Şehir Gazetesi’ne çok çarpıcı açıklamalar yapan iş adamı Adil Gökçadır, “Bursa’da yaklaşık 350 bin denetimsiz bina var. Yapı denetimi olmayan binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım” dedi
Marmara Depremi sonrasında ortaya çıkan vahim tablo sonrası yapılması gerekenlerin ertelenmesi, sektör temsilcilerinin tepkisini çekiyor. Şehir Gazetesi’ne çok çarpıcı açıklamalar yapan iş adamı Adil Gökçadır, “Bursa’da yaklaşık 350 bin denetimsiz bina var. Yapı denetimi olmayan binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım” dedi
Deprem ve sağlam yapılanma konusunda önemli tespitlerde bulunan iş adamı Adil Gökçadır, “Bursa’da yaklaşık 600-700 bin civarında yapı var. Bunların neredeyse 350 bini denetimsiz. Denetim derken, şunu kastediyorum: Ruhsat alınmıştır evet… Bir nevi denetimi var demektir. Ama bina, Yapı Denetim Kanunu’na tabî olmadan yapıldıysa şantiye şefinin güvencesine bırakılmış demektir. Yapı denetim geldikten sonra betonu, demiri denetlenen birçok bina var. Yapı denetimi olmayanların yıkılıp yeniden yapılması lazım. 3 sene öncesine kadar sadece 19 ilimiz yapı denetime tabiydi, diğer illlerimiz değildi. 3 sene önce çıkan bir yasayla Türkiye’nin tamamında yapı denetim uygulanmaya başlandı. O nedenle şimdi daha güvencede Türkiye…” dedi.
‘TOPLU HALDE YAPILMALI’
Kaçak yapılanmanın yanında çürük binaların da insanların can güvenliğini ciddi anlamda tehdit ettiğini dile getiren Adil Gökçadır, “Afetlerle ilgili yeni bir yasa çıktı, kentsel dönüşüm olarak tabir ettiğimiz bir şey. Aşağı yukarı 2012’den bu yana çok şey yapılmaya çalışıldı Bursa’da ama hiçbir şey yapılmadı. Nedeni kentsel dönüşüm gelene kadar yapılan yapıların hepsi bina yenilemekten ibaret. Yani çürük binalar yıkılıp yenileri yapılıyor. Kentsel dönüşüm değil. Yani toplu halde yapılması gerekirken, büyük alan çalışması olması gerekirken yapılmıyor” açıklamasını yaptı.
‘PLANLAR GÜNDEME GELMEDİ’
Deprem felaketini yaşadıktan sonra kentsel planlamanın öneminin gündeme geldiğini de söyleyen Gökçadır, “Bursa’nın büyük bölümü plansız, planlanması lazım. O planlar ne yazık ki bir türlü gündeme gelemedi. Osmangazi’nin büyük bölümü plansız. Kaçak yapılardan oluşuyor. Bunların planlanması son derece önemli. Nilüfer’de ise yüzde 3 ya da yüzde 5 oranında. Onlar da sonradan Nilüfer’e dâhil edilmiş alanlar. Diğer ilçelerimiz planlama konusunda sınıfta kalmış durumdalar. Bursa’nın aşırı göç almasıyla planların yetişememesi kenti bu hale getirdi” dedi. Ovanın korunması lazım. Şehir batıya doğru büyüyecek durumda. Orada yeni imar alanlarının açılması lazım. Mutlak suretle Osmangazi’nin ve Yıldırım’ın derhal 1/1000’lik planlarının yapılması lazım. Orada cazibe merkezleri belirlenirse kentsel dönüşüm hızlanır. Hem de arsa yokluğu derdi ortadan kalkar, şehrin görüntüsü değişir. Bu şehrin acilen yeniden yapılması lazım.
‘DEVLET BÜYÜKLERİ NE BEKLİYOR’
Kentsel dönüşümün önemine dikkati çeken Adil Gökçadır, “Ovanın korunması lazım. Şehir batıya doğru büyüyecek durumda. Orada yeni imar alanlarının açılması lazım. Mutlak suretle Osmangazi’nin ve Yıldırım’ın derhal 1/1000’lik planlarının yapılması lazım. Orada cazibe merkezleri belirlenirse kentsel dönüşüm hızlanır. Hem de arsa yokluğu derdi ortadan kalkar, şehrin görüntüsü değişir. Bu şehrin acilen yeniden yapılması lazım. Hazır kentsel dönüşüm çalışması varken şehri yeniden imar etmek, yeniden kurgulamak çok mu zor? Şehrin genel görüntüsünü değiştirebilirsiniz. Çok ciddi bir trafik sorunu var, alternatif yollara ihtiyaç var. Eğer 2-3 sene içinde alternatif caddeler açılmazsa yapacak hiçbir şey kalmayıp trafik kilitlenecek. Şehrin meydanlara ihtiyacı var. Kentsel dönüşüm olmazsa binlerce insanı kaybedeceğiz. Bursa’da 7 tane savunma sanayisine hizmet eden firma var. Bu, çok önemli. Devlet büyükleri neyi bekliyorlar” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanımız Başbakanlık döneminde ‘Bu benim siyasi hayatıma mal olsa bile yapacağım’ demişti. Bu lafın altında o, kalmayacaktır ve kalmıyor da. Hâlâ daha kentsel dönüşüm diye basbas bağırıyor adam. Fakat mahalli yöneticilerimiz, kentsel dönüşümde pek de aynı düşüncede değil ki çekimser davranıyorlar
‘BAS BAS BAĞIRIYOR ADAM…’
Yerel yöneticilerin kentsel dönüşüme gereken önemi vermediğini de söyleyen Gökçadır, “Tamamen düzeni bozuyorsunuz. Önce insanları ikna etmek çok zor. Nasıl ikna edersiniz? Depremi unutturmazsanız, ikna edersiniz. ‘Ben ölürüm ama evimi vermem’ diyenler de var. Bunlar kaç tane? Toplamın yüzde 5’i bile değil. Bu, siyasi anlamda da oldukça riskli bir alan. Bir takım insanları kırarsanız, üzerseniz ciddi kayıplarınız olur. Ben de siyasi olsam benim de kolayca göze alabileceğim bir şey değil bu açıkçası. Cumhurbaşkanımız Başbakanlık döneminde ‘Bu benim siyasi hayatıma mal olsa bile yapacağım’ demişti. Bu lafın altında o, kalmayacaktır ve kalmıyor da. Hâlâ daha kentsel dönüşüm diye basbas bağırıyor adam. Fakat mahalli yöneticilerimiz, kentsel dönüşümde pek de aynı düşüncede değil ki çekimser davranıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘ORANLAMA HATASI VAR’
Yıldırım’da hayata geçirilmesi planlanan kentsel dönüşümün aksama nedenlerini de yorumlayan Adil Gökçadır, “Yaptıkları toplantılara bizleri de davet ettiler, gittik. Her toplantıda da fikrimizi söyledik. Geldikleri aşama, planlama adına iyiydi. Son noktada bir hata yaptılar. İşin müteahhitlere aktarılması noktasında oranlama hatası yapıldı. Aşağı yukarı yüzde 55 civarında belediye ve vatandaşa, yüzde 45’lik kısım ise müteahhite… Bu rakamlarla müteahhit, Yıldırım bölgesine girmez. Bunun için bir cazibe bölgesi olması lazım” dedi.
‘YOK BÖYLE BİR ŞEY!’
Müteahhitin girdiği alanda maliyetinin hesabını yaptığını anlatan Gökçadır, “Kaça satacağının hesabını yapar. Arada çıkan farktan 3-5 bir şey kazanıyorsa… Müteahhit çok büyük kâr etmez. Bu, çok büyük yanlıştır. Düşündüğünüz manada iş yapan müteahhit, bakkal ne kadar kazanıyorsa o kadar kazanır. Normal piyasadaki oran yüzde 5 mi? Müteahitte de budur, daha fazlasını kazanmayı düşünmeyin. Sadece yapı denetimlere ödenen paranın kimse hesabını yapmaz. Projelere ödenen paraların kimse hesabını yapmaz. 800 diyorlar metrekaresine, ben bin 300’den aşağı metrekaresini mal edemiyorum. 800’e mal eden varsa alnından öpmeye hazırım. Yok böyle bir şey. Edilemez mi, edilebilir belki. Ama kaliteden ödün verip bir yer yapmak, yapmamaktan iyidir” açıklamasını yaptı.
‘KÂRLILIK ŞART…’
Müteahhidin ayakta kalması için kâr yapmak zorunda olduğunun da altını çizen Gökçadır, “Müteahhite verirken işleri, talep görmedi. Sonra da ‘İMSİAD’a güvendik. Ama kimse teklif vermedi’ dediler. Neden teklif verilmedi? Çünkü kârlılık yok. Müteahhit kâr etmezse ayakta duramaz. Kâr etmesi için de şartların ona göre oluşturulması lazım. Bir de vatandaşa verdikleri sözler var. Verilen sözler nedeniyle farklı yola giremediler. Bu nedenle o iş, öyle kaldı. Sonrası içinse yeniden değerlendirme yapmak zorundalar. Biz onlara çok kentsel örnekler verdik. Türkiye’deki en iyi uygulamaları yapan Esenler Belediyesi’ne gittik. Orada en iyi uygulamalar yapılıyor. Esenler ve çevresinde mantar gibi yeni bina üretiliyor ve çok kaliteli binalar yapılıyor. Bayrampaşa’nın neredeyse tamamını yıktılar, şimdi bambaşka. Vatandaş, son derece memnun. Aynı şikâyetler orada da fazlasıyla yaşandı. Adamlar çalışmaları yaparken hak sahibinin onarım hesabını yapmış. 84 metrekare hak sahibinin payı… 84 yerine 64 metrekarelik yer vermişler. Ama 84 metrekarelik evin değeri 84 bin TL’yken 64 metrekarelik evin değeri 264 bin TL’ye çıkmış” dedi. Allah korusun deprem anında orası tapusuz evler. Bir nevi tabut! Can tehlikesi var. Mutlak suretle insanların bilinçlendirilmesi lazım. Kim bu işten rant elde ediyor?
‘TAPUSUZ EVLER, TABUT’
Kaçak yapılanmanın merkezi olarak gösterilen Yıldırım’da bulunan evlerin çoğunda tapu olmadığını da anlatan Adil Gökçadır, “Satmaya kalksalar satamazlar. Bunların insanlara anlatılması lazım. Allah korusun deprem anında orası tapusuz evler. Bir nevi tabut! Can tehlikesi var. Mutlak suretle insanların bilinçlendirilmesi lazım. Kim bu işten rant elde ediyor? En büyük rantı vatandaş elde edecek. 100 metrelik yere 80 metrekarelik ev verse o yer, en az 2 misli değer kazanacak. Bugün 1050 Konutlar’da 80 metrekarelik daireyi kaç paraya alırsınız? 80-90 bin TL ederi vardır, daha fazlasına satamazlar. ‘Bu iş olmayacak’ deyip üstüne para koyup sağlam daire almaya çalışıyorlar. Değerleri bu… Ama güçlü binalar yapılırsa Bursa’nın cazibe alanı orası” diye konuştu.
‘SENİN PLANINLA BEN, İŞ YAPMAM KARDEŞİM’
Belediyelerin kentsel dönüşüm çalışmasında karar mekanizması olmasını da eleştiren Gökçadır, “Müteahhit, ‘Yaptığım evin değeri kaç para? Yaptığımda ne kadara satacağım?’ diye sorar. Arada kâr varsa müteahhit parayı bulur. Kâr yoksa kesinlikle girmez. Bunun için cazibe merkezlerinin oluşturulması lazım. O bölgenin tamamını planlayıp o işte kâr olduğunu da gösterebilirse o zaman bu işe girer. Planlamayı da müteahhit yapmalı. Sizin planınızla ben, işi yapmam. Planlama konusunda müteahhide hiç söz hakkı vermemişlerdi. Osmangazi Belediyesi, büyük bir planlama yapıyor. Senin planınla ben iş yapmam kardeşim. Kendi işimi kendim bilirim. Neyi, kaça satacağımı ve kime satacağımı ben bilirim. Belediyeden rant beklentimiz yok. Bu işte bizim rantımız da yok. Ya da belediye yapsın, biz ona her türlü desteği verelim. Kim yapıyorsa destek vermeye hazırız. Nedir amaç? Vatandaşın hayatının kurtulması mı? Nasıl destek istiyorlarsa o şekilde veririz desteği. Kim yapacak o işi? Bize yaptırmayacaklar mı? Bu işin uzmanları olanlar kimdir? Müteahittir, mühendistir… Ben yüzde 7 kazançla bu işi yapmaya hazırım. Hatta net yüzde 5 kazançla yapmaya hazırım” açıklamasını yaptı.
“YAPAMIYORSAN ÇEKİL”
Bölgesel yapılanmada asıl işin satıştan geçtiği görüşünü de savunan Adil Gökçadır, “Satacak malımız varsa yapmak, dünyanın en kolay işidir. Mesele yapmak değil, satmaktır. Bu işin içinde pazarlama var. Benim müşterim ile başka müteahhidin müşterisi farklıdır. Benim müşterim, bana gelir. Belediyenin müşterisi kim? Demek ki herkes, satabileceği gibi plan yapar. Satabileceği gibi daire yapar. Dolayısıyla planlamanın müteahhit tarafından yapılması lazım. Herkes, kendi planını yapacak. Belediye imara açacak, vatandaşla anlaşacak. Müteahhit, vatandaşa gittiğinde anlaşamaz. Diyelim ki vatandaşın yüzde 60’ıyla anlaştım. Kalan yüzde 40’la anlaşamazsam ben bu işe girmem. Ama yasa diyor ki, yüzde 75 ile anlaş geri kalan yüzde 25’ine de yasa gereği el koy… Bu yetkiyi vermiş. Herkesle anlaşmanız mümkün değil. Yüzde 100’üyle anlaşamayınca bu iş kalacak mı? Yüzde 25 yüzünden geri kalan yüzde 75 ölecek mi? Yasa bunu getirmiş, kamulaştır diyor. Benim kamulaştırma yetkim yok. Yetkisi olan kimse o yapacak bu işi. Yapamıyorsan çekil, Çevre Öüdürlüğü girsin, Çevre Bakanlığı girsin. O yapsın kamulaştırmaları. İş müteahhidin eline kadar gelsin, o zaman yapılabilir” dedi.
‘PİYASAYI BOZDULAR’
Bursa’da konut fiyatlarının artmasındaki temel nedenin arsa sıkıntısı olduğuna da dikkati çeken Adil Gökçadır, “Belediyeler uzman olduğu konulara girsinler. Herkes bildiği işi yapsın. Belediye hizmetleri sıralanmıştır. Biz TOKİ, bu işe girince de kızmıştık. Piyasayı bozdular, şimdi arsa kalmadı. Daire fiyatları yükseldi. Gümüştepe’de arsa fiyatları 800 metrekareden başlıyor. 23 Nisan Mahallesi’nde yer fiyatları 2 bin 500 TL. Her yerde imar alanı açmaya kalkarsa da ucu bucağı belli olmaz” ifadelerini kullandı.
‘ALTIPARMAK YIKILMALI’
Atatürk Stadı’nın alışveriş merkezi olacağı yönündeki söylentileri de değerlendiren iş adamı Adil Gökçadır, “Kamu adına düşündüğünüzde her yeri alışveriş merkezi düşünemezsiniz. Özel sektör düşünsün bunu. Eski stadyuma yapılacaksa park düşünmeli. Yeşil alanlar düşünmesi lazım, insanların nefes alacakları yerler düşünmeleri lazım. Altıparmak’ın öncelikle boydan boya yıkılması lazım. Cepheleri tamir ediliyor. Altıparmak Caddesi’nde kamyon geçtiği zaman binalar sallanıyor. Bursa, sürekli göç alan, gelişen bir şehir. Konut fazlası var diyenlere şunu söylemeli… Evet, fazla var ama eski konut fazla. Hepsinin maalesef yeniden yapılması gerekiyor. Yani Bursa’nın sağlam konut açığı var. Bu nedenle daha uzun süre bizim sektörümüz adına canlılık söz konusu. Fiyatlar nereye giderse gitsin candan daha önemli bir şey yok. İsteyen herkese ev var. Devlet de faizleri düşürürse insanlar biraz daha alım gücü artacaktır” dedi.
Şehir Gazetesi