Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Erdal Sağlam bugün köşesinde “kur paniğini önlemek için faiz artışı gerekiyor” başlıklı yazısına yer verdi. İşte Merkez Bankası faizlerinde son durum…
HÜKÜMET hem mevduat hem de kredi faizlerini indirerek talebi canlandırmak için bankalara baskı yapıyor ama piyasadaki beklenti faizlerin artacağı yönünde. Özellikle kurlardaki hızlı yükselişi durdurmak için Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor.
Daha önce konuştuğumda, kurların bu düzeye geleceğini tahmin etmeyen bankacılar bile, bu gidişle dolar kurunun 3.30 TL’lerde kalmasının bile zor olacağı görüşünü savunuyorlar.
Buna karşılık piyasalarda Merkez Bankası’nın faiz artıracağı yönünde bir beklenti ise yok. Daha doğrusu Merkez bağımsız davranamadığı için, bu kararı alamayacağı görüşündeler. Bu nedenle de işler iyice zorlaşıyor.
Bir bankacı durumu “Tek kale maç oynanıyor” biçiminde özetledi.
Merkez Bankası’nın faiz artıramadığını, buna karşılık döviz satarak duruma müdahale de edemediğini çünkü rezervlerin yetersiz olduğunu kaydeden aynı bankacı, “Piyasalar da bu durumu çok iyi görüyor; o nedenle gidişatı durduracak bir engel olmadığı için de kurlar hep yukarı gidiyor” dedi.
Küresel gelişmeler nedeniyle son dönemde bütün gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybettiği yorumlarına değinen bir başka bankacı ise TL’nin hep en çok değer kaybeden para birimleri içinde olduğunu, Merkez Bankası’nın hareketsizliğinin bu durumun devam edeceğini gösterdiğini söyledi. Merkez Bankası’nın geçtiğimiz günlerde çok sayıda karar aldığını ama bunların işe yaramadığının açıkça görüldüğünü hatırlatan bankacı, “İşler Merkez Bankası’na geldi kilitlendi. Bu tür parasal tedbirler ya da Cumhurbaşkanı’nın, Başbakanın bir şey demesi veya sürekli açıklanan teşvikler artık paniği önlemek için işe yaramıyor. Bunu durduracak tek silah, bant daraldığı için esnekliği de azalan, Merkez Bankası’nın faiz artırmasıdır ama o da gözükmüyor” şeklinde konuştu.
Yani yapısal tedbir dönemi olmadığını, bu ortamda hiçbir şeyin piyasa için yetmeyeceğini, Merkez Bankası’ndan başka buna dur diyecek bir mekanizma olmadığını kaydeden bankacı, “Bunu Merkez Bankası şimdiye kadar doğru yaptı yanlış yaptı yorumundan bağımsız söylüyorum, gelinen nokta bu” dedi.
VATANDAŞ SATIYOR REEL SEKTÖR ALIYOR
Bankacılar son dönemde en fazla döviz talep eden kesimin, döviz borçlusu reel sektör olduğunu söylüyor. Bunların “kur geri gelirse” diye korkmalarına rağmen 3.23’lerden bile dolar aldığını kaydeden bir bankacı, öte yandan kur daha da yukarı çıkarsa diye korktuklarını ve bu korkunun ağır bastığını söyledi.
Yabancıların daha çok bonoda olduğu, bonodaki faiz artışının kısıtlı olduğunu belirten bankacı, bono yatırımcısı yabancıların kur daha yükselebilir diye TL borçlanıp şimdiden dolar alarak risklerini dengelemeye çalıştıklarını, daha ağır zararlar etmemek için şimdilik bono satışına yüklenmediklerini söyledi.
Hisse senedinde ise daha değişik bir durum görülüyor. Hisse senetleri fiyatları çok düşmedi gözükse bile, dolar bazında, daha önce hep döndüğü dip noktaya geldiğini kaydeden bankacı, “Burası eski dip noktalar ve buradan döner diye beklenti var. Ancak piyasadaki bu olumsuz hava sürerse, hisse senetleri de dolar bazında yeni dipleri görebilir” dedi.
Özetle; kurlardaki hızlı artış artık panik havasını hızlandırdı sadece kurlar değil, bono ve hisse senedi piyasalarını da etkiler noktaya geliyor. Paniği önlemenin tek yolu Merkez Bankası’nın faiz artırması olarak görülüyor. Şu anda en az 1 puanlık artış gerektiği, ileride bu ihtiyacın daha da büyüyeceği kaydediliyor. Buna karşılık Merkez Bankası’nın faiz artışı gibi radikal bir müdahale ihtimali gözükmüyor, o nedenle de panik sürüyor.
Hürriyet