Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı, sokağa çıkına yasağı sürdürülen merkez Sur İlçesi’nde hasar gören tarihi tescilli yapılara zarar verilmesinin uluslararası anlamda bir suç olduğunu, UNESCO’dan onaylanmamış hiç bir imar çalışması yapılamayacağını söyledi.
Sur İlçesi’nde kazılan hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması için sokağa çıkma yasağı devam ederken, çatışmalardan ilçedeki taııhı eserler de hasar gördü. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fuat Anlı, yaşanan çatışmalarda tahrip olan evler ve tarihi yapıların operasyon soması geleceğinin ne olacağın konusunda açıklamada bulundu. Anlı, ‘Kamulaştırma Yasası’ ve ‘Özerk Kamulaştırma Yasası’na göre hem belediye hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkili olduğunu anlatırken, şöyle dedi: “Nihayetinde bu kamulaştırmanın kimin tarafından yapıldığı kadar bu kamulaştırma işlemi sonrasında ne yapılacağı da önemlidir. Sur bölgesi için özel koruma imar planı çıkarıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanan bu koınma imar kararma göre, tarihi yapıya uygun ve zemin aıtı bir, yani surları geçmeyecek yapı yapılmak zorunda. Ve bunun da koruma kumlundan da izni alınması lazım. Bunu hiç kimse değiştiremez, bu Anayasa gibi son derece bağlayıcı bir kuraldır.”
‘UNESCO’dan onaylanmamış hiç bir imar çalışması yapılamaz’
Anlı, Diyarbakır surlarının artık UNESCO’nun uluslararası kültürel mirasının bir parçası gibi onaylanmış tescilli bir alan olduğunu bildirirken şöyle devam etti: “Burada yapılacak her işlem için hatta onun dışındaki surlara belli bir tampon bölge dediğimiz yani yaklaşık 500 metre gibi bir bant içerisindeki imar çalışmalarında UNESCO’nun da buna onay vermesi gerekiyor. Yani UNESCO’dan da onaylanmamış hiç bir imar çalışması yapılamaz. Şimdi daha önce 2 mahalle için büyükşehir ve Sur belediyesinin TOKİ ile yaptığı projeler belli bir ölçüde durduruldu, 2 yıldan beri o pıotokoİlerdeki hiç bir şey yapılmadı, şart yerine gelmedi. Ne TOKİ konut üretiyor, her hangi şekilde konut üretme durumundadır, ne de belediyelerimiz yuıtdaşımızı mağdur edecek bir işleme izin vermiyor. Tabi burada Hz. Süleyman Cami bölgesindeki düzenlene sadece yeşil alan olarak düzenlenecek. Diğer bölgede de vıkalan yapıların yerine konuna imar planına uygun yeni yapılaşma olabilecek.” Anlı, Diyarbakır’ın kimliğine, demografik yapısına, tarihsel dokusuna uymayan ve orada yaşayanların hak ve menfaatlerini gözetmeyen hiç bir proje içerisinde olmayacaklarını belirterek şöyle konuştu: “İçinde olmayacağımız gibi buna her türlü yasal, mevzuatsal ve demokratik yöntemlerle de karşı çıkarız, engel olmaya çalışırız. Bilinci önceliğimiz; orada yaşayan insanlarımızın tekrar orada yaşabilecekleri bir ortamın ve koşulun sağlanmasıdır. Tabii ki UNESCO’nun koınma altına aldığı bir yerde çatışma olması, oradaki tarihi tescilli yapılara zarar veriliyor olması bizi etkilediği kadar UNESCO’nun da gündeminde olan bir konudur. Orada tarihi tescilli yapılara zarar verilmesi uluslararası anlamda bir suçtur. Bu açıdan biz UNESCO’ya başvununuzu yaptık. Kültür Bakanlığı’na başvurumuzu yaptık. Bunu da dairde mutlaka raporlar hazırlanır, bizzat UNESCO uzmanları tarafından gelip yelinde denetlenecek Yani biz için önemli olan önce insan hayatıdır. İnsan hayatının yitirilmesine sessiz kalamayız, bir o kadarda tarihi tescilli yapıların Diyarbakır’ın kimliği, bu coğrafyanın kimliği olan ve bütün insanlığa ait olan bu yapılarında korunması lazım. Sur’da, 500’e yakın tescilli yapı var, bunun 100’ünün kamulaştırılması için Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmamızı başlattık, kararlarımızı aldık. Şu anda teknik detaylar hızlı bir şekilde sürdürülüyor. Eğer her şey yolunda gitseydi 2016, ‘Sur yılı’ olacaktı. Büyükşehir Belediyesinden ciddi bir rakamı Sur bölgesinin turizm, kalkınma ve Sur’daki tarihi tescilli yapıların kamulaştırıp restorasyonu için ayırmıştık. Bu çalışmamızı ne olursa olsun sürdürmekte kararlıyız.”
Mücadele Gazetesi