Bakırköy Belediyesi’nin yaptırdığı Leyla Gencer Opera ve Sanat merkezi 16 Ekim’de sezonu açıyor. Yeni Sanat Danışmanı Arda Aydoğan, “Bu salon Bakırköy’ü İstanbul’un gözde ilçelerinden biri haline dönüştürecek.” diyor.
İstanbul ’un sadece iki opera salonu var. Biri asırlık Süreyya; yıllarca Kadıköy’de sinema olarak çalıştıktan sonra AKM kapanınca Devlet Opera ve Balesi’ni ağırlamaya başladı. Küçük ama güzel bir salon. Diğeri ise çok genç, Bakırköy Belediyesi’nin inşa ettirdiği ve Türkiye ’nin uluslararası üne sahip pası Leyla Gencer’in adını verdiği modern bir yapı. 2013’te açıldı ama geçen süre içinde bir türlü düzenli bir programla çalışmaya başlayıp, kentin kültür sanat hayatında hak ettiği yeri bulamadı. Bir kültür merkezini işletmenin, inşa etmekten daha zor olduğunun simgesine dönüşmek üzereydi. Neyse ki bu sezon, yeni bir kadroyla çalışmaya başlıyor. Sanat Danışmanı olarak, müzik dünyasının Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndan hatırladığı Arda Aydoğan göreve getirildi. Aydoğan en son Şişli Belediyesi ile çalışıyordu. Salon için bir program hazırlandı. 16 Ekim’de İstanbul Devlet Opera Balesi Orkestrası ve Solist Sanatçıları’nın opera aryaları seslendirdikleri bir gala gecesiyle sezonu açacak. Aynı gece bir dönem İKSV’nin Şişhane’deki merkezinde korunan, sanatçının eşyalarından oluşan ”Leyla Gencer Anı Evi” de bu yeni yerinde yeni hayatına başlayacak.
Dans, popüler tiyatro, müzikal gibi farklı türlerde gösterilerin de yer alacağı çeşitliliği olan bir program hazırlanmış. Ekim-Kasım programında Canan Anderson keman konseri, Metin Uca’nın Klasikomik adlı gösterisi, Melihat Gülses sanat müziği konseri Cahide Müzikali ve Şevki Karayel piyano resitali var.
Leyla Gencer, İstanbul’un kültür hayatında nasıl bir yer edinecek. Bunu zamanla göreceğiz. Merakımızı biraz olsun gidermek için Arda Aydoğan’a bazı sorular yönelttik. Aydoğan Leyla Gencer’in kentteki önemli bir boşluğu doldurduğunu, yapılacak etkinliklerle semtin dünya çapında adını duyuracağını anlattı.
Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nin genel sanat danışmanlığı görevi size nasıl teklif edildi, ne düşünerek kabul ettiniz?
1989 yılında, Sayın Bedreddin Dalan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı esnasında, Cemal Reşit Rey Konser Salonu açılış etkinliklerinde ve kültür-sanat çalışmalarında bulundum. 1994’de yardımcısı olduğum Aydın Gün’ün görevden ayrılmasıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun Genel Sanat Yönetmenliği görevine atandım. 2005 yılına kadar kurumun müdürlük ve genel sanat yönetmenliği görevini üstlendim. Hedeflediğim ilke; dünya standartlarında, İstanbul’a yakışır, beş yıldızlı müessese anlayışıyla yönetilen bir sanat kurumu oluşturmaktı. CRR Konser Salonu’nu sadece yurt içi ve yurt dışındaki sanatın değişik örneklerinin sergilenmesi dışında, CRR Senfoni Orkestrası, CRR Opera ve Orkestrası, CRR Dans Tiyatrosu’nu kurarak, sanat üreten bir kurum haline dönüştürmeyi amaçladım. Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’ni de aynı işletme ve sanat yönetimi anlayışıyla, opera, bale, müzikal ve konserlere ev sahipliği yapacak şekilde organize ediyoruz ve bu çıtaya erişmeyi amaçlıyoruz. Oluşturduğumuz uluslararası standartlardaki sanat anlayışıyla İstanbul’lu sanatseverlere hizmet etmeyi amaçlıyoruz. Bu kurumu da onun ismine yaraşır bir şekilde yönetmeyi hedefliyorum. Görev bana Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Nurhan Çetinkaya tarafından teklif edildi. Türkiye gibi bir ülkede sanat kurumu yönetmek zor bir görev olsa da, Bakırköy Belediyesi’nin desteğiyle yapabileceğime inanıyorum.
Bu salonu nasıl tanımlıyorsunuz? İstanbul için Bakırköy için ve opera sanatı için ne ifade ediyor?
Bu salonu bir sanatçı olarak İstanbullulara, İstanbullu sanatseverlere hediye olarak tanımlıyorum. Günümüzde bu tip alanlara bir AVM, bir gökdelen dikmek anlayışı varken, Bakırköy Belediyesi’nin buraya bir opera ve sanat merkezinin yapılmasını ve İstanbul halkına hizmet etmesini sağlamasını takdir ediyorum. Burasını bir tek taş yüzük olarak düşünüyorum. Unesco verilerine göre bu nüfus yoğunluğundaki bir şehre, en az 400 adet benzer standartlarda sanat merkezleri yapılması gerekiyor. Elbette birçok belediyenin kültür sanat mekanı var. Fakat bu salonlar sanat icra etmek için yeterli teknik ve fiziki alt yapıya sahip olmayıp, öncelikle toplantı, panel ve konferans düşünülerek yapıldığı için konser, tiyatro, müzikal, opera, bale, resital gibi etkinliklerin gerçekleşmesi imkansız oluyor. AKM’nin yokluğunu yaşadığımız bu yıllarda sanat hayatına büyük bir darbe vuruluyor düşüncesindeyim. Bu bağlamda Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi, İstanbul’un şu andaki opera, bale, müzikal ve konserlerin yapılabileceği belediye bünyesindeki tek mekan. Bakırköy ise bu salonun yapılmasıyla birlikte ve planlanan etkinliklerle İstanbul’un gözde ilçelerinden biri haline dönüşecek. Ayrıca hedefimiz, İstanbul’un dünyaya açılan penceresi ve Avrupa’nın sayılı sanat merkezlerinden biri olmak. Bunun gerçekleşmesi sadece mekanın faaliyete geçmesiyle değil, bu mekanda gerek ulusal, gerekse uluslararası sanatçıların ve toplulukların etkinliklerinin gerçekleşmesiyle olacaktır. Bu bağlamda hem Bakırköy için hem İstanbul için önemli bir sanat mabedi olma yolunda önem arz ediyor.
Leyla Gencer hem performans sanatları mekanı, hem de konser salonu olarak yönetilecek. Sanatı seven, sanatı tüm alanlarda tüketmek isteyen, çağdaş seviyeye gelmiş tüm kesimlere hitap edeceğini düşünüyorum.
Opera temsilleri ne sıklıkta gerçekleşecek?
Burası sıklıkla opera temsilleri yapan bir mekan. Bu konuda Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile iletişim halindeyiz. Ayrıca bizim de kurum olarak ürettiğimiz opera ve bale projeleri olacak ve bunlar sponsorlar desteği ile gerçekleşecek.
Arda Bey siz daha önce de yerel yönetimlerle çalıştınız. Belediyeye ait bir sanat kurumunu yönetmenin güçlükleri ve avantajları nelerdir?
Belediyeye ait bir sanat kurumunun yönetim güçlüğü, o belediyenin yöneticilerinin sanata olan bakış açısı ile doğru orantılıdır. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, bu kurumun uluslararası standartlarda kaliteli sanat tüketmesini sağlamayı amaçlıyor. Bu bağlamda kendimi şanslı ifade ediyorum.
Süreklilik yerel yönetimler için önemli. Bir önceki yönetim zamanında yaptırılan Leyla Gencer Opera ve Kültür Merkezi bu yönetim sırasında bir türlü tam anlamıyla çalışır duruma getirilemedi. Bundan sonra mekanizmanın aralıksız ve mükemmel olarak işlemesi için nasıl bir yapı kuruyorsunuz…
Öncelikle bir sanatçı olarak, önceki yönetimin İstanbul’a böyle bir kurum armağan etmesini mutluluk ve takdirle karşılıyorum. Belediye hizmetlerinde devamlıklık esastır ve faaliyetler devam eder. Ama kanımca kurumun bu zamana kadar olan sürede teknik ve fiziki eksiklerinin olması, gerçek anlamda faaliyet göstermesini engellediği için hizmete girememiştir. Sn. Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu’nun kurum ve bu konudaki hassasiyetini bildiğim için, bu durumu bir geç kalınmışlık olarak değil, teknik anlamda eksiklerin giderilmesi için bir süreç olarak görüyorum.
Radikal
Bir yanıt bırakın