nda sona yaklaşıldı.
Ortaya çıkan eşsiz görüntü ise, turizmi sorunlarla boğuşan kente ve kent insanına şimdiden nefes aldırmaya başladı bile…
HARABE GÖRÜNTÜ GİDİYOR, HAZİNE ORTAYA ÇIKIYOR
Bölgesel anlamda yaşanan krizlerin, ekonomisinde en fazla yara açtığı illerinden başında gelen Hatay, özellikle de Turizm başlığında sıraladığı zararlarını bir türlü tazmin edememesiyle dikkat çeken illerden bir tanesi. Eşsiz Roma dönemi Mozaikleri, Papa tarafından kabul gören Hac kimliği ile Saint Pierre Kilisesi, farklı dinlerin ve kültürlerin harmanında yükselen tarihi binaları ve ibadet yerleriyle dikkat çekse de, istediği çıkışı bir türlü yakalayamayan Hatay, dün başlayan ve 31 Ocak Pazar gününe kadar devam edecek olan EMITT Fuarı ile bu sorunlarına bir nebze de olsa çözüm bulma amacında.
İşte bu çözüme eklenen son çaba ise, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Habib-i Neccar Camii’nde başlatılan restorasyon çalışması oldu. Peki, bu yapının özellikleri mi?
-KEYİF VEREN ESTETİK-
Bir Roma tapınağının yıkıntıları üzerine inşa edilerek, kiliseden camiye dönüştürülen ve ortaçağ mimarisi özelliklerini taşıyan bu kutsal yapının günümüzdeki hali, Osmanlı dönemi eseridir, etrafı geleneksel yapım tarzıyla yapılmış ve bir bölümü tescilli medrese odaları ile çevrilidir. Minaresi 17. yüzyılda yapılmış olan caminin avlusunda, 19. yüzyıl eseri bir şadırvan bulunur.
Caminin kuzeydoğu köşesinde, Hz.İsa’nın havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya (Pavlos) ile onlara ilk inanan Habib-i Neccar’ın türbesi (4m. derinde) yer alır. Müslümanlarca da bir evliya olarak kabul gören Habib-i Neccar’ın öldüğü yere yaptırılan bu Cami, Antakya’nın el değiştirmesine bağlı olarak defalarca yıkılmış ve sonradan tekrar yapılmıştır.
İçinde ilk Hıristiyanların mezarlarını barındırmasıyla, Habib-i Neccar Cami, bugün adeta dinler arası hoşgörünün ve dayanışmanın bir simgesi olarak Antakya‘da durmaktadır. Anadolu’nun ilk camilerinden biri olarak kabul edilen ve 751 yılında inşa edilmiş olan Habib-i Neccar Camii’nin restorasyonu, sahip olduğu hikayesi ve kent yaşamı ile turizmine katacaklarıyla, sonlanması heyecanla beklenen çalışmaların başında geliyor.
-BİTTİĞİNDE Mİ?-
Bitimiyle beraber, Antakya için yepyeni bir yaşam alanı sunması amaçlanan Habib-i Neccar Camii Özel Proje Alanı Restorasyon Uygulaması, gelenekseli yaşatma sorumluluğunu bir kenara bırakmadan, Dün’ü Bugün’le birleştirmeyi amaçlıyor.
İşte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı o detaylar;
“Restorasyon projesinde, Habib-i Neccar Camii’nin tarihi ve kültürel değeri göz önünde bulundurularak, zemin katlarda; yerel, geleneksel sanatların sergilendiği ve satışının yapıldığı mekanlar ile Habib-i Neccar’ın ve Antakya’nın tanıtımının sunulacağı ve camiyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin günübirlik gezisi sırasında duraklayabileceği mekanlar, 1 katlarda ise; Antakya ve yakın çevresinin kültürel, tarihi, teolojik, etnografik, sanat tarihi ve arkeolojik çevrede değerlerin sunulması, araştırılması, belgelenmesi ve korunması gibi araştırmaların bilimsel araştırma düzeyinde yapılması ve bölge halkına yönelik eğitici, konferans, seminer, belgesel nitelikte film gösterimleri ve benzeri organizasyonlar düzenlenerek aktarılmasıyla, bu alanın yaşayan bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmesi amaçlanmıştır.”
-VATANDAŞ NE DİYOR?-
Yapılan çalışmaları yakından izleyen vatandaşlar ise, restorasyonda gelinen aşamayı ve yaşanan değişimi işaret ediyor…
“2014 senesinden bugüne burada çok şey değişti. Çocukluğumuz geçti bu caddede, o yüzden biliriz neyin ne halde olduğunu, ne yapıldığını, ne yapılmadığını. Bugün yapılanlar o yüzden çok değerli. Hatta o kadar değerli ki, yok olmaktan kurtarıldılar desek, abartmayız. Yıkılmış, çökmüş kaç ev var, yetkililer bilir mi? Bizler biliriz… Yarısı gitmiş evler var bu dar sokaklar arasında. Yıkılsa da bina diksek diye bekleyenler de var. O yüzden bakılmıyor çoğuna. Sahiplerinin çoğu parasız! Devlet de kamulaştırması gerekirken, izliyor… Herkes izlerken de Antakya yitip gidiyor. O yüzden diyoruz ya, burası çok değerli. Son halinin resimlerini gördük geçen, çok güzeldi. Bitse de çayımızı kahvemizi burada yudumlasak dedik hatta. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün emeğine sağlık, hatta burada çalışanların, tek bir çivi dahi çakanların…”
Antakya Gazetesi