Ankara Marka Festivali için Başkent’e gelen ünlü Alman Mimar Prof. Stephan Braunfels, kent mimarisini inceledi, Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Başkent’teki Cumhuriyet dönemi yapılarının korunması gerektiğini vurgulayan Braunfels, “Saraçoğlu Mahallesi’ndeki Türk geleneğini yansıtan mimari özellikler, yeni yapılacak projelere örnek olmalı” dedi.
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO), Başkent’i ‘marka kent’ haline getirmek amacıyla bu yıl ilkini düzenlediği Ankara Marka Festivali kapsamında Ankara’ya gelen ünlü Alman Mimar Prof. Stephan Braunfels, kent mimarisi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Berlin’deki Alman Parlamento Binası başta olmak üzere farklı ülkelerdeki çok sayıda yapıda imzası bulunan Braunfels, Ankara’nın kalbi Kızılay’a çıktı. Braunfels, yurttaşları Hermann Jansen’ın 1928’de projelendirdiği planda ‘kent meydanı’ olarak tasarlanan Güvenpark ile Paul Bonatz’ın 1945’te projelendirdiği Saraçoğlu Mahallesi’ni gezdi. Geleneksel Türk mimarisinin büyüleyici olduğuna dikkat çeken Braunfels, Saraçoğlu Mahallesi’nin yeni yapılacak konut projelerine örnek olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
BÜYÜK VE MODERN BİR ŞEHİR
“İlk defa geldiğim Ankara’nın bu kadar büyük ve modern bir şehir olmasına şaşırdım. Nüfusuyla Berlin’in iki katı. Avrupa’ya göre modern bir yapılaşma var. Alman mimar olduğum ya da yapıları Alman mimarlar yaptığı için demiyorum ama kent planlaması iyi olduğu için şimdi bile İstanbul’a kıyasla trafik çok daha hızlı akıyor. Ayrıca Cumhuriyet’in ilk yıllarında tasarlanan ‘yeşil şehir’ planı kendisini koruyor.
TÜRK GELENEĞİNE UYGUN YAPILAR ÖNEMLİ
Cumhuriyet’in ilk 20-30 yılında, Atatürk döneminde yapılan yapıların korunması gerekiyor. Çok şaşırdığım bir konu, o yıllarda Alman mimarlar yeni binalara Türk bir hava katmak istemişler. Saraçoğlu bunun en güzel örneği. Saraçoğlu Mahallesi’ndeki evler, eski Türk evlerine benziyor. Şimdi yapılanların ise ya hiç mimarlıkla alakası yok ya da çok Amerikan ve İngiliz tarzı. Türkiye için özünü bulup, kendine has, Türk geleneğine uygun yapılar inşaa edilmesi daha önemli.
BULVARDA YENİLEME GEREKİYOR
Atatük Bulvarın’daki çirkin görüntüyü görünce 60’lı, 80’li yılara gittim. Bence bulvardaki yapıların yenilenmesi gerek. Evler çok eskimiş; restoreye gerek yok, daha değişik şeyler uygulanabilir. Ankara’da 1950’ye kadar olan mimari ile son 10 sene içinde yapılan binalar çok güzel. Ama arada kalan 50 yıl içinde yapılan binaların yenilenmesi gerekiyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan şehir planlamasında, Ankara Kalesi başta olmak üzere kent manzarasının kapanmamasına çok dikkat edilmiş.
YÜKSEK BİNALAR DİKİLEBİLİR
Atatürk’ün ‘Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez’ sözü çok önemli. Saraçoğlu Mahallesi’ndeki Türk geleneğini yansıtan mimari özellikler, yeni yapılacak kentsel dönüşüm ve konut projelerine örnek olmalı. Türk mimarisinde açık yapılar var. Onun için yan yana bloklardan ziyade özündeki açık konut mimarisine uygun projeler yapılmalı. Manzarayı kapatmamak kaydı ile geniş yeşil alanlara sahip yüksek binalar dikilebilir.”
STEPHAN BRAUNFELS KİMDİR?
55 yaşındaki Alman mimar, Berlin’deki en önemli binalardan olan Alman Parlamento binası ile üçünücü parlamento binası olan Marie-Elisabeth-Lueders-Haus yapılarına imza attı. İlk bürosunu 1958 yılında Almanya’nın Münih kentinde açan Braunfels, çalışmalarına Berlin’deki ofisinde devam ediyor. Başta Almanya olmak üzere farklı ülkelerde çok sayıda yapının projelerini çizen Braunfels, Türkiye’de de İstanbul’da bir ofis açmayı planlıyor.
Hürriyet Ankara