Yatay yapılaşmanın doğaya etkisi nedir?

kürşat ayhan

Ankara’nın en fazla yeşil alanlı konut projesi Mebuskent’in başmimarı Aymor Grup Yönetim Kurulu üyesi Ayhan, yatırımcıların sadece kalite değil, çevresel özellikleri de aradıklarını söyledi
Yatay yapılaşmayla ilgili çalışmalara ağırlık verildiği şu günlerde Aymor Grup Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Ayhan ile Ankara’nın en fazla yeşil alana sahip konut projesi olan Mebuskent üzerine konuştuk.

Mebuskent projesi nasıl doğdu? Artık günümüzde insanların siteden beklentileri sadece yapıların üç tarafını çevirelim site densin değil. Biz bunu müşterilerimizle konuşurken fark ettik. 80 ve 90’lı yıllarda daire sattığımız insanlar o zamanlar sadece kalite arıyorlardı. Gelişmişlik ve refah seviyesinin artmasıyla doğal olarak talepler de değişti. Artık yeşili daha bol, spor yapabileceğimiz, havuza girebileceğimiz kendimize ait yerimiz olsun söylemleri duyuyoruz. Bu bizim eski müşterilerimize yaptığımız anketlerin sonucu.

Yatay yapılaşmayı projenizde kullanmanız ile insanların talepleri arasında bir bağlantı var mı? Tabiî ki var. Biz 400 dönüm arazinin 300 dönümünü yatay yapılaşmaya ayırdık. Villaların kendi bahçeleri ve ortak alanların kendi yeşil alanları fazla. Bazı projeleri insanlara, ‘yeşil alanımız çok, ağacımız çok’ şeklinde lanse ediyorlar ama yaptıkları sadece botanik bahçelerini çeşitli çiçeklerle süslemek. Bizde ise öyle değil. Yeşil botanik ağaçlar, çiçekler var ama arazinin geneline baktığımızda her yer yeşil. Bu bizim daha ilk başta tasarım planlama yaparken dikkat ettiğimiz husustu. Çok katlı yapılar malum, insanlar 10. kata çıkıyorlar toprakla bir alakası olmuyor. Yatay yapılaşmada ise tam tersi insanlar toprağa doğaya birebir yakın oluyor. 1-2 merdivenle toprağa ulaşabiliyor. İnsanların, doğayla iç içe olması, çocuğun dışarıya evden çok rahat girip çıkması, kapısının önünde ağaçların olması. Bunlar şuan günümüz insanların bir yapıda aradığı en büyük özellikler. Ayrıca maliyeti artsa da yatay yapılar kullanım açısında çok daha iyi ve pratik.

‘Yaşam alanı’ kavramını biraz açar mısınız? Biz insanlara sadece 4 duvar satmıyoruz, gerçekleştirdiğimiz içinde sosyal donatıların yüksek olduğu bir proje. Spor yapılabilecek kapalı spor salonlarının, açık alanda spor yapmak isteyenler için uzunca bir yürüyüş ve bisiklet parkuru olduğu, yeşili bol ekstradan dışarıya ihtiyacı olmadan kendi potansiyelini oluşturan bir proje. Eczane, kütüphane, okul, kreş, kuaför ve market gibi yapıları kendi bünyesinde barındırdığı için dışarıya ihtiyacı azaltıyor. Projenin bence en büyük özelliği de bu: Kendi potansiyelini kendisi taşıması… Dışarıya da ihtiyaç duyurmaması. Mebuskent yaklaşık 1 buçuk metreden 4 buçuk metreye kadar taş duvarlar var etrafında ve tüm projenin etrafı çevrilmiş durumda. 4 tane giriş kapısı var. Güvenlik elemanları da mevcut ve güvenlik kameralarıyla izlenmekte. Böylece insanlar güvenli bir şekilde insanlar saatlerce bisiklet sürebilir, çocuklar saatlerce oyun parkında arkadaşlarıyla beraber oyun oynayabilir. Giriş çıkışlar kontrol altında. Hiçbir güvenlik zafiyeti yok. Bunların hepsi aile ve çocuklar için güvenlik teşkil eder. Ailelerin daha rahat hareket etmesi için kreş de mevcut. Bu da çalışan aileler için kendi oturduğu yerde avantaj sağlar. Kısacası kent insanın ihtiyaç duyacağı her şeye sahip.

Ailelerin başka hangi nedenlerle Mebuskent’i tercih eder? İnsanların burayı tercih etmesinin sebeplerinden bir tanesi de rakım olarak şehirden daha yüksek olması. Bu da temiz hava ve oksijen demek. Ankara’nın en temiz havası burada. Havuzu koyduğumuz yer bin 88 rakımda. Şu an Ankara’da bu rakımda ve açık havada bir havuz yok. Daha dingin bir hayatın olduğu burada sadece kuş sesleriyle uyanırsınız. Herhangi bir şehir hayatına özgü korna tarzı sesler duyamazsınız. 10 km bisiklet yolu var. Şehrin merkezine ulaşım da 25 dakika sürüyor. Metroya yakınız. Otobüs dolmuşlar da yakın zamanda gelecek. Özellikle Mebuskent’i aileler çocukları için tercih ediyor. İkincisi, Batıkent Çakırlar bölgesinin okul üssü olması. Projenin dışında da çok fazla okul var. Hatta servislerle birlikte çoğu öğrenci okulları için buraya geliyor. Bu bölgenin okul potansiyeli de çok yüksek ve eğitim alternatifi çok fazla.

Teslim tarihi Aralık 2016
Kürşat Ayhan proje ruhsatını 2013 ‘ün mart ayında aldıkları Mebuskent’te çalışmaların devam ettiğini belirterek “Kaba yapıları bitti, incelerinin de yarısı bitmek üzere. Toplamda yüzde 75’lik kısmını bitirdik. Proje teslim tarihi olarak da 2016 Aralık ayını düşünüyoruz. Herhangi bir geç kalmışlığımız yok, proje planladığımız doğrultuda gidiyor. Bu sene sonunda anahtarları teslim edeceğiz” diye konuştu.
Sabah – Arda Topal