Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, restorasyonu tamamlanmak üzere olan tarihi Emek Sinemasına ilişkin, “Bu salon aslında Beyoğlu’nun ruhunu yansıtacak. Kameralar üzerinden bütün dünyaya yayılacak. Burada oluşturulan çıta aslında Beyoğlu’nun bütün çıtasını da belli bir noktaya getirmiş, ortaya koymuş olacak” dedi.
Emek Sinemasında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Demircan, sinemanın, Beyoğlu’ndaki tarihi mekanların restorasyonu projesinin bir parçası olduğunu belirterek, “12 yıl evvel Beyoğlu’nda tarihi mekanları, küçük parselleri bir arada nasıl restore ederiz konusu önemli bir konuydu ve bu çerçevede 5366 sayılı bir kanun çalışmamız olmuştu. Bu kanun çalışmamız, küçük parselli binaları bir arada topyekun projelendirmek ve daha kullanışlı, sürdürülebilir tarihi mekanları korumaya fırsat veren bir mekanizmayı kurmaktı. Dolayısıyla bu çerçevede hem Emek Sinemasının hem Tarlabaşı Dönüşüm Projesi’nin birlikte yürüdüğünü söyleyebiliriz” diye konuştu.
Ahmet Misbah Demircan, sinemanın, 1990’lı yıllarda yap-işlet-devret modeliyle bir firmaya verildiğini ancak son 4-5 yıl hariç restorasyonunun yapılmadığını kaydederek, “Türkiye’de restorasyon projeleri son derece önemli mesafeler katetti. Evvelinde, restorasyon tarihi açısından dikkat edilmesi gereken, bu zaman dilimleri ve güzel örneklerin ortaya çıkması, Emek Sineması, tarihi Tarlabaşı Dönüşüm Projesi’nin başlaması gibi projeleri demek ki bekliyordu. Emek Sineması ve Beyoğlu Belediyesi açısından bakıldığında, ikonik bir yapı olduğunu ve yaklaşım itibariyle hem tarihi koruyarak, hem yaşatarak geleceğe taşıyan iyi ve güzel bir proje olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Emek Sinemasının, 8 sinema salonu, bir tiyatro salonu ve Madame Tussauds müzesiyle bir kültür merkezi olduğunu vurgulayan Demircan, Beyoğlu’nun geleceğine ve vizyonuna ciddi bir değer kattığını dile getirdi.
– Demircan: “Ulusal ve uluslararası sinema ve tiyatro gösterilerine ev sahipliği yapacak”
Başkan Demircan, Emek Sinemasının, açıldıktan sonra ulusal ve uluslararası birçok organizasyon, sinema ve tiyatro gösterileriyle şık toplantılara ev sahipliği yapacağını vurgulayarak, şöyle devam etti.
“Bu salon aslında Beyoğlu’nun ruhunu yansıtacak. Kameralar üzerinden bütün dünyaya yayılacak. Burada oluşturulan çıta aslında Beyoğlu’nun bütün çıtasını da belli bir noktaya getirmiş, ortaya koymuş olacak. Çünkü sonuçta insanların toplandığı böyle bir salona sahip olmak ve televizyonlar üzerinden bu görüntülerin dünyaya yansıyor olması aynı zamanda zihinlerde Beyoğlu’nun varlığı, çizgileri ve tanıtımı açısından da kıymetli olacak. Bu anlamda bu proje bizim için ve Beyoğlu için çok kıymetliydi. Gururluyuz, heyecanlıyız.”
Emek Sinemasının restorasyonu sırasında yapılan eleştirilere de değinen Demircan, eleştirenlere teşekkür ederek, “Sonuçta burası hepimizin malı. Eleştiren, eleştirmeyen herkes, sonunda buraya gelip, bu salonları kullanacak. Dolayısıyla Emek Sineması Beyoğlu için iyi bir gelecek oluşturuyor” dedi.
Ahmet Misbah Demircan, Türkiye’nin son 10 yılda çok büyük bir hamle yaptığını ve 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de restorasyon tarihi açısından ciddi bir hamle olmadığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Restoratörlerimiz ve mimarlarımız yoktu. Bu tarihi eserler, uzunca yıllar restore edilmemişti. Aslında kamuoyu böyle tarihi mekanların nasıl restore edildiği hakkında bilgi sahibi de değildi. O bilgisizlik ve tecrübesizlik restorasyona başlandığında, ‘ne oluyoruz’ sorusunu sordurdu. Belki bu konuda çok yetkin olmayan, panikle, etrafını olumsuz düşüncelere sevk eden bazı insanlar da olmuş olabilir. Sonuçta insanlar bir panik haliyle, ‘burası yıkılıyor mu, yapılıyor mu’ diye düşünmüş olabilir, diye düşünüyorum. Bunun da gerçek olduğunu görüyorum. Aynı şeyleri Beyoğlu Belediyesi binasında, burada ve Tarlabaşı’nda yaşadık ama giderek taşların yerine oturduğunu, bunların böyle olmadığını gördüler. Sebebi ne? Restorasyon tarihi açısından bizim evrensel yaklaşımlarımız, Türkiye’ye ilk defa bizimle geliyordu. Öncü olmak, liderlik yapmak zordu ama biz de ne yaptığımızı biliyor, inanıyor ve kararlı duruyorduk. Sonuçta sonu güzel oldu. Bu da Türkiye’nin yaklaşım itibariyle yeni bir vizyonunu da ortaya koydu.”
Yeni bir yaklaşım ve yeni fikirlerin her zaman hemen karşılık bulamadığını aktaran Demircan, sabırlı olmak gerektiğini kaydetti.
– Demircan: “Yeni mekanların ruhu yeniyi ifade ediyor, eski mekanların ruhu eskiyi koruyor”
Başkan Demircan, İstanbul’da sinema ve tiyatro gösterimleriyle ödül törenlerine ev sahipliği yapan kültür merkezlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede ise “Bunun kadar alt yapısı güzel AKM var biliyorsunuz. İnşallah o da iyi bir projeyle tamamlanır. Onun dışında Beyoğlu’nda Haliç Kongre Merkezi ile yeni mekanlar var ama yeni mekanların ruhu yeniyi ifade ediyor, eski mekanların ruhu eskiyi koruyor. Dolayısıyla Emek Sinemasının bu anlamda niteliği çok yüksek, niceliği çok büyük olmasa da” ifadelerini kullandı.
Beyoğlu Belediyesinin önemli etkinliklerinin de Emek Sinemasında yapılacağına işaret eden Demircan, “Çünkü bu mekana baktığınızda ‘işte Beyoğlu, işte sanat, işte tarih’ dersiniz. Sahneye çıkan sanatçı da o havayla buraya çıkar. Seyircisi o havayla gelir. Çünkü buranın dekoru, tarih içerisinde bir galeri gibi. Buranın anlattığı çok şey var. Dolayısıyla bizim her zaman bir numaralı salonlarımızın başında olacak” dedi.
Demircan, sinemanın özel bir işletmede olduğunu vurgulayarak, “Biz sadece Beyoğlu’nun tarihi bir parçasına sahip çıkıyoruz. Beyoğlu Belediyesi olarak buranın mülkiyeti ve işletmesiyle hiçbir alakamız yok. Belediye olarak tarihi değeri olan bir yeri restore ettirmenin heyecanını yaşıyoruz. Belediyeye ait değil ama bölgemizde yapılan bir restorasyon Bizim de mesuliyetimizde olduğu için müdahiliz” diye konuştu.
Binanın orijinaline bağlı kalınarak restore edildiğinin altını çizen Demircan, şunları söyledi:
“Orjinalinde bu salon aynen böyleydi ve aynen duruyor. Dolayısıyla ‘ne aldınız, ne teslim ettiniz’ dendiğinde aynen buydu, teslimi bu. Salon içerisinde kliması, soğutması, ısıtması, dışarıdaki fuayesi, aşağıdaki alt yapısı gibi ilaveler var. Malum hayat geçtikçe teknolojinin getirdiği nimetlere alışıyoruz. Telefona, bilgisayara, havalandırmaya, ısıtmaya alışıyoruz. Belli alt yapılar, olmazsa olmazımız oluyor. Bu alışkanlıklarımızı bir yere gittiğimizde bulamadığımızda o mekanlardan, salonlardan uzak duruyoruz. Zaten tarihi mekanları restore ederken, ‘yaşatarak kullanma’ tanımının sihri buradan kaynaklanıyor. Eğer siz bugünün konforunu bir şekilde oraya sunmuyorsanız müşteriyi orada kaybediyorsunuz. Beyoğlu Belediyesi’nin geçmişte sinema müşterisini kaybederek AVM’lere kaçırıyor olmasının nedeni, buradaki salonların niteliklerinin düşmüş olmasından kaynaklanıyordu. Oysa bugün o nitelikleri yine tarihi dekoru ve ruhu içerisinde yaşatmaya başladığınızda, müşteri yeniden bu mekanlara gelmeye devam edecektir.”
Demircan, sanatçıların restorasyona yaklaşıma ilişkin de, “Sonuçta sanatçı, tiyatrocu sahnesini arar, sinemacı görselinin güzel sunulacağı salon arar. Dolayısıyla geçmiş dönemde tartışma, yıkılıyor mu, yıkılmıyor mu üzerinden kurgulanmıştı. Oysa bu teknik bir konuydu. Mimarların konuşması gereken bir dönemdi. O dönemde sesler birbirine çok karıştı. Eminim ki burayı gören bütün sanatçı dostlarımız sonuçta Emek’i bıraktıklarından çok daha iyi şartlarda bulduklarından mutlu olacaklar” değerlendirmesini yaptı.
– Akbalık: ” Emek Sineması, kültürel değerleri olan bir bina”
Özak Global Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık ise kültür sanata destek vermeden, kültür sanatı benimsemeden, özümsemeden, bu sürecin tamamlanamayacağını fark ettiklerinin altını çizerek, Emek sinemasının kültürel değerleri olan bir bina olduğunu söyledi.
Proje sürecine ilişkin bilgi veren Akbalık, “Burada bir Serkldoryan binası var ve bu bina birinci derecede tarihi eser. Bu süreç sırasında gördük ki, (burası) Melek ve İpek Apartmanı gibi birçok kompleksten oluşan bir yapı. Aslında Emek Sineması bunların avlusuna yapılan bir kompleks. Biz bu bütün bina adasını yeniden derleyip, toplayıp hayata geçirmek gibi kavramsal bir yaklaşım gösterdik” dedi
Ahmet Akbalık, projeyi tamamladıktan sonra işletip devredeceklerini kaydederek, kompleksin aslında kamunun malı olduğunu dile getirdi.
Çalışmalara 2013 yılında başladıklarını hatırlatan Akbalık, şunları kaydetti:
“Salonda yer alan balkon, 1970’li yıllarda büyütülerek, daha kapsamlı bir sinema haline getirilmiş. Aslında şimdi, 1924 yılındaki orijinal haline uygun bir sinema salonu haline getirdik. Kamuoyunda konuşulan ‘küçüldü’ gibi söylemler gerçekçi değil. Bundan sonraki süreçte lütfen, rica ediyoruz, bu konuda iddiası olan bir arkadaşımız varsa, bizden bilgi, belge alsın. Arşivimiz var. Gelsin metreyle ölçsün. Buranın rölöveleri var. Rölöve projelerimiz hazır. Bunların hepsine tek tek cevap verebilecek durumdayız. Sonrasında eleştirisini yapsın. Gelsin burayı hangi metodolojiyle yaptığımızı, buranın nasıl yapıldığını tartışsın. Eğer burada herhangi bir eleştiri varsa bizim alnımız ak. Her türlü cevabı verebilecek durumdayız ama bilgi almadan, belge olmadan bir şeyleri ortaya koymak gerçekten çok sağlıklı değil.”
Akbalık, Beyoğlu’nda kültür sanatla ilgili en büyük kompleksi yaptıklarının altını çizerek, “Burada performans gösteri merkezi olacak. Büyük filmlerin galaları burada yapılacak. Biz burada hem sanatseverlere hem sanatçılara yeni bir kapı açtık” ifadelerini kullandı.
Bin 550 koltuklu bir kompleks kurduklarını ve bu komplekste çok amaçlı salonların yanı sıra cam tavanlı ve içeriye ışık alan çok büyük bir fuaye olduğunu vurgulayan Akbalık, “Güncel yeni nesil ses ve görüntü sistemiyle donattık burayı. Bu sistemler ister istemez daha konforlu, daha sağlıklı bir yapıya büründürdü. Sinemadaki eğim bile ilk günkü gibi yapıldı. 1924’teki eğimi burada koruduk. Balkon bunun orijinal balkonu. Eski yapının olduğu yerde sadece Emek sineması vardı. Biz, bin 250 metrekarelik bir fuaye ekledik buna. Onun yanında ekstradan 8 sinema ve bir tiyatro salonu ekledik. Bunların hiçbiri yoktu. Sadece Emek Sineması ve küçük bir fuaye vardı” diye konuştu.
Emek sinemasının mart veya nisan ayı içinde hizmete girmesinin planlandığı belirtildi.
AA