Kentsel dönüşüm ülkemiz gündemini en çok meşgul eden konular içerisinde, aslında en yüzeysel ele alınan konuların başında gelmektedir.
Öyle ki, kendi bakış açısını mutlak doğru sanıp bunu da herkese empoze etmeye çalışan kesimlerin işgüzar kestirmeci yaklaşımlarının tersine, ülkemizde daha kentsel dönüşümün tarafları bile tam olarak ortaya konul(a)mamıştır. Sadece bu bile, gündemi bu kadar meşgul eden kentsel dönüşümün 1999’dan bu yana neden bir türlü söylemden eyleme geçilemediğinin önemli cevaplarından birini oluşturmaktadır.
O yüzden ülkemizde kentsel dönüşümün gerçek taraflarını, bir sarhoşa laf anlatmaya çalışır gibi sabırla anlatmayı son derece önemli görüyoruz. Bunu yaparken, “bir sarhoşa laf anlatmaya çalışır gibi” anlatmak durumunda kalmamızın nedeni, ülkemizde kentsel dönüşüm gündemde yükseldikçe, adeta meydanın kendilerine kalacağından emin olan şu üç kesimin bazı üyelerinin söylem ve uygulamalarıyla adeta 7 gün 24 saat sarhoş dolaşmaya başlamış olmalarıdır. Bu üç sarhoş kesim; özel sektör, bürokratlar ve site yöneticileridir. Sarhoşluklarının nedeni de, yanlış anlaşılmasın alkol değil, “özgüven sarhoşluğu”dur. Herbiri içerisinde yer alan azımsanmayacak bir bölüm, kendisini kentsel dönüşümün olmazsa olmaz aktörü olmalarındaki gerçeklik payını adeta gerçek dünyadan kopacak derecede bir özgüven sarhoşluğuyla ön plana çıkararak, konunun diğer taraflarını yok sayma hatasında buluşmaktadırlar. Yoksa sandıklarının tersine, sadece müteahhit- bürokrat-site yöneticisi sırt sırta verdi diye ortaya çıkacak olan şey, herşey olur- ama kentsel dönüşüm olmaz, en iyi örnekleri bile bir kentsel hata olan bina dönüşümü olur, ama kentsel dönüşüm olmaz. O yüzdendir ki, bir sarhoşa laf anlatmaya çalışır gibi sabırla, kentsel dönüşümün, özgüven sarhoşluğuna kapılmış üyelere sahip olan bu üç kesimden ibaret olmadığını bu yazımızda seçilmiş veya atanmış olsun karar alıcıları temsilen Devlet’ten başlayarak anlatalım:
Devlet: Sadece kendilerinin temsil ettiğini düşünenlerin yanlış söylem ve uygulamaları nedeniyle kentsel dönüşümün en yanlış anlaşılan tarafıdır. İster seçilmiş isterse atanmış olsun, karar alıcı konumuna ulaşmış olanlardan, devleti sadece kendilerinin temsil ettiğini söyleyenlerinin aksine Devlet, kentsel dönüşüm söz konusu olduğunda aslında üç benzemeyen ve birbirini çekemeyenden oluşur:
Belediyeler, Bakanlık, Hükümet.
Ülkemizin en hazin doğru bilinen yanlışı, siyasetin hakikatin değil iktidarın peşindeki bir yarış olmasıdır. Bu nedenle, gündemi çokça meşgul etse de aslında yüzeysel şekilde ele alınan konular, zaten iktidar olmak için yarışmakta olan grupların çözüm bulmaktan çok, birbirine sağır şekilde restleşmek için kullanıp attıkları iktidar yarışında birer uğrak olmaktan öteye gidememektedir. Kentsel dönüşüm gibi ülkemizin en önemli kentsel ihtiyacı olan bir konu bile, bu konuda bir istisna değildir. Böyle olduğu için, toplumumuzda kentsel dönüşüm keskin bir toplumsal ayrışma ile; muhakkak eleştiren ve muhakkak savunan iki zıt kutupta konumlanan bir toplumsal ayrışma çerçevesinde ele alınmaktadır.
Bunun sonucunda da, birbirine benzemeyen ve hatta birbirini çekemeyen belediye, bakanlık, hükümet üçlüsünün ülkemizde eşgüdümle çalıştıklarını görmek enderdir. Genellikle biri yapar, biri bozar, öteki seyreder. Ne zaman hangisinin yapıp, hangisinin bozacağını, hangisininse tüm bu olup biteni seyredeceği ise kestirilemez.
Peki doğrusu bu mudur? Kuşkusuz hayır. Bilakis, belediye, bakanlık, hükümet üçlüsünden kentsel dönüşümde beklenen toplumsal ve tarihsel rol, tek kelimeyle; “kolaylaştırıcılık”tır. Kentsel dönüşümün toplumsal, ekonomik ve siyasal altyapısının oluşturulmasında, vatandaşlarımızın kentsel dönüşüme ulaşabilirliklerinin arttırmasında ve özel sektör için kentsel dönüşüm planlanan bölgelerin cazip hale getirilmesinde bir “kolaylaştırıcı rolü” üstlenmelerini beklemekteyiz.
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” ilkesi, kentsel dönüşüm konusunda da belediye, bakanlık, hükümet üçlüsünden oluşan karar alıcılardan toplumsal talebi özetlemektedir. Hepsi bu.
Sosyolog Faruk Özcan
Bir yanıt bırakın