Faizde 8’inci indirim yapılacak mı?

para-politikasi-kurulu

Ekonomistler, yarın gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz koridorunun üst bandı ve zorunlu karşılık oranlarında indirim bekliyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayından bu yana gerçekleştirdiği 7 Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, marjinal fonlama oranını (faiz koridorunun üst bandını) 250 baz puan indirerek yüzde 10,75’ten 8,25’e çekti.

Merkez Bankasının faiz koridorunun üst bandını yüzde 8,25’ten yüzde 8,0’e düşüreceğini öngören ekonomistler, zorunlu karşılıklarda da indirim yapılabileceği beklentisi taşıyor. Kurul, geçen ayki faiz toplantısında, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 7,5 düzeyinde sabit tutarken, marjinal fonlama oranını yüzde 8,50’den yüzde 8,25’e indirmişti.

Turkey Macro View (TMV) Consulting Yönetici Direktörü İnanç Sözer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel risk iştahındaki zayıflık, jeopolitik gelişmeler ve büyümeye dair artan aşağı yönlü riskler nedeniyle piyasa beklentilerine paralel olarak TCMB’nin gecelik borç verme faizini 25 baz puan daha indireceğini tahmin ettiğini söyledi.

Sözer, kredilerdeki zayıf seyir ve mevduat getirilerindeki stabilizasyon nedeniyle Merkez Bankasının olası faiz indiriminin büyümede ihtiyaç duyulan desteği vermeyebileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bunun yerine faiz dışı araçlar aracılığıyla yapılacak agresif teşvik tedbirlerinin daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, dolar/TL, psikolojik ve teknik açıdan önemli olarak değerlendirilen 3,10 seviyesinin üzerinde kaldığı müddetçe TCMB de faiz indirimine ara vermeyi tercih edebilir. TCMB’nin kararı kadar, TL’nin son dönemdeki değer kaybını nasıl değerlendireceği de finansal piyasalar açısından kritik olacak.”

– “Orta vadede faiz hadleri aşağı yönünü koruyacak”
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz da serbest piyasa ekonomisini benimsemiş ülkelerde yürütülen politikaların “çift yönlü” uygulanmasına dikkat edildiğini, karar vericilerin elinde otorite yetkisi bulunmasına karşın serbest piyasada ekonomi paydaşlarının fiyatları etkileme gücüne sahip olduğunu söyledi.

Türkiye’de de faizlerin Mayıs 2014’ten bu yana aşağı yönde hareket ettiğini hatırlatan Yılmaz, şu görüşleri dile getirdi:

“Fed’in geçtiğimiz aralık ayında faiz artırmasının ardından bu yıl artık TCMB’nin sadeleşme sürecine girmesi öncesinde koridor esnekliği piyasaya ‘çift yönlü’ mesaj vermekteydi. Ancak sadeleşme ile birlikte piyasada ‘tek yönlü’ algı ortaya çıktı. Bunun sonucu olarak dolar/TL’de son dönemde 3,11 seviyesine doğru hızlı değer kayıpları gözlemledik. Sadeleşmenin ilan edildiği 2015 Ağustos’u sonrasında ‘çift yönlü’ algı Türk lirasının istikrarlı seyretmesini sağlamıştı. Şimdi Türkiye’de ekonomi yönetiminin ‘çift yönlü’ algı oluşturmaya başladığını gözlemliyoruz. Piyasanın tereddüde düşmesiyle dolar/TL kotasyonları hızlı bir hareketle 3,07 seviyesine doğru çekilmekte.

Orta vadede Türkiye’de faiz hadlerinin aşağı yönünü korumasını beklemekle birlikte ekonomi yönetiminin piyasayı ‘çift yönlü’ tereddütte bırakarak ülkedeki makroekonomik dengeleri ve istikrarı gözeteceğini düşünüyoruz. Yarınki PPK’da da TCMB’nin bahsettiğimiz yönde bir karar almasını ve bunu metne dökmesini bekleriz. Sadeleşmenin son aşamasına başarıyla ulaştığımızı düşünüyoruz ve artık dikkatlerimizi Merkez Bankası faizinden çekerek büyümeye ve verimliliği artırmaya odaklanmamız gerektiği görüşündeyiz.”

– “TCMB’nin faiz değişikliğine gitmesini beklemiyorum”
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise TCMB’nin herhangi bir faiz değişikliğine gitmesini beklemediğini ifade ederek, “Kredi notu indiriminin ardından TL, diğer gelişmekte olan para birimleri ortalamasına kıyasla yüzde 4’ten daha yüksek oranda olumsuz performans gösterdi ve Irak’ta son yaşananlar, TL üzerinde ek risk oluşturma potansiyeli taşıyor.” dedi.

Kanlı, kredi piyasasını canlandırmak için makroihtiyatı tedbirlerin gevşetilmeye devam edeceğini ve bu çerçevede zorunlu karşılıklarda bir miktar daha indirime gidebileceğini belirterek, beklentilerinin gerçekleşmesi halinde TL üzerinde kısa vadede olumlu bir etki olabileceğini söyledi.

Kanlı, “Uzun vadeli faizler ve bankalar başta olmak üzere hisse senetleri de bu durumdan olumlu yönde etkilenebilir. Daha uzun vadede ise Türkiye’nin, cari açığından ve kendine özgü risklerinden ötürü pozitif reel faiz vermek zorunda olan bir ülke olduğunu göz önünde bulundurmamız gerek. Bu çerçevede TCMB’nin politika faizini yüzde 7,5 seviyesinde belirlemesi halinde TL, risk iştahındaki ani azalmalara karşı en kırılgan para birimlerinden biri olabilir.” şeklinde konuştu.

– “Merkez Bankasının döviz satım ihalelerine yeniden başlaması mümkün”
İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin, Merkez Bankasının, piyasada artan oynaklıklara rağmen bu toplantıyı pas geçmeme eğiliminde olabileceğini, 25 baz puan ile faiz koridorunun üst bandında indirime devam edebileceğini, ancak kur üzerindeki stresi azaltmak için indirimin şu aşamada sona geldiği yönündeki bir sinyal ile kararın etkisinin dengelenmeye çalışılabileceğini ifade etti.

Sezgin, sadeleşmenin bir diğer önemli basamağı olan tek faize geçişin de faiz indirimi kadar önem taşıdığına işaret ederek, bankacılık sistemine halihazırda gecelik faizden ve bir haftalık repo faizinden sağlanan fonlamanın tamamının sadeleşme sonrasında tek bir kanaldan sağlanmasının hedeflendiğini kaydetti. Sezgin, bu doğrultuda Merkez Bankasının likidite yönetimine ilişkin bu değişikliğe dair de açıklama yapmasının söz konusu olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

“Sadeleşmenin tamamlanma aşamasının ve yeni likidite yönetiminin iletişimini yapmak açısından Merkez Bankası Başkanı’na iyi bir fırsat sunabilecek olan 27 Ekim’deki Enflasyon Raporu öncesindeki son PPK toplantısında da yeni stratejinin ön sinyalleri görülebilir. Ayrıca, likidite koşullarının sıkı olduğu bankacılık sisteminde, Merkez Bankasının faiz indiriminin bankalar tarafından mevduat ve kredi fiyatlamalarına yansıtılması arzu edildiği kadar güçlü olamamaktadır. Bu kapsamda, Merkez Bankası şimdiye kadar yaptığı gibi zorunlu karşılık indirimi ile bu sürece destek verebilecektir. Faiz indirimlerinin kur üzerindeki olumsuz yansımalarını frenlemek için Merkez Bankasının döviz satım ihalelerine yeniden başlaması da mümkündür.”

– “PPK üyeleri kafalarında faiz indirim kararı ile toplantıya gidecek”
AA Finans Analisti Haluk Bürümcekçi de TCMB’nin, para politikası, makroihtiyati politika ve likidite politikaların tümünde bir süredir gevşeme eğiliminde ve buna devam etme niyetinde olduğunun sinyallerini verdiğini ifade etti.

Sadeleşme olarak başlangıçta lanse edilen sürecin, şimdi ise “büyüme üzerindeki aşağı yönlü riskler ve kredi hacmindeki artışın çok yavaşlaması” gerekçe gösterilerek devam ettirilmek istendiğini belirten Bürümcekçi, “Dolayısıyla yarınki toplantıda da PPK üyeleri kafalarında faiz indirim kararı ile gideceklerdir. Ancak buna piyasa koşullarının izin verip vermeyeceği söz konusu güne hangi dolar/TL seviyesinde başlayacağımıza bağlı olacaktır. Bugün itibarıyla bulunulan seviyenin büyük bir engel oluşturacağını zannetmiyorum.” diye konuştu.

Bürümcekçi, üst bant indirimlerinin kredi faizlerini bir miktar aşağı çekerek en azından kredi hacmindeki yavaşlamanın daha da derinleşmesini engellediğine dikkati çekti. Zorunlu karşılık ve likidite gevşemesi ile de bankaların elinin güçlendirilerek daha fazla krediyi daha iyi şartlarla sunmalarına ortam yaratılmaya çalışıldığını ifade eden Bürümcekçi, bu önlemlerin üçüncü çeyrekteki sert büyüme yavaşlamasının son çeyrekte devam etmesini engellemeye yönelik olduğunu vurguladı.

– AA Finans Beklenti Anketi
AA Finans’ın, 18 ekonomistin katılımıyla sonuçlandırdığı Beklenti Anketi’ne göre, ekonomistlerin çoğu marjinal fonlama oranında (faiz koridorunun üst bandı) indirim öngörüyor. 16 ekonomistin tamamı marjinal fonlama oranındaki indirimin 25 baz puan olması tahmininde bulunurken, 2 ekonomist ise değişiklik öngörmüyor.

Bu arada, ekonomistlerin tamamı, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (politika faizi) ve borçlanma faiz oranında (faiz koridorunun alt bandı) değişiklik olmayacağını tahmin ediyor.

AA