İstanbul’da 26 Eylül 2019 tarihinde Silivri merkezli 5.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Binalarda hasara neden olan deprem sonrasında bazı vatandaşlar geceyi parklarda geçirdi. Peki herkesin korkuyla beklediği olası büyük İstanbul depremi hakkında deprem profesörleri ne diyor?
26 Eylül 2019 tarihinde Türkiye saati ile 13:59:24’de Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem sonrasında deprem profesörleri birbiri ardına açıklamalar yaptı. Bazı profesörler “Büyük İstanbul depremi diye bir şey yok” derken, bazıları ise İstanbul’da büyük bir deprem beklediklerini ve önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi.
İstanbulluları korkutan deprem sonrasında riskli yapı ihbarlarında ciddi oranda artış yaşandı. Vatandaşlar ve resmi kurumlar tarafından İstanbul Valiliği’ne 5 bin 253 riskli bina ihbarı yapıldı. İhbarların 4 bin 972’si vatandaşlardan, 221’i okullardan, 12’si hastanelerden, 48’i ise diğer kamu kurumlarından geldi.
İnşaat patronları, uzmanlar ve devlet yetkilileri kentsel dönüşümün hızlanması gerektiğini belirtirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da 5.8’lik deprem sonrasında riskli binalarda denetimleri artırdı.
Korkutan 5.8’lik depremin ardından İstanbullular deprem profesörlerinin neler söylediğine dikkat kesildi. Biz de Emlakkulisi.com okurları için hangi deprem profesörünün İstanbul depremi için neler söylediğini derledik.
İşte Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Doç. Dr. Bülent Özmen, Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Hakan Kutoğlu’nun İstanbul depremi hakkında görüşleri ve değerlendirmeleri;
Celal Şengör İstanbul depremi için ne diyor?
Marmara Fayı üzerine üniversitede uzun yıllardır araştırmalar yürüten Prof. Dr. A.M. Celal Şengör İstanbul depremi ile ilgili ne düşünüyor?
Celal Şengör’den İstanbulluları korkutacak bir açıklama geldi. Şengör, İstanbul’daki fay hatlarıyla ilgili tehlikeli bir durumun söz konusu olduğunu belirtti.
Haritada geçmiş yıllara ait depremleri yorumlan Şengör, “Haritadaki kırmızılar deprem merkez üslerini gösteriyor. Son 10-15 yılda olan depremler. Fakat şurada çok dikkat edilecek bir şey var. Silivri ile Küçükçekmece arasındaki alanda mikrodeprem bile yok. Çok az var. Bu fayın kilitlendiğini gösteriyor. Deprem olmaması demek mutlaka kilitlendiği anlamına gelmez. Fakat deniz altında yapılan çalışmalar gösterdi ki; hareket etmiyor bu fay. Bu çok tehlikeli” diye konuştu.
Şengör: Büyük İstanbul depremi maksimum 7,6 büyüklüğünde olacak
Depremi önceden bilmenin mümkün olmadığının altını çizen Şengör, depremlerin büyüklüklerinin verilerle tahmin edilebileceğini ifade ederek, “Büyük İstanbul depremi maksimum 7,6 büyüklüğünde olacak. Büyüklüğünü tahmin edebiliyoruz ama sınır vererek” dedi.
Şengör: Deprem geldiği zaman hiçbirimizi affetmeyecek
Şengör, İstanbul’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından tartışmaya açılan toplanma alanlarına ilişkin verilen rakamların gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Şengör, “Deprem geldiği zaman hiçbirimizi affetmeyecek. Verilen toplanma alanı sayıları gerçekçi değil. Gerçekçi olsa bile, insanlar oralara nasıl varacaklar?
Depremden sonra en büyük tehlike yangındır. İstanbul’un yıkılmış daracık sokaklarına itfaiye nasıl girecek? İtfaiyenin kendisi yıkılırsa ne olacak?
Acaba havadan yangın söndürme imkanları düşünülüp planlandı mı? Şehirde havadan söndürme ile ormanda havadan söndürme çok farklıdır. Gerekli uçan vasıtalar temin edilmiş, uçucu personele gerekli eğitim verilmiş midir?” ifadelerini kullandı.
Şener Üşümezsoy İstanbul depremi için ne diyor?
İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği’nden emekli olan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy İstanbul depremi için neler söyledi?
Üşümezsoy, diğer deprem uzmanları gibi korkutan açıklamalarda bulunmadı. Vatandaşın yüreğine su serpen Üşümezsoy, Marmara için çizilen en kötü senaryonun 1999 depremi olduğunu ve İstanbul için yapılan 7’nin üzerindeki tahminlere de katılmadığını belirtti.
Üşümezsoy: Yakın zamanda Marmara’da beklenen büyük deprem yok
Marmara’da yakın zamanda depremin olmadığını belirten Üşümezsoy, “Ben 1999 depreminden sonra da söylemiştim, şimdi de söylüyorum. Yüz yılın beklenen depremi 1999 büyük Marmara depremiydi. Yakın zamanda Marmara’da beklenen büyük deprem yok” dedi.
Üşümezsoy, kendisine “Hocam İstanbul’u terk edelim mi” diye sorulduğunu ifade ederek, “Onları ‘Fay stresini boşalttı’ diye yanıtlıyorum” dedi.
Üşümezsoy: Büyük deprem riski yok
“Marmara boydan boya kırılacak” söylemlerini yanlış bulan Üşümezsoy şu ifadeleri kullandı; “Silivri çukurundaki stres İstanbul’daki depremin sebebiydi. Bizler büyük kırılmayı Kumburgaz çukurunda bekliyoruz. Burası 40 kilometre uzunluğunda ve 10 kilometre derinliğinde olduğu için en çok 6.5’lik deprem yapar. Yani 7 ya da 7.5’lik deprem yapmaz. Büyük deprem riski yok”
Şükrü Ersoy İstanbul depremi için ne diyor?
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, İstanbul depremi hakkında ne düşünüyor?
Ersoy, Türkiye’de her yıl 24 bin depremin olduğunu söyledi. Ersoy, “Her ay 2 bin tane deprem var. 4’ten büyük olanlar ise 130 civarında. Bunun üstüne de çıkabiliyor. Bu istatistik içerisinde bir sürü falcı var Türkiye’de. Bizi de sürekli taciz eden böyle karıncacılar, bulutçular, rüyasında görenler, akredite olmak için yapmayacakları şeyler yok. Bu kadar istatistik içerisinde siz depremi önceden bilebilir misiniz? Bilirsiniz. Atın bir tane. Ay içerisinde zaten bir sürü deprem var. Bir tanesine mutlaka denk gelirsiniz. Dolayısıyla bu tür şeylere pek tevessül etmemek gerekir” ifadelerini kullandı.
Ersoy: Gelecekte büyük bir deprem bekliyoruz
Ersoy, Marmara’da meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki depreme değinerek, “Bu depremin çok sığ derinliklerde olması nedeniyle Marmara çevresinde özellikle İstanbul’da çok hissedildi. Kritik olan şu ki; 4,6 büyüklüğündeki bu deprem Marmara Denizi içerisinden geçen deprem Kuzey Anadolu Fayı’nın üzerinde oldu. Kaygılarımız ondandı. Çünkü gelecekte büyük bir deprem bekliyoruz ve bu 7’den büyük olacak. Bu 4,6 büyüklüğündeki depremde bu beklediğimiz bölgede olduğu zaman endişelerimiz arttı tabii. Vatandaşlar da hissettikleri için korktular. Ama bu depremin öncü olduğunu söylemek spekülatif olur. Çünkü ana şokun yaşanmasından sonra bunların öncü olduğunu fark edebiliriz. Aksi takdirde bu depremleri sadece izleyeceğiz. Eğer bağımsız tek bir depremse zaten artçıları da birkaç gün içerisinde küçülerek devam edecek ve sönümlenecek. Bize verdiği mesaj şu; gelecek büyük depremler ayrı tartışılabilir ama Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu Fayı’nın çok aktif olduğu, canlı olduğu, dinamik olduğu gelecek depremlere de hazırlandığının hatta bir ayak sesi olduğunun mesajı bu. Bunu böyle almak gerekiyor” diye konuştu.
Ersoy: 10 yıl içerisinde Marmara Denizi’nde 7’den büyük bir depremi bekliyoruz
Marmara Denizi’nde 7’den büyük deprem beklendiğini ifade eden Ersoy, sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Bazen şöyle yanlış mesajlar oluyor; Bu 4,6 büyüklüğündeki deprem gelecek büyük bir depremin enerjisini aldı mı? Böyle bir şey doğru değil. Yani binlerce kat daha fazla enerjiye sahip olan 7’den büyük bir depremin ancak atıyorum 20-30 binde bir enerjisini almıştır ki bu enerjisi tükendi anlamı taşımaz. Dolayısıyla gelecekte 10 yıl içerisinde Marmara Denizi’nde 7’den büyük bir depremi bekliyoruz. Ulusal kurumlarımız AFAD, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bunların senaryolarını yapmış durumda. Ve bu depremle birlikte tsunami tehlikesi de var. Gelecekte ikisini beraber arz etmekte lüzum görüyorum. Bu deprem bugün de olabilir 10 yıl içinde olabilir”
Ersoy: Depremi dünyada hiç kimse bilemiyor
Ersoy, 10 yıl içerisinde büyük bir deprem olmasının kuvvetli muhtemel olduğunu söyledi. “Depremi dünyada hiç kimse bilemiyor” diyen Ersoy, şöyle devam etti; “Ama bizim yaptığımız şu; deprem karakterini iyi bildiğiniz zaman onların dönüşüm tekrarlanma aralıklarını bilebilirsiniz ve bir kestirim yapabilirsiniz. Böyle bir kestirimi Marmara Denizi için yaptığımızda 1999’da şöyle demiştik; 30 yıl içerisinde yüzde 65 olasılıkla 7’den büyük bir deprem Marmara içinde meydana gelebilir. Ve bu verilen sürenin 20 yılı geçti, geriye 10 yıl gibi bir süre kaldı. 10 yıl içerisinde böyle büyük bir depremin olması, yaşanması kuvvetli muhtemel. Bu depremi önceden bilmek değil. Bu istatistik hesaplarına göre depremin karakterini bilerek ortaya koyduğumuz bir tablodur”
Ersoy: Deniz altı heyelanları tsunamiye yol açabilir
Ersoy, Marmara bölgesinde tsunami olabileceğini belirterek, “Marmara Denizi’nde bir tsunami olabilir mi? Olabilir. Normal şartlar altında Kuzey Anadolu Fayı yanal hareket eden bir fay. Dolayısıyla yanal hareket eden bir fayda tsunami olmaz. Mutlaka deniz tabanında düşey bir hareket olması gerekir. Fakat şunu unutmamak gerekiyor; Marmara Denizi içerisinde 3 tane bin metreyi aşan çukur var. Bu çukurların yamaçlarında çamurlar var. Eğer deprem bu çamurları silkelerse büyük deniz altı heyelanları oluşabilir. Bunlarda tsunamiye yol açabilir. Çünkü tsunaminin tek kaynağı depremler değil aynı zamanda deniz altı heyelanlarıdır. Elbette Pasifik’teki gibi yüksek bir tsunami olmaz. Ama tsunaminin öldüreceği dalga yüksekliği 1 metre. 1 metrenin kıyılardan içeriye 100 metre girip geri çekilmesi demek kıyılardaki bütün araçların denize çekilmesi demektir. Bu bile çok ciddi zararlar verebilir. Kıyılardaki yapılara da çok ciddi zarar vereceğini biliyoruz” şeklinde konuştu
Bülent Özmen İstanbul depremi için ne diyor?
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, İstanbul depremi hakkında ne düşünüyor?
Doç. Dr. Bülent Özmen, Marmara Denizi’nde meydana gelen depremin uyarı olarak değerlendirimesi gerektiğini söyledi. Özmen, İstanbul ve Tekirdağ’da hissedilen depremin, Marmara Denizi’ndeki deprem tehlikesini ve diri fayların varlığını bir kez daha gösterdiğine belirtti. Özmen, Marmara Denizi’nde deprem üretme potansiyeli olan diri faylarla ilgili hem Türkiye’deki bilim insanları hem de dünyadaki bilim insanlarınca ciddi çalışmalar yapıldığının altını çizdi.
Özmen: 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma olasılığı çok yüksek
“Deprem ne zaman olacak?” gibi sorularla gündemin işgal edilmemesi gerektiğini belirten Özmen, “Bu deprem aslında bizim Kumburgaz segmenti diye isimlendirilen Silivri ve Marmara Ereğlisi’nden aşağı yukarı 15- 20 kilometre uzaklıkta olan doğu-batı yönünde uzanan Kuzey Anadolu fayzonunun hem dünyadaki hem Türkiye’deki en aktif aylardan biri olan uzantısında meydana geliyor. Burada en son 1766 yılında, yani bundan yaklaşık 250 yıl önce bir deprem meydana gelmiş. Tüm bilim insanları bu segmentte olası bir depremin yani yedinin üzerinde, 7.4- 7.5 büyüklüğe varacak bir depremin olma ihtimalin oldukça yüksek olduğunu zaten dile getiriyorlardı. Bu depremle de bize Marmara Denizi içindeki diri faylar, ‘Ben buradayım, uyarıyorum’ diyor. Yani artık deprem ne zaman olacak gibi sorularla gündem işgal etmeyelim. Biz deprem öncesinde risklerin azaltılması konusunda neler yapılması gerekiyorsa ciddi önlemler alarak çalışmamızı yapmalıyız. Bugünkü deprem de bize bunu vurguluyor” diye konuştu.
Özmen: Marmara Denizi’ne kıyı olan tüm ilçelerde risk arttı
Depremin gerçekleştiği günden bir hafta önce İstanbul’da ve Marmara Denizi’nde deprem tehlikesi konusunda açıklamalar yaptığını, özellikle de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nca 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren yeni deprem tehlikesi haritasından bahsettiğini belirten Özmen, şu ifadeleri kullandı;
“Bu haritanın çok radikal değişiklikler getirdiğinden bahsetmiştim. Silivri’den, Tuzla’ya kadar yani İstanbul’un Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçelerin hemen tamamında deprem tehlikesinin yükseldiği yönünde görüşler belirtmiştim. Aslında burada bizim yaptığımız sadece Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nca yayınlanmış olan, resmi olarak yürürlüğe giren deprem tehlike haritasını daha görünür kılmaktı. Eskiden biz depremleri, 1 derece- 2 derece- 3 derece deprem bölgesi diye sınıflandırıyorduk. Şimdi yeni deprem tehlike haritasının yürürlüğe girmesiyle beraber artık biz mahalle bazında, bina bazında deprem tehlikesini bu haritaya bakarak öğrenebiliyoruz. Ben de bir çalışma yaparak, ‘İstanbul ili ve ilçelerindeki mahallelerinde deprem tehlikesi nasıl artmıştır’ diye baktığımız anda özellikle Marmara Denizi’ne kıyısı olan Silivri’den, Büyükçekmece’den, Tuzla’ya kadar hepsinde artışlar olduğunu gözlemledik. Marmara Denizi kıyısından içeriye doğru yani Kuzeye doğru uzaklaştıkça da olası bir depremden beklenen tehlike parametrelerinde düşüşler olduğunu görüyoruz. Biz artık kentsel dönüşüm kapsamına girecek riskli binaları yeni deprem tehlike haritasından elde ettiğimiz, deprem tehlike parametrelerine bakarak yapacağız. Dolayısıyla örneğin İstanbul ilinden konuşursak, Marmara Denizi’ne kıyısı olan bütün ilçelerde tehlike arttı, dolayısıyla da riskli binaların artma ihtimali de yükseliyor böyle olunca. Yine biz geçmiş tarihteki deprem haritalarına baktığımız anda en büyük değişimin Büyükçekmece ilçesinde olduğunu gördük. Bunu işte Adalar gibi ilçelerde izliyor. Silivri’de de keza eski deprem haritasında 2’nci derece deprem bölgesindeymiş. Yani buradaki binalar 300 gallik yer ivmesine dayanılacak şekilde dizayn ediliyormuş. Şimdi yaklaşık yüzde 30’a yakın bir artış oldu. Bundan sonra yeni yapılacak yapılar, Silivri ilçesinde 400 gallik yer ivmesine dayanılacak şekilde yapılacak. Bu açılardan da önemli. Türkiye’nin deprem gerçeği malumunuz. Bu her olası her depremden sonra tekrar gündeme geliyor. Ülke olarak artık biz bu konularda bir seferberlik ilan edip, deprem zararlarını, deprem risklerini en az düzeye indirmek için bütün çalışmalarımızı başta yerel yönetimler, hükümetimiz ve vatandaşlarımız olarak el birliği ile tavizsiz bir şekilde yapmamız gerekmekte”
Ahmet Ercan İstanbul depremi için ne diyor?
Jeofizik Yüksek Mühendisi ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, İstanbul depremi hakkında ne düşünüyor?
Prof. Dr. Ahmet Ercan da Prof. Dr. Şener Üşümezsoy gibi büyük bir deprem beklentisi içinde olmadığını belirtti.
Ercan: Büyük İstanbul depremi diye bir şey yok
İnsanların gereksiz yere korkutulmaması gerektiğini ifade eden Ercan, “Büyük İstanbul depremi diye bir şey yok. İnsanlara gereksiz korku salmamak lazım. Daha küçük olarak iki depremin olacağını burada kanıtlarıyla sunduk” dedi.
Ercan: Türkiye’de 8 büyüklüğünden daha büyük bir deprem olmayacak
Ercan, Türkiye’de 8 büyüklüğünden daha büyük bir depremin olamayacağının altını çizerek, “Bütün Kuzey Anadolu kırığının geçmişinde 8’den daha büyük bir deprem olmamış. Bütün Anadolu yarımadasında ve özellikle İran’dan başlayarak Alpler’e kadar 8 büyüklüğünde bir deprem olmamış. 8-9 büyüklüğündeki depremler genellikle Uzakdoğu’da, Pasifik’te ve Amerika kıyılarında oluyor. Dolayısıyla Türkiye’nin olduğundan daha büyük bir depreme gebeymiş gibi göstermek Türk halkının psikolojisini bozuyor. Aynı zamanda yatırımların Türkiye’den kaçmasına neden oluyor. Hatta gezginlerin Türkiye’ye gelmemesine ve daha az zaman geçirmesine neden oluyor. Türkiye’nin ekonomisine bu tür çığırtkanca yapılan açıklamalar büyük zarar veriyor” diye konuştu.
Ercan: ‘Her an deprem olabilir’ açıklamaları bilimsel değil
Ercan, “Bir insanın her an deprem olabilir demesi için bilim adamı olmasına gerek yok. Ama bir deprem bilimci için depremi kestirmek demek depremin yerini, büyüklüğünü ve zamanını söylemek demektir. Bu üçünü söyleyebiliyorsan deprem tahmini yapabiliyorsun demektir. Her an deprem olabilir açıklamaları bilimsel bir şey değil” dedi.
Naci Görür İstanbul depremi için ne diyor?
Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür İstanbul depremi için hakkında ne düşünüyor?
Prof. Dr. Naci Görür İstanbul depremi ile ilgili çok çarpıcı bir açıklama yaptı. Görür, “26 Eylül’de meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem büyük depremi öne çekti” dedi.
Görür: 7.6 büyüklüğünde bir deprem beklenebilir
Görür, “İstanbul’daki yaklaşık 70 -75 kilometrelik uzunluktaki fayın kırılması bekleniyor. Bu fayın enerji biriktirdiğini eğer kırılırsa minimum 7.2 büyüklüğündeki deprem oluşturabileceğini yıllardan beri söyledik. Maksimum değerleri Adalar’ın güneyindeki fay hattı veya Marmara’daki fayın tümünün kırılması halinde ise 7.6 büyüklüğünde bir deprem beklenebilir. Bu tür depremler oradaki gerilimi, iç dinamikleri daha fazla etkileyecektir. Dolayısıyla kırılma noktasında daha da fazla tahrik edici bir etkileşim yaratacaktır” dedi.
Görür: 5.8’lik deprem, 7 civarında bir deprem olma ihtimalini artırdı
5.8’lik deprem, 7 civarında bir deprem olma ihtimalini artırdığını ifade eden Görür, 5.8’lik depremin zaman dilimini de öne çektiğini belirtti. Görür, “Fayın kırılma olasılığı da artmıştır. Tüm Marmara Bölgesi sizin de ifade ettiğiniz gibi bu depremden etkilenecek. Ancak daha fazla etkilenmesini beklediğimiz kuzey kesim İstanbul ve batı alanları olacaktır. 99 depreminden beri her yeri geldiğinde Marmara’da büyük bir depremi beklediğimizi söyledik. Marmara’da büyük bir depremin olma olasılığı 99 depreminden sonra ortaya çıktı. Yani 99 depremleri olmamış olsaydı enerji birikimi fazla olmayacak ve dolayısıyla Marmara’da büyük bir deprem beklemeyecektik. Ancak 99 depremi bu fayların üzerine inanılmaz bir enerjiyi yükledi. 55 saniyede 250 yılda yüklenmesi beklenen enerjiyi yükledi. O yüzden biz burada büyük bir deprem bekliyoruz” diye konuştu.
Hakan Kutoğlu İstanbul depremi için ne diyor?
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, İstanbul depremi için neler söyledi?
Kutoğlu: 5.8’lik deprem stres artışına neden oldu
Kutoğlu, Kuzey Anadolu Fayı’nın kırıla kırıla Marmara Denizi’ne kadar geldiğini belirterek, Kuzey Anadolu Fayı’nın bir kırılma sistematiği olduğunu söyledi.
Kutoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “Marmara Denizi içerisinde deprem olacak. Burada sorulması gereken bu ne zaman olacak? Olduğunda biz buna hazır olacak mıyız? Soru bu olmalı. 1999 yılında deprem oldu. 20 sene boyunca deprem sonrası faaliyetler için hakikaten büyük yol kat ettik ama zarar azaltma noktasında açıkçası hiçbir şey yaptığımızı söyleyemeyiz. Dünyada zarar azaltma noktasında büyük çalışmalar yapılıyor ama ne yazık ki bizler kulağımızın üzerine yatıyoruz. Bu hiç hoş bir olay değil. Marmara Denizi içerisinde 5.8’lik deprem olunca biz depremi hatırladık. Umulan, beklenen büyük depremi bu durum daha erkene çeker mi? Evet tarihini veremiyoruz ama bir depremin meydana gelebilmesi için kırılmak için yeterli enerjiyi yeterli hareketi kat etmesi lazım. Mesela bu bölge yılda 2.3 santimetre hareket ediyor. Fayın kırılması için 5 metre kayması gerekiyorsa, bu 200 yılda gerçekleşir ama bu 5.8’lik deprem bunu biraz daha yakına çekti. Jeofizikte stres transferi diye bir hesaplama var. 5.8’lik depremin stres transferi de burada önümüzde. İstanbul’a doğru ve aşağı Güneye doğru ve doğu-batı yönünde stres artışına neden oldu. Beklenen ana kola artış getirdi”
Kutoğlu: AVM’lerin yüzde 90’ı ayakta kalacak
Kutoğlu, olası büyük depremde büyük alışveriş merkezlerinin (AVM) ayakta kalacağını belirtti.
AVM’lerin vatandaşlara büyük depremde açık olması gerektiğini söyleyen Kutoğlu, “Deprem yazın mı olacak? Neden deprem toplanma alanları açık alanda park ve bahçelerde? En güçlü binalarımız neresi? AVM’lerin yüzde 90’ı ayakta kalacak. Kusura bakmasınlar bizim yeşil alanımızı imara açtılarsa bizim en güçlü binalarımız AVM’ler. AVM’lerin otoparklarını boşaltacaksınız, oraların her birini yatacak konaklayacak yerler koyacaksınız. Kusura bakmasınlar marketleri de vatandaşlara yiyecek servisi yapacaklar. Japonlar deprem olduğunda açık alanda mı toplanıyor? Güçlü binalara giriyorlar. İstanbul’da binlerce AVM var. Kaç tane insanı misafir edebilirler? Bu rantı aldılarsa bu insanların acısına da ortak olacaklar” ifadelerini kullandı.
Kutoğlu’ndan DASK’a öneri
Kutoğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK) da öneride bulundu. Kutoğlu, “Yıkılabilir tehlikeli alanlar belirlensin, devlet binaların rayiç bedellerini belirlesin, bunları rayiç bedel üzerinden kamulaştırsın, bu binaların alım satımı kiralaması yasaklansın. DASK bunların bedellerini ödesin ve insanları yeni binalara yerleştirsin. O rayiç bedelle aldığı yerleri de, çürük binaları yıksın üç dört katlı otopark yapsın, ticaret alanı yapsın ve parası da DASK’a kalsın. Alan karlı satan karlı olur. Ben sesli düşündüm. Çözüm önerim bu” şeklinde konuştu.
İstanbul depremi için çarpıcı rapor: Silivri depremi sürpriz bir deprem
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı “Silivri Depremi Ön İnceleme Raporu” hazırladı. Raporda İstanbul depremi için çarpıcı açıklamalar yer aldı. Raporda şu ifadeler yer aldı;
“26 Eylül 2019 tarihinde Türkiye saati ile 13:59:24’de Silivri açıklarında moment büyüklüğü (Mw) 5.8 olan orta şiddette bir deprem meydana gelmiştir. Deprem merkez üssünün Silivri’nin merkezine olan uzaklığı 22 km’dir. Depremin odak derinliği 12 km olarak ölçülmüş olup sığ odaklı bir depremdir. Deprem hem büyüklüğü nedeniyle, hem de kırılması beklenen Marmara Fayı üzerinde yer alması sebebiyle “acaba büyük deprem mi geliyor” yönünde toplumda büyük bir endişeye neden olmuştur. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı daha önce tamamladığı Marsite projesi ve halen devam eden Ganos Fayı araştırmasına dayanarak, deprem sonrası bir ön değerlendirme çalışması yapmış ve aşağıda belirtilen hususları kamuoyunun dikkatine sunmayı görev bilmiştir.
Söylentilere itibar edilmemeli
Öncellikle her zaman söylendiği gibi; günümüz bilgi ve teknolojisi altında bir depremin öncü olup olmadığı veya daha büyük bir depremi tetikleyip tetiklemeyeceği bilinen bir durum değildir. Bu nedenle toplumumuzun sosyal medyada veya farklı ortamlarda yayılan bu tür söylentilere kesinlikle itibar edilmemesi gerektiği bir kez daha önemle duyurulur.
Odak mekanizması çözümleri itibariyle sürpriz bir deprem
Bunun yanında, sismolojik olarak her deprem yeni bir veri demektir ve bu karmaşık mekanizmayı çözebilmek için yeni bir adım demektir. 26 Eylül 2019 Silivri depremi odak mekanizması çözümleri itibarıyla sürpriz bir depremdir. Çözümler yaklaşık doğrultusu KD-GB olan hakim ters faylanmaya işaret etmektedir. Bu çözüm asıl karakteri doğrultu atım olan Marmara Fayı’na göre farklılık arz eder. Doğrultu atım fay sistemleri kendi içinde ana faya eşlenik ters faylanma mekanizmaları geliştirebilir. Genelde bu ikincil sistemler daha küçük magnitüdlü depremler üretir.
5.8 değerine ulaşması Marmara fayı üzerinde rastlanır bir durum değil
Silivri depreminin ana fayla farklı mekanizmaya sahip ve büyüklük olarak 5.8 değerine ulaşmış olması Marmara Fayı üzerinde rastlanır bir durum değildir. Depremin oluş zamanından 27 Eylül 2019 sabahına kadar geçen süre içinde, büyüklükleri 1.0 ile 4.1 arasında değişen 150 adet artçı deprem gözlemlenmiştir. Artçı şokların episantr dağılımları hemen ana fayın kuzeyine düşmekte ve kabaca KB-GD yönelimli bir kırığa işaret etmektedir. Ana şok mekanizmasında ortaya çıkan doğrultu ile artçı şokların ortaya koyduğu kırık yönelimi arasındaki fark dikkat çekicidir. Sismolojik olarak detaylı bir araştırma konusu oluşturması nedeniyle zaman ihtiyacı vardır.
Bilimsel açıdan bir fırsat
Silivri depremini özellikle İstanbul’un batı kesimi, Avcılar’dan Marmara Ereğlisi’ne kadar olan bölge en kuvvetli hisseden kesimdir. Başta Avcılar olmak üzere İstanbul’un farklı semtlerinde ufak çaplı yapısal hasarlar tespit edilmiştir. Büyükçekmece, Silivri ve Marmara Ereğlisi’nde kaydedilen en büyük ivme değerleri sırasıyla 85gal, 82gal ve 73gal’dir. Beşiktaş’ta bu değer 22gal’e, Kartal’da ise 15gal’e düşmektedir. Kaynak uzaklığına ve zemin özelliklerine bağlı olarak değişen ivme değerleri Beşiktaş’ta ölçülen değerin Büyükçekmece’dekine göre dörtte biri seviyesinde olduğunu göstermektedir. Genelde 100gal ivme değeri hasar başlangıcı olarak kabul edilirse, beklenilen durum, bu depremde önemli bir hasarın ortaya çıkmamasıdır. Sismolojik açıdan çok önemli araştırma alanlarına işaret eden bu deprem bilimsel açıdan bir fırsattır. Fakat ürettiği sonuçlar açısından bir şehrin, özellikle büyük bir deprem riski taşıyan bölgenin deprem hazırlıkları konusunda çok önemli bir uyarıcıdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur”
AFAD’ın toplanma alanı açıklaması
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) Türkiye’de 15 bin 984, İstanbul’da ise 2 bin 864 toplanma alanı bulunduğu açıkladı. AFAD’ın, afet ve acil durum toplanma alanlarını e-Devlet’e taşımasıyla birlikte, vatandaşlar bu bilgiye anında ulaşabiliyor.
Afet ve acil durum toplanma alanlarının yerleri, 7 kritere göre bulunduğu ilgili belediyelerce belirleniyor. Vatandaşlar, barınma ya da tahliye alanlarından farklı tespit ölçütlerine sahip toplanma alanlarını, e-Devlet üzerinden hızlı ve kolay öğrenebiliyor.
Toplanma alanları nasıl belirleniyor?
Her açık ya da boş alan, toplanma alanı olmaya uygun nitelik taşımıyor. Toplanma alanları belirlenirken çeşitli kriterler bir arada değerlendiriliyor.
Her bir kriterin önemi ağırlıklı olarak hesap ediliyor ve kriterleri karşılama durumuna göre o yerin toplanma alanı olup olamayacağı belirleniyor.
Afet ve acil durum toplanma alanı tespit kriterlerini,
1- Bölgedeki nüfus yoğunluğu,
2- Alanın ulaşılma ve tahliye edilme kolaylığı,
3- Alanın mümkün olduğunca engellilerin ve yaşlıların ulaşımına uygun olması,
4- İkincil tehlikelerden uzaklığı,
5- Mümkün olduğunca engebesiz düz arazilerde yer alması,
6- Konut alanlarına yakın ancak yapısal ve yapısal olmayan unsurlardan etkilenmiyor olması,
7- Elektrik, su, tuvalet gibi temel ihtiyaçlar ve benzeri unsurların karşılanabileceği yapılara yakın olması oluşturuyor.
Bu kriterleri ağırlıklı hesaplamaya uygun olarak karşılayan yerler, toplanma alanı olarak tespit ediliyor.