Yüksek binalar 2000’lerin hikayesi. Ama başlangıcı 1987’de Mersin’deki Mertim’e ve 1991’de İzmir’deki Hilton’a uzanıyor. Ama kırılma ve bir furyaya dönüşmesi, 2000’de dokuz yeni gökdelen inşaatıyla başlıyor ve sadece 2014’te 19 yeni gökdelenin göğe yükselmesiyle zirveye ulaşıyor. Şu an 140 metreyi aşan gökdelen sayısı 56’yı bulmuş durumda. Üstelik 2017’de Türkiye’nin en yüksek gökdeleni Sapphire’i geçecek altı proje inşa halinde. Ayrıca iki yıl sonra 140 metre üzeri 20 bina daha bu stoka ilave edilecek. Gökdelen furyasının en büyük nedeni İstanbul’daki arsa fiyatlarının yüksekliğinden dolayı bina geliştirenlerin mümkün olduğunca daha fazla alan kazanmaya çalışması, belediyelerin daha fazla yüksek imar hakkı vermesi ve müteahhit ile mimarların bina yapma bilgi ve teknolojisine daha rahat ulaşması. Colliers Internationa’dan Kerim Cin “Kent merkezinde özellikle Özelleştirme İdaresi mümkün olduğunca daha fazla gelir elde etmek için arsa fiyatlarını yüksek tutmaya çalışıyor. Bunun karşılığında yüksek imar izinlerini daha rahat veriyor” diyor. Buna finansman kaynaklarına rahat ulaşmayı da eklemek gerekiyor. Tahmin edileceği üzere yüksek bina yapmak maliyetli bir iş. 140 metre üzeri bir ofis binasının metrekaresinin ortalama 1000 dolara bütçelenmesi gerekiyor. Bu rakam, daha kısa bir binanın metrekaresine göre ortalama yüzde 30 daha fazla. Çünkü yüksek binalarda güvenlik, yangın, taşıma sistemleri gibi maliyeti artıran faktörler var. Bir de gökdelenlerde binayı destekleyen çekirdek daha yükseğe çıkıldıkça büyüyor. Bu da alan kaybına yol açıyor. Bu kaybı gidermek için de müteahhit daha geniş katlar yapmak zorunda kalıyor ki bu da maliyetleri artırıyor. Finansman kaynaklarına uygun imkanlarla ulaşmak müteahhitlerin bu bakımdan elini rahatlatıyor, özellikle kent merkezlerindeki ofis binalarında katlar yükseldikçe satış fiyatı yüzde 20’lere varan oranda artıyor. Fakat gökdelen trendi sadece kent merkezi ve ofis binalarında görülmüyor. Kent dışında kalan konutlar da bu trende ayak uydurmuş durumda. “Genelde belediyeler de konutlarda yüksekliğini sınırlamıyor. Çünkü vergiler üzerinden gelir yaratmak istiyorlar” diyor Cin. Yüksek bina geliştiricilerden ön plana çıkan ya da tamamen kendisini bu tip bina yapmaya adayan yok. Yani yüksek bina uzmanlığı diye bir yetkinlik yok. Projeye bağlı olarak inşaata girişiyorlar. “Ama Ataşehir gibi yüksek bina izni verilen yerlerde çalışmış müteahhitler daha deneyimli” diyor. Şu ana kadar yüksek bina yapanlardan önce çıkanlar Varyap ve Ağaoğlu. Yakın gelecekte de bu trend devam edecek zira arsa fiyatları hala yüksek ve düşmüyor. Dolayısıyla müteahhitler kar elde etmek için daha fazla baskı altındalar ve daha fazla alan yaratmaları gerekiyor. Hem de İstanbul coğrafi alan açısından çok dar bir şehir olduğundan, şehir plancıları da dikey yükselmeyi yürüyüş alanı, park, yol yaratma açısından avantajlı görüyor. Mevcut alanlara ilaveten gökdelen inşaatının ileride yoğunlaşabileceği yeni alanlar ise Çin’e göre üçüncü havalimanın yanında yer alan ticari alan yapım projesi Airport City (Burada bir ticari alan ayrılmış durumda fakat konsepti henüz belli değil) ile TEM aksı.
Forbes