Riskli alan ilan edildikten sonra kentsel dönüşüm kapsamına alınan Esenler Havaalanı Mahallesi’ndeki yapı stoğu, deprem tehlikesinin Türkiye için ne anlama geldiğinin net bir fotoğrafını veriyor.
Yıkım için boşaltılan binalarda tespit edilen, kum gibi dağılan kolonlar, göçmek üzere olan kirişler ve neredeyse hiç kullanılmamış demirler; ‘Yıkılmaları için zaten depreme gerek yokmuş’ dedirtiyor.
Esenler’de gerçekleşen Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm projesi öncesinde Havaalanı Mahallesi’ndeki binalarda çekilen fotoğraflar kentsel dönüşümün ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. ‘Riskli alan’ ilan edilmesinin ardından Havaalanı Mahallesi’nde kentsel dönüşüm için yıkılan yapılarda önemli eksiklikler saptandı.
Çarpıcı görüntüler
Dönüşüme uğrayan yapılarda düşük kaliteli beton kullanıldığı, kolonların ayıklanmamış deniz kumuyla inşa edildiği, yıpranmış ve erimiş demirler ile korozyona uğramış donatıların kullanıldığı saptandı. İnsanların yıllardır deprem tehlikesine rağmen kaymaların yaşandığı kolonların, derin çatlakların oluştuğu kirişlerin altında yaşam sürdüğü görüldü.
‘Büyük risk taşıyor’
Bazı yapılarda ise durum çok daha çarpıcıydı. İlk katlarda olan kolonlar yukarı katlara doğru ortadan kayboluyor, ilk kattaki genişlikleri yükseklik arttıkça azalıyordu. Bu görüntüleri değerlendiren uzmanlar da depreme yönelik kentsel dönüşümün kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, dönüşümde riskli alan ilan edilen bölgelerin öncelikli olması gerektiğinin altını çizdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın, “Bu yapılarda düşük beton kalitesi, korozyona uğramış donatılar, çok büyük etriye aralıkları, özensiz işçilik, eksik kolon ve yamuk kirişler oldukça fazla. İmalat hatalarının bu derece fazla olduğu yapılar büyük risk teşkil etmektedir. Bu yüzden kentsel dönüşüm tüm Türkiye’de gerekli. 1. derece deprem bölgeleri ve İstanbul’un güney sahilleri ile zemin koşulları yumuşak olan bölgelere kentsel dönüşümde öncelik verilmelidir. Mühendislik hizmeti almadan kontrolsüz büyümüş ve gecekondu diye tabir edilen yapıların yığıldığı alanlar ve iskân alamamış binalar ele alınmalı. 1975 deprem yönetmeliğinden önce yapılmış binalar da kentsel dönüşüme girmelidir” dedi.
Rutubetli kent etkisi
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe de, İstanbul’daki yapıların önemli bir kısmının mühendislik hizmeti görmeden Kaçak olarak yapıldığına dikkat çekerek, “Bu binalar zaman içerisinde fiziksel şartlara karşı duramıyor. Bunda İstanbul’un nemli bir kent olmasının da etkisi var. Yıllar içinde almış olduğu rutubet ve nemle betonun içerisinde bulunan çelik korozyona uğruyor ve taşıma gücünü kaybediyor. İstanbul’daki yapıların büyük bir kısmının elden geçirilmesi gerekiyor ama bu yapıların illa ki yıkılıp yeniden yapılması gerekmiyor. Güçlendirme alternatifi de uygulanabilir” diye konuştu.
İşlenmemiş deniz kumu ciddi tehlike
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise, “İnşaatlarda işlenmemiş deniz kumu kullanmak korozyona neden olmakta. Demirler ise en önemli konu. Çünkü denetimi çok az yapılıyor. Bütün bu olumsuzluklar ciddi tehlikeler doğuruyor. Kentsel dönüm, İstanbul için gerekli ama şehircilik ilkelerine uygun bir yenileme yapılmalıdır. Kentsel dönüşüm altyapıları hazırlanmış, doğru planlamayla yapılmış, yeşil alan ve sosyal olanaklara sahip bir yapılanmadır” şeklinde konuştu.
Milliyet