Ataköy sahilde inşaatlar bitti ama mahkemeden TOKİ’nin 5 yıl önce projeler için yaptığı arazi satışına iptal kararı geldi. Dava açıldıktan 5 yıl sonra yeniden görülecek.
İstanbul Ataköy sahilde inşaatlar bitti ama mahkemeden TOKİ’nin 5 yıl önce projeler için yaptığı arazi satışına iptal kararı geldi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İstanbul 4. İdari Mahkemesi’nin davacıları ehliyet yönünden yetkili bulmayıp reddettiği davayı kabul etmesini isteyerek “betonlaşma tehlikesi” olduğuna dikkat çekti. 2011 yılında açılan dava 5 yıl sonra sil baştan yeniden görülecek. Ancak davalı arazide 16 katlı 5 blok inşa edildi ve konutların satışları bile tamamlandı.
Ataköy sahilde toplam 77 bin metrekare yüzölçümlü 564 ada 161 -162 parsel arsa karşılığı gelir paylaşım yöntemiyle 31 Ağustos 2010’da TOKİ tarafından ihaleye çıkıldı. Özyazıcı İnşaat – Karadeniz Örme ortaklığı 447 milyon 150 bin lira bedelle ihaleyi aldı. Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği satışın iptalini isteyerek İstanbul 4. İdare Mahkemesinde dava açtı. Arazinin yeşil alan konumunda olduğu, satılması durumunda yerini betonlaşmanın alacağı, kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi gerektiği gerekçe gösterildi. Mahkeme ise “satış işleminin mülkiyet hakkının doğal sonucu olduğunu, ihale ve satış işleminin yapılmasının taşınmazların doğrudan yapılaşmaya açılması sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine” karar verdi.
Danıştay 2 kez bozdu
Davacı dernek kararı Danıştay’da temyiz etti. Danıştay 13. Dairesi 28.02.2011 tarihli kararında davacıları haklı bulup, dava konusu işlem ile davacıların ehliyet yönünden yetkili olduklarının kabulünü isteyip dosyayı İstanbul 4. İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme bozma kararına uymayarak kararında ısrar etti. Bu kez dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul’da davacıları haklı buldu. Kurul, “yasa koyucu iptal davaları için menfaat ilişkisini sübjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir. İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yolu ile denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim çevre, tarik, kültürel değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır. Davalıya ait yeşil alan niteliğindeki taşınmazın yapılaşmaya açılacağı açık olduğundan dava konusu işlemin taşınmazın bulunduğu bölgenin çevre ve imar durumunu etkileyecek nitelikte olduğu dolayısıyla kamu yararını yakından ilgilendirdiği bu itibarla dava konusu işlem ile davacıların menfaat ilişkisi bulunduğu sonucuna varıldığından davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”
Ne yeşil kaldı ne kıyı
DAVA açıldıktan tam 5 yıl sonra dosya yeniden İstanbul 4. İdare Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme şimdi ihale satışının kamu yararına uygun olup olmadığını, arazinin yeşil alan statüsünü, betonlaşma tehlikesini görüşecek. Belki de bilirkişi tayin edecek. Ancak davalı parsele şimdi 16 katlı 5 blok yapıldı. Dairelerin satışları tamamlandı. Bilirkişi davacıların yeşil alan iddiasının tespitini ancak arşivlerdeki fotoğraflar üzerinden yapabilecek. Davacıların yine dikkat çektiği betonlaşma tehlikesi ise gerçekleşmiş oldu. Hukukçular mahkemenin ihaleyi iptal etmesi halinde büyük bir kaos yaşanacağını, satışı iptal edilen arazinin hukuku nasıl çiğneyerek yeniden ihale edileceğinin idareyi tam bir çıkmaza sürükleyeceğini belirttiler.
Hürriyet