Evin en büyük odası çocuk odası olmalı!

dü eğitim fakültesi

DÜ Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuğa verilmesi gereken iki temel eğitimin sorumluluk ve öz güven olduğunu, bunların kazandırılmasında ailelere büyük işler düştüğünü söyledi.

Sorumluluk kazandırılmayan çocukların bağımsız iş yapma becerisini kaybettiğini anlatan Deniz, öz güven eksikliğinin de başarıyı etkilediğini ve ileriki yaşlarda bireyleri mutsuz ettiğini dile getirdi.

Deniz, evlerin çocuğa göre düzenlemesinin önemine değinerek, şöyle devam etti:

“Günümüzde özellikle apartman hayatını dikkate aldığımızda maalesef çocukların oyun alanı yok. Kendilerini ifade edebilecekleri alanlar mevcut değil. Yaramazlık yapmak, hareketli olmak çocuğun doğasında var. Biz evin en küçük odasını çocuk odası yapıyoruz. Türk kültüründe en büyük oda müze gibi olan ve girişi yasaklanmış misafir odasıdır. Dolayısıyla çocuk kendini ifade edemiyor. Oyun alanı yok, sürekli yapmaması gerekeni söylüyoruz. Koşma, dokunma, hoplama, oynama… Peki bu çocuk ne yapacak? Temel kurallardan biri de çocuğa yapmaması gerekenleri değil yapması gerekenleri söylemeliyiz. Olumlu cümleler kurmamız gerekir. Toplumsal ve bireysel olarak gelişim açısından salonlarımız çocuk odası olmalıdır. Çocuk oyun oynayacak, kendisini ifade edecek, rahat hareket edebilecek, sokakta yapamadıklarını evde yapacak ki gelişimi sağlıklı gerçekleşsin.”

“Çocuk başarısızlıkla yüzleşsin”

Baskı uygulanan çocukların stres yaşadığına işaret eden Deniz, “Gelişimi için çocukların başarısızlığı da tatmasına izin vermeliyiz. Bırakalım zayıf alsın, dersi geçemesin bu durum iyi yönetilirse ileriki yaşamına katkı sağlayacaktır. Çocuğun başarısız olma hakkı da var” ifadesini kullandı.

Deniz, okulların açılmasının ardından ailelerin sıklıkla çocuklarının evde uyumsuz hareketlerinden şikayetçi olarak psikolojik danışmanlık almak istediklerini aktararak, şunları kaydetti:

“Çocuğa genel olarak ‘istekli’ olmayı aşılamak gerekir. Bizler genellikle hırslı olmayı aşılamaya çalışıyoruz. Sürekli kıyaslama yaparak öz güveni ister istemez yok ediyoruz. Bunu yaparken çocuğa baştan yetersiz olduğunu vurguluyoruz. Veliler kendi yarışlarına çocukları alet etmesinler. Hatta hiç müdahale etmesinler. Çocuğun doğal evresini yaşamasına izin versinler. Okuldaki kurallardan dolayı yaramazlık yapamayan çocuk, bu hakkını evde kullanıyor olabilir. O yüzden ona evde geniş yaşam alanları tanıyın. Çocuk bakmak bir sanattır. Anne ve baba olabilmek de en büyük sanatçılıktır.”

AA

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*