Mimar ve Mühendisler Gurubu denetleme ve genel idare kurulu üyesi Kadem Ekşi’nin yazısı;
Dünyada inşaat sektörü 2008 krizinden sonra durağandan % 4 büyüyerek 8 trilyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır.Türkiye’deki nüfus, sanayileşme, ekonomik büyümeyi destekleyecek altyapı ihtiyaçları, kamu ve özel sektör yatırımları artmakta olup, Türkiye güvenli bir liman olarak büyümektedir. Yıllık konut satışının 1 milyonu aştığı ülkemizde zemin teknolojilerinde projelerden payını almıştır. Özellikle son yıllardaki derin kazılar ve iksa sistemleri, zemin projelerinin jeofizik, jeolojik ve geoteknik çalışmaların proje müşavirlik ve mühendisliğin önemini arttırmıştır. Biz, yapı sektörünün hem mutfağında projeler ve hem uygulamasında şantiyecilik yönüyle karşılaşılan sorunlar, çözüm ve beklentileri daha iyi analiz etmekteyiz. Özellikle çok katlı mühendislik yapıların tasarım ve projelerinde ilgili yüksek yapı deprem yönetmeliklerinin hala çıkarılmamış olması, ileride bir gün mutlaka karşılaşacağımız deprem riski ile şehirlerimizi karşı karşıya getirecektir. Avrupa’da 70 metre ve üzeri bina sayı rekoru, Nisan 2014 itibariyle 417 yapıyla Türkiye’nin olduğuna göre bu konuda acil eylem planını Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yapması gerekir. Zemin çalışmalarında son yıllarda çözüm ve ayrım gücü yüksek teknolojiyle 3 boyutlu tomografi ve sismik çalışmalar ile zemin parametrelerini güvenli hassas bir şekilde tespit etmekteyiz. Wireline sondaj tekniği ile karot yüzdesi yüksek sonuçlar elde edilmekte. Bu da laboratuvarda test ve analiz sonuçlarının sağlıklı belirlenmesi demektir. Zemin etüt projelerinde tecrübe kalite ve güveni yakalayarak, geoteknik tasarım ve uygulamada işleri kolaylaştırırız. Çok katlı mühendislik yapılarının tasarımında zemin çalışmaları belirleyicidir. Bu detaya formel iş olarak bakmayan firmalar, maliyetlerini düşürüp güvenli iş yapmaktadır. Arsa maliyetlerinin yüksek olduğu şehirlerimizde her m2 önem arz etmekte ve derinlere inilmektedir. Temel alt ıslah ve izolasyon çalışmaları, bina güvenliği ve servis ömrü yüksek yapıları inşa etmek için çok önemli. Halihazırda yapı denetime rağmen su ve korozyon tehlikesine karşı bir şey olmaz mantığıyla yapılar inşa edilmektedir.Enerji verimliliğinde dikkate alan zihniyet değişimi şarttır. Şantiyelerde iş güvenliği kurallarında olduğu gibi bugün uluslararası standartlarda zemin teknolojileriyle çalışmak, iş üretmek mümkündür. Ancak işverenler hemen fiyat kırmakta maliyet analizleriyle işin kalite ve standartlarını düşürmektedir. Bu hastalık, hem kamu hem özel sektör yatırımlarının tamamında mevcuttur. Aslında kendi ayağımıza kurşun sıkıp geleceğimizi de riske atıyorlar. Ülkemizde inşaat sektöründe kamu ve özek sektör toplam inşaat harcamaları 2013 yılında 142 milyar TL dir. %10 artışla 2014 yıllını tamamlandığını düşünelim maalesef zemin teknolojilerine bu pastadan %1 pay düşmemektedir bu yanlış bir eksiktir. Sağlıklı bir kentleşme için bu oran en az %2,5 olmalıdır. Reel konut talebi genç nüfus, ekonomiye güven ve istikrarla her geçen gün artmaktadır. Deprem gerçeği ve yaşam kalitesinin düşük olduğu çarpık kentleşme alanlarının yenilenme ihtiyacı 2015 yıllının hem yapı hem de zemin sektörü açısından haraketli geçecektir. 2014 yıllında 1 100.000 adet konut satışlarındaki artış bu doğrulamaktadır. Burada vatandaşın konuta rahat erişimi sağlanmalı ve ipotekli satışlardan kaçınmalıyız. Uluslararası bir krizde oluşacak bir balonla bu iş elimizde patlayabilir. Yüzbinlerce mağdurla karşı karşıya kalabiliriz. Hükümetler, bu işi denge-ölçü-ahenk ile yürütmelidir. Yatırımcılar Sayın Başbakanımızın insan ölçekli yatay merhametli şehirler ifadesini esas almalı ve daha insani sürdürülebilir çevreci projeler yapmalıdır.İnşaat sektöründe dünyanın en büyük uluslararası yükleniciler listesinde Çin’den sonra ikinci sırada yer alan Türkiye, 550 milyar dolarlık bir hasılatı 2013 te yapmıştır. Ülkemiz adına bu başarıyı alkışlamalıyız. Dünyada en büyük 250 firma arasında 42 Türk firması var, ancak hasılatı ana yüklenici olarak artırmamız lazım. Dünyadaki pastadan aldığımız toplam pay %4 geçmemektedir. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için içerde ve yurtdışı müteahhitlik sektöründe devlet desteği açılmalıdır. Bunun içinde müşavirlik sektöründe projelendirme ve teknik danışmalık işini güçlendirmeliyiz. Çünkü şartnameler burada yazılmaktadır. Bu alanda varsa ülkenin pastası büyür. 80 milyar dolarlık 2014 yıllı hasılat değeri küçümsenemez. 225 firma, bu payı etmektedir ve burada biz yokuz. Burada uzman mühendislik kavramını işler hale getirip Türkiye’nin kalkınma ve büyüme reflekslerine hep birlikte katkı koymalıyız.
Kadem EKŞİ