Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek önceki gün 100 milyar liralık hacme ulaşan portföy yönetim sektörüne karşı yaptığı konuşmada şu uyarıda bulundu: “Sırtınızı BES’e dayayıp yüksek ücretler, düşük performansla yolunuza devam edemezsiniz. Açık ve net olarak söylüyorum. Biz piyasayı yakından gözetliyoruz. Önümüzdeki dönemde de gerekirse düzenleme yapılır. Eğer hisse ağırlıklı ise bir endeks performansının tutturulması için, aslında yöneticiye bile gerek kalmadan pasif yönetim tarzıyla bir bilgisayar modeli bile yeterli olabiliyor. Bizim portföy yönetim şirketlerinin daha inovatif, daha verimli, daha düşük ücretlerle, daha iyi ve daha kaliteli, daha şeffaf bir şekilde hizmetler vermesi gerekiyor. Getirilerinizi artırın. Gayrimenkul kadar kazandırın ki, insanlar getirip paralarını BES’e yatırsınlar.”
Şimşek tespitinde haklı, devletin yüzde 25 katkısı olmasa BES’in herhangi bir cazibesi kalmaz. Daha önce BES’in kurulduğu 2003’ten beri, son 10 yıllık ve son 5 yıllık getirilerini karşılaştırmalı şekilde yayımladık. Son bir kez daha Eylül ayı itibarıyla duruma baktığımızda karşımıza insanın sigortalarını attıran bir tablo çıktı.
– 2010 Eylül’ünden 2015 Eylül’üne geçen 5 yılda en çok kazancı yüzde 91 ile konut sağladı. Buna kira gelirleri dahil değil. 5 yıllık kira gelirlerinin toplamı yüzde 32’ye denk geliyor. Bu hesaplamaya emlak vergileri dahil değil.
– İkinci en yüksek performans yüzde 90 ile dolar ve Euro’dan oluşan döviz sepetine ait. Kur sepeti enflasyonu yüzde 30 düzeyinde yenmiş.
– Üçüncü en yüksek kazanç altından. Cumhuriyet altını yüzde 77.5 arttı ve enflasyonu yüzde 21 geçti. Bu durum altının değer artışı değil döviz kurunun yüzde 90 düzeyinden artmasından ileri geliyor. Çünkü altın dışarıdan ve dolarla ithal ediliyor.
– Hazine faizinin bileşik getirisi ise yüzde 52 ile enflasyonun sadece yüzde 3.6 üzerinde. Vergisi, komisyonu hesaba katılırsa reel kazanç negatife döner.
– Mevduat faizi ise tam sıfır noktasında. Vergisi de üstüne cabası. Yine de halkın büyük çoğunluğu parasını mevduatta değerlendiriyor.
– Gelişsin, cazip hale gelsin diye devletin bütçeden desteklediği bireysel emeklilik fonlarının ortalama getirisi ise yüzde 34.6. Bu getiri aynı dönemdeki yüzde 46.92’lik tüketici fiyatlarının altında ve katılımcılarına yüzde 8.4 reel kaybettirdi. 10 yıl boyunca dokunulamayacak bu aracın getirisi, Bakan’ın da, katılımcıların da sigortasını attıracak kadar vasat.
– Menkul kıymet yatırım fonlarının getirisi ise BES’ten 1 puan daha düşük ve reel olarak eksi 9.4.
– En dipte ise riskinin yüksekliğinden dolayı en çok kazandırması gereken hisse senetleri yer alıyor. Hisse senetlerinin 5 yıllık performansı yüzde 13, reel getirisi ise eksi yüzde 23. Demek ki şirketler doğru dürüst büyüyemiyor, büyüse de kâr edemiyor, kâr etse de dağıtmıyor. Veya dağıtsa da borsada hisse senedi fiyatına yansımıyor.
– Getirisizliğin bir nedeni hisse senedinde. Faizde de küresel etkilerden dolayı getiri yok. Bireysel emeklilik fonları da, konuta, döviz ve altına yatırım yapmalıydılar ki, daha yüksek kazanç sağlasınlar.
– Araç çeşitliliğinin azlığı tamam ama sektörü kurtarmaz. Çünkü hazine ve mevduat faizi kadar bir getiriyi dahi yakalayamamışlar. Mevduat faizi yüzde 47 ve hazine faizi yüzde 52 kazandırırken, BES’in getirisi yüzde 35’te kalıyor.
– Faize, dövize, altına ve gayrimenkule vatandaş zaten kolaylıkla yatırım yapıyor. İşin hem kolaylığı hem de yüksek kazancı varken, daha düşük getiriye ve 10 yıl süreyle dokunamayacağı bir tasarrufu yapmak, devlet katkısını ve sigortası atan bireyleri gerektiriyor.
-SONUÇ: “Yar yıkılmazsa dere dolmaz.” Türk atasözü
Net getiriler hesaplanırken stopaj ve vergi dikkate alınmadı. Hesabın eylül sonu itibarıyla yapılmasının nedeni, Konut Fiyat Endeksi’nin en son o tarih itibarıyla açıklanmasıdır. BES verisi Hazine’nin EGM birimi tarafından olusturulan endekslemedir. Sepet kur, euro ve dolar yarı yarıyadır. Yatırım fonları, hazine ve mevduat faizi getirilerin bilesiklendirilmesiyle hesaplandı.
Habertürk/ Abdurrahman Yıldırım