Cuma günü açıklanan yılın ilk çeyrek GSYH verileri beklenenden daha iyi geldi ve yüzde 4.8 büyüdük. Yalnız bu büyüme tamamen iç tüketimle gerçekleşti, yatırımların herhangi bir katkısı olmadı, hatta negatif etkisi oldu. Çünkü yılın ilk çeyreğinde özel sektör makine ve teçhizat yatırımı yüzde 4.7 azaldı. Geçen yıldan gelen artışı sürdüremedik.
-Sadece yerliler değil, yabancılar da doğrudan yatırımlarını azalttılar. Hem de çok büyük oranda. Cuma günü açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, yılın ilk dört ayında yabancıların doğrudan yatırımlarında yüzde 45 azalma meydana geldi. Geçen yılın aynı döneminde 4.9 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar bu yıl 2.7 milyar dolara indi.
-Üstelik bu yatırımların içinde gayrimenkul yatırımları artmasına karşılık. 1 milyar dolar olan emlak yatırımları bu yıl 1.4 milyar dolara çıktı. Emlak yatırımlarındaki artış yüzde 36 ve yıldan yıla gayet iyi bir sıçrama gösterdi. Ancak orada da belirgin bir hız kesme söz konusu. Mayıs ve haziran ayı ödemeler dengesinde veya konut satış istatistiklerinde durumu daha net göreceğiz.
-Emlak yatırımları hariç tutulduğunda yabancı doğrudan yatırımlar daha negatif eğilim izliyor. Emlak hariç net doğrudan yabancı sermaye yatırımları geçen yıl 3.9 milyar dolarken bu yılın ilk dört ayında 1.3 milyar dolara indi. Azalma 2.5 milyar dolar veya yüzde 66 düzeyinde.
-2.5 milyar dolarlık azalma eğilimi sürerse yılda 10 milyar dolara doğru gider. Bu da 17 milyar dolarlık doğrudan yatırım tutarını 7 milyar dolara indirir, üzerine gayrimenkul eklendiğinde 10-11 miyar dolarlık toplam yabancı sermaye yatırımına ulaşılır ki, 2004 sonrasının en düşük rakamını oluşturur.
-Doğrudan sermayenin eksilmesine karşılık yurda giren portföy yatırımlarının tutarı arttı. Buradaki artışta 6.2 milyar dolar veya yüzde 1.400 düzeyinde. Gelen bu para günlük ihtiyacı karşıladığından dolayı doğrudan yatırım azalmasının etkisini veya kısa vadeli etkisini hissetmiyoruz.
-Ancak biliyoruz ki, uzun vadede üretim kapasitesinin ve ihracatın artmamasının olumsuz etkilerini görmek kaçınılmazdır. Üstelik doğrudan yatırım ülkenin kaderini paylaşmaktır, geleceğine ortak olmaktır, o ekonomiye inanmaktır. Bu yönüyle de doğrudan yatırımların azalması bir hayli sıkıntı vericidir. Buna yerli girişimcilerin kısmen katılmasını ise geleceğe duyulan güvensizliğe, belirsizliklerin artmasına ve yeni bir hikâyenin yazılamamasına yoruyoruz.
KÜRESEL BİR TAHVİL DEPREMİ ALTINI PARLATIR
Küresel piyasaların havası karışıyor. FED’in faiz artırım işinin suya düşmesiyle yakalanan küresel risk alma iştahındaki artışı kaybediyoruz. Korkunun nedeni çarşamba günü açıklanacak FED faiz kararı değil. 23 Haziran’daki İngiltere’nin AB’den çıkıp çıkmayacağının oylanması. Tarih yaklaştıkça stres artıyor. Açıklanan kamuoyu yoklamaları da AB’den çıkışı isteyenlerin arttığını gösteriyor. İngiltere’nin çıkışı sadece kendi ekonomisi ve para birimi için değil, AB ve Euro için de yıkımın başlangıcı olabilir. Ama referandum sonucu kalmaktan yana çıkarsa da piyasalar küçük bir bayram havası yaşayabilir.
-Gündeme getirilen diğer bir korku küresel büyümenin düşecek olması. Yapılan son tahminler yüzde 2.6 düzeyinde bir küresel büyümeyi gösteriyor. Dünyanın en büyük spekülatörü George Soros da piyasalardaki gidişten endişe duymuş ve altına yatırım yapıyormuş. Yılın ilk çeyreğinde altına yatırım yaptığını zaten resmi kurumlar açıklamıştı. Çin ekonomisinin krize gireceği, AB’nin dağılacağı gibi tahminlerini de biliyoruz. Bunlar yeni değil. Olsa olsa piyasaları yönlendirme çabaları diye değerlendiriyoruz.
-Yeni olan gelişme ise Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) özel sektör tahvillerini satın almaya başlaması. Bunun da etkisiyle dünyada tahvil faizleri tarihi dip düzeylerine geriledi. Almanya 10 yıllıkları yüzde 0.010’a kadar indi ve negatife dönmesi bekleniyor. Dünyada negatif faiz veren tahvil tutarı 10.5 milyar doları buldu. Nakit saklama eğilimi artıyor. Tahvil uzmanı Bill Gross’a göre “500 yılın en düşük seviyesine inen küresel devlet tahvil faizlerinin etkileri yıkıcı olacak”. Faizlerin geri dönüşündeki zararlar çok büyük olabilir.
-Faiz düşüşleri ve negatif faizler derinleştikçe, dünya kâğıt paralarına karşı alternatif para olarak altın prim yapıyor. Piyasa bozulmasından dolayı cuma günü doların değer kazanmasına karşılık altın değer kaybetmedi. Çünkü altında “sığınılacak liman” beklentisi var. Faizler geriledikçe, negatif faiz yaygınlaştıkça, küresel piyasaların temel direği niteliğindeki tahvil piyasalarında deprem olasılığı yükseldikçe, küresel finansal sisteme güven kayboldukça, altının yıldızı parlamaya aday gibi görünüyor.
Habertürk