Deprem kuşağındaki İzmir’de yapılarla ilgili doğru bilinen yanlışları açıklayan Doç. Dr. Salih Yılmaz, “Sahile yakın ya da manzarası güzel diye ev almayın. Yeni bir yer alırken önce depreme dayanıklılığına bakın” dedi.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Salih Yılmaz, deprem kuşağında yer alan İzmir’deki yapılar hakkında konuştu. Ev alırken dikkat edilecek hususlara değinen Doç. Dr. Salih Yılmaz, yaşanan depremler sonrasında özel mülkiyetlerde duyarlılığın arttığını ancak sonrasında sorunun ötelendiğini söyledi. Yılmaz, “Ciddi can kayıpları çok katlı binalarda oluyor. 100 metrekarelik bir dairenin güçlendirme maliyeti ortalama 10-12 bin TL’yi geçmez. Bu can güvenliği için harcanabilir bir para. İnsanlar araba alırken güvenlik için ABS ve hava yastığı arıyor ama depremi uzak tehdit görüyor” diye konuştu.
‘Sahile ve manzaraya bakmayın’
“Deprem belki 30 sene sonra, belki de yarın olacak” diyen Doç. Dr. Yılmaz, büyük acılar yaşamadan binaların depreme dayanıklılık testinin yaptırılmasının, dayanıksız yapıların da güçlendirilmesinin gerekliliğini vurguladı. Yılmaz, yapılar hakkındaki doğru bilinen yanlışları da açıkladı. “Yeni bir yer alırken depreme dayanıklılığına bakılmalıdır. Sahile yakın, ya da manzarası güzel diye mülk edinmeyin. Uzman görüşü alarak bilimsel temellere göre davranın. Demirini fazla fazla koydurdum mantığı da, bütün binalar göçse benim ki göçmez mantığı da yanlış. Fazla demir de binanın göçmesine neden olur. Her bina hasar görür. Depremde hasar görmeyen bina tasarlamak mümkün değil. Çok katlı bina da yıkılabilir, bir iki katlı yapı da yıkılabilir. Önemli olan göçmeye neden olan hasarları önlemektir” dedi.
“2000 öncesi binalarda risk”
“Güvenli semtler-güvensiz semtler” ayrımının yanlış olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, “Çünkü binalar göçüyor, semtler göçmüyor. Ama sahil bandındaki dolgu zemin üzerindeki yapılar, 2000 yılından önceki eski binalar, ekstra riskler taşıyor. Bu risklerden uzak durulmalı. Bir de ‘radye temelli binaysa iyidir’ yaklaşımı var. Oysa radye temelliyse, yapının zemini kötüdür… “Kaya zeminse iyidir” yaklaşımı da yanlış. Zemininiz kayalık olabilir ama beton dayanımı kötüyse, teknik bilgiden uzak yapıldıysa, bina yine çöker” açıklamasını yaptı.
“Müteahhit kadar mühendis de sorumlu”
Türkiye’de büyük depremler sonrasında ön plana suçlu olarak müteahhitlerin çıktığını, ancak perde arkasında çalışan mühendislerin de suçta sorumluluk sahibi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yılmaz, “Müteahhitin teknik bilgisi olmaz. Binalarda çalışan, denetimini yapan, projesini hazırlayan mühendisler var. Onların sorumluluğu da büyük. Müteahhit işin finans kısmını sağlar. Herkesin müteahhit olduğu bir ülkede yaşıyoruz” diye konuştu.
Yeni Asır