Binalardaki kat sayısı dönüşümden nasıl etkilendi?

????????????????????????????????????

Bizim Gazete’nin köşe yazarlarından Eray Canberk bugünkü yazısında kentsel dönüşümle birlikte binalardaki kat sayısının yükselmesini ele aldı. Bundan 50 yıl kadar önce İstanbul’da şehir içindeki apartmanlar 4-5 katlı ve çoğunlukla bitişik nizam, şehrin yazlık semtlerindeki apartmanlar da 2-3 katlı ve çoğunlukla bahçe içindeydi.

Bu apartmanlardaki dairelerde oturanlar birbirini tanırdı, komşuluk ve ahbaplık ilişkileri içinde yaşanırdı. Geçimsizlikler, tatsızlıklar da olurdu elbette.
1970’lerde yap/satçılık yaygınlaşınca şehir içindeki apartmanlar da, yazlık yerlerdeki apartmanlar da yıkılıp yerlerine daha çok katlı apartmanlar yapıldı. Son yıllarda, depreme dayanıklı apartmanlar yapılması gerekçesiyle ya da bahanesiyle uygulamaya konulan “kentsel dönüşüm” sayesinde bu apartmanlar da yıkılıp yerlerine çok daha katlı apartmanlar yapılıyor.
Başlangıçta iki katlı ve iki daireli olan bir konutun yerinde şimdi 10 katlı ve 20 daireli bir apartman yükseliyor. Eskiden söz konusu yapıda toplam 10 kişi yaşarken bugünkü yapıda 100 kişi yaşıyor. Eskiden oturanların hiç özel otomobili yoktu, bugün oturanların hemen hepsinin özel otomobili var. Bu da en azından 20 otomobil demektir.
Bu çok katlı apartman bolluğuna bundan 50 sene önceden kalma kanalizasyon tesisatının yetip yetmeyeceği düşündürücü bir sorun. Özel otomobillerin park yeri sorunu da ayrı.
Yapılar değişirken komşuluk ve ahbaplık ilişkileri de değişiyor ama değişmeyen bazı şeyler de var. Söz gelişi ev temizliği değişmeyen şeylerden biri…
Yine söz gelişi yirmi daireli bir apartman diyelim… Bu apartmanda haftanın hemen her gününde ve bir ya da iki dairede temizlik yapılıyor. Apartmanın onuncu katındaki evin hanımı ya da temizlikçi kadın balkondan halıları sarkıtıp sopayla tozlarını silkeliyor. Alt katlardan birinde de havalandırılmak üzere balkona asılmış olan yorganlar, battaniyeler yukarıdan inen tozu yiyor.
Elektrik süpürgesi varken neden halılar, yolluklar, kilimler sopayla temizlenir, anlaşılır gibi değil. Bir ev hanımı, hafta içinde çalışmadığına göre neden cumartesi ya da pazar gününü temizlik günü olarak seçer? Bu da anlaşılır gibi değil.
Balkon yıkama merakı ise ayrı bir sorun. Kış aylarında, her hafta, çevreye sular saçılarak yıkanan balkonlara kimse de çıkıp oturmuyor üstelik. Ayrıca yıkama sırasında alt balkonlarda kurutulmakta olan çamaşırlar da saçılan kirli sulardan nasibini alıyor! İşte böyle; apartmanlar yükselirken birçok şey değişiyor ve birçok şey değişmiyor. Bu arada İstanbul enine genişleyip yayıldıkça yayılıyor ve boyuna uzayıp yükseldikçe yükseliyor. Hiçbir alanda yüz ağartamayan ekonomimiz “kentsel dönüşüm” sayesinde inşaat sektörüyle işi idare ediyor. Müteahhit firmaları çoğaldıkça çoğalıyor. Birilerinin cebinden eksilen para birilerinin cebini dolduruyor ve bu da ekonomik başarı sayılıyor. Yine bu arada, apartmanları yıkılacak olanlar deli danalar gibi kiralık daire arıyor. “Kentsel dönüşümzedeler” daire ararken “kentsel dönüşüme” uğramayacak yerleri bulabilmek için ne yapacağını şaşırıyor. Çünkü nerenin ne olacağı belli olmadığından, işin içinde yeni taşınılan kiralık dairenin bulunduğu apartmanın da siz taşındıktan ö ay sonra “kentsel dönüşüm” gereğince yerle bir edilme olasılığı var! Yine bu arada apartman dairesi kiraları da yükseldikçe yükseliyor! Apartmanlar da durmadan boy atıyor!

Bizim Gazete/ Eray Canberk