ABD Merkez Bankası’nın(FED) bugün sona erecek olan toplantısından faiz oranlarıyla ilgili bir karar çıkması beklenmiyor ama FED’in bundan sonra nasıl bir çizgi izleyeceğini merak edenler, toplantı sonrasında yapılacak açıklamalarda ipuçları bulmaya çalışacaktır kuşkusuz.
Apple şirketinin dün akşam saatlerinde açıkladığı verilerin de ABD borsalarının bundan sonra izleyeceği yol konusunda bir gösterge olabileceği belirtiliyor. Apple’ın cirosunun 58 milyar dolardan 52 milyar dolara, hisse başına dağıtacağı karın da 2.33 dolardan 1.99 dolara düşmesi bekleniyordu.
ABD borsalarında tarihin en uzun süren ikinci yükselişi yaşanıyor. Geniş bazlı S&P 500 endeksi 9 Mart 2009 gününden bu yana 1791 seansta %20 ya da üzerinde bir düşüş yaşamadı, yani “boğa piyasası” bu süre boyunca hiç kesintiye uğramadı. S&P Endeksinin değeri ise 7 yılda %200 tırmandı.
Ancak bugün gelinen noktada özellikle Apple gibi bu yükselen dalgaya öncülük etmiş olan yıldız şirketlerin bilançolarının olumsuz gelmesi halinde ABD borsalarındaki parlak dönemin geleceği daha çok sorgulanacak her halde.
Çin’in borç riski büyüyor
Son günlerin en dikkate değer açıklaması ise Çin’den geldi. Çin’in toplam borcunun çok hızlı bir yükselişle Mart ayı sonunda ilk kez 25 trilyon doları geçtiği ve GSYH’nın %237’sine eriştiği açıklandı. 2007’de Çin’in toplam borç/GS YH oranı %148 idi.
Çin’de bankacılık sektörü hala büyük ölçüde devlet kontrolünde ve Çin’in 2008 krizinin etkisini azaltmak ve ekonomisinin büyümesini sürdürmek için muazzam bir kredi genişlemesine gittiği ve bu sayede krizden çabuk çıktığı biliniyor.
Daha sonra yapılan değerlendirmelerde, kredi genişlemesiyle konut ve altyapı yatırımlarına yüklenilerek sağlanan hızlı büyümenin sürdürülebilir olmadığını Çin yönetimi de kabul etmiş ve yeni bir büyüme modeline geçme projesini açıklamıştı. Ancak bu sürecin kolay geçmeyeceği kısa sürede anlaşıldı. Ekonomi yavaşlamaya başlayınca ve Çin borsası hızla düşünce dünyada Çin’le ilgili kaygılar arttı. Bu konuda çok duyarlı olan Çin yönetimi de eski uygulamaya geri döndü ve bir kez daha kredi genişlemesine giderek büyümeyi pompalama yoluna gitti.
Çin’de bu yılın ilk çeyreğinde 2015’e göre %58’lik bir kredi genişlemesi yaşandı. Kredi genişlemesi sayesinde altyapı yatırımları ve inşaat sektörü canlandı, Çin’de yeni konut satışları son bir yıl içinde %64 arttı. Konut fiyatları yeni ticaret merkezi haline gelen Şenzen’de %63, Şanghay’da %30, Pekin’de % 28 artış gösterdi. Çin ekonomisi bir kez daha kredi genişlemesiyle büyüme hızını koruyabileceği izlenimini yarattı ve Çin’le ilgili kaygılar da bir miktar azalmış oldu.
Borç bombası patlar mı?
Ancak Çin’deki gelişmeleri yakından izleyen uluslararası bankalar ve Çin’e odaklanan yorumcular, bu olumlu havanın kalıcı olamayacağını ve konut sektöründen başlayarak şişen borç balonunun belki de bu yü bitmeden büyük bir gürültüyle patlayabileceğini ileri sürüyorlar. Ünlü spekülatör George Soros da bu yönde açıklamalar yapmaya devam ediyor. Lehman Brothers’ın batışı sonrasında ABD’de yaşanana benzer bir çöküşün Çin’de yaşanabileceğini ileri sürenler bile var.
Bunları yazmakla ciddi bir risk aldığımın farkındayım çünkü yıllar içinde öğrendiğim bir şey var: Çin ekonomisinin ya da finans sisteminin tehlike sinyalleri verdiğini yazdığınız anda ciddi bir risk almış oluyorsunuz. Yanlış anlamayın, burada sözünü ettiğim risk, Çin yönetiminin kiraladığı kabadayıların bir gece beni bulup bunun hesabını sormaları değil. Risk, yazmış olduklarımın yanlış çıkma ihtimalinden kaynaklanıyor. Çin’in performansı bugüne dek pek çok yorumcuyu yanılttı. Çin yönetimi şu ya da bu şekilde durumu idare etti, büyük bir çöküşü önledi.
Bana sorarsanız Çin’deki gelişmeleri yakından izlemekte yarar var. Çin yönetiminin yapı değişikliği programını ikinci plana atarak eski tarz büyümeyi pompalamaya çalışması ve aynı zamanda yeni bir kur rejimini oturtmaya çalışması riskleri büyütüyor.
Osman Ulagay / Dünya