Eşin rızası olmadan aile konutu satılabilir mi?

Eşin rızası olmadan aile konutu satılabilir mi

Aile konutu, evlilik birliği içinde, eş ve çocukların ikamet etmek amacıyla oturdukları ev olarak tanımlanıyor. Peki Eşin rızası olmadan aile konutu satılabilir mi? diyorsanız işte yanıtı…

Eşin rızası olmadan aile konutu satılabilir mi?
Eşlerin süreklilik gösterecek şekilde çocuklarıyla birlikte oturdukları konut aile konutu oluyor. Eşlerin maliki olduğu veya kira yoluyla edindikleri konutlar da aile konutu olabiliyor.

Aile konutu şerhinin etkisi evlilik birliğinin devamı süresiyle sınırlı oluyor. Eğer boşanma davası sırasında bu şerh hakim tarafından kararlaştırılmış ise boşanmaya karar verilmesi durumunda, kararda boşanmanın kesinleşmesiyle birlikte aile konutu şerhinin de kaldırılması konusunda karar verilmesi gerekiyor. Peki Eşin rızası olmadan aile konutu satılabilir mi? diyorsanız işte yanıtı…

Aile konutunun satışında eşin rızasının olması gerektiği, eşin rızası alınmamışsa satış işleminin iptal edileceği konusunda Yargıtay karar almıştı (HGKK. E-2006/2-591, K.2006/624).

Eşin rızası alınmadan yapılan işlemler, hukuken geçersiz sayılıyor ve yargı tarafından iptal ediliyor.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/2-591
K. 2006/624
T. 4.10.2006

DAVA : Taraflar arasındaki “tapu iptal-tescil ve aile konutu şerhi verilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Sivas Aile Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 28.10.2004 gün ve 609-1142 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 03.05.2005 gün ve 2547-7234 sayılı ilamı ile,

(…4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, yeni Kanunda 194, 240, 254, 279 ve 652. maddelerde “aile konutu” adı altında yeni bir hukuki kavram getirmiştir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi “eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez; aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandıramayacağını” hükme bağlamıştır. Bu düzenleme ile Tapu Sicilinde konutun maliki olarak gözüken eşin, hukuki işlem özgürlüğü diğer eşin katılımına onamına bağlanmıştır.

Amaç, aile konutunun ve bu konutla ilgili kanuni hakları koruma altına almaktır. Bu koruma, evlilik birliği devam ettiğine göre 4721 sayılı Kanunun yürürlüğe girişi 01.01.2002’den önceki edinilmiş aile konutları için de geçerlidir. Toplanan delillerden dava konusu taşınmazın eşler tarafından kendilerine aile konutu olarak özgülendikleri tartışmasızdır. Davalılar Harun ve Hadi’nin taşınmazı satın alırken bu yerin aile konutu olduğunu ve davacının da satışa rızasının bulunmadığını bildikleri sabittir. Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koşulları da gerçekleşmemiştir. Bu açıklamalar karşısında davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi uygun görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, tapu iptal-tescil ve aile konutu şerhi verilmesi istemine ilişkindir.

Davacı; üzerinde aile konutu şerhi bulunmayan dava konusu meskenin, tapuda kayden malik olan eşi Yüksel B. tarafından, kendisinin rızası alınmadan davalılara satıldığını, dava konusu meskenin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194. maddesinde ifadesini bulan aile konutu olduğunu ileri sürerek; davalılar üzerinde bulunan tapu kaydının iptali ile eşi Yüksel B. adına tesciline ve tapu kütüğüne taşınmazın aile konutu olduğuna ilişkin şerh konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun satıştan altı ay sonra yürürlüğe girdiğini, bu itibarla geçmişe etkili olamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir.

Mahkemece, “davanın kabulüne” dair verilen ilk karar; Özel Daire’ce “husumetin malik eşe de yöneltilmesi gereğine” işaretle bozulmuş; Yerel Mahkeme bozma kararına uyarak, “davalıların tapu kaydına güvenle, aile konutu olduğunu bilmeden taşınmazı satın aldıkları ve meskenin davacı eşin rızası hilafına satıldığını bilmediklerinin anlaşıldığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiştir.

Ölümden sonra aile konutu şerhi kalkar mı?

Özge ÖZDEMİR/Emlaktagundem.com