Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Şakir Ercan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında şu ana kadar aşağı yukarı 252 şirketin TMSF’ye devredildiğini bildirdi.
Gül, Anadolu Ajansı’nın (AA) 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği AA Finans Haberleri Terminali’nden canlı yayınlanan Finans Masası’na konuk oldu.
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından TMSF’nin çalışmalarına yönelik soru üzerine Gül, Türkiye’nin, kurulduğu günden bu yana zaman zaman toplumsal iradeyi bozacak saldırılara maruz kaldığını, her ne olursa olsun seçim mekanizması ve sandığa güvenilmesi gerektiğini söyledi.
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Darbelerin ekonomisini hiç tahlil edebildik mi? ‘Darbeler Türkiye’de ekonomik daralmalara neden oldu’ önermesini söylediğim zaman bunun altını doldurabiliyorum. 1959’daki milli gelir seviyemizi 1968’de yakalayabildik. Türkiye’nin 9 senesi yok hükmünde, kayıp… Kimse bunu sorgulayabilmiş mi? 1980 darbesinde de benzer şeyler var. Ondan sonra gelen iktidarın ciddi çabalarıyla aradaki fark kapatıldı. Biz kurumları neden uzun süreli oluşturamıyoruz? İşte bu 10-15 senede yapılan darbeler nedeniyle kurumsal yapıları oluşturamadık. Bundan sonraki süreçte kurumsal yapılar oluşturulacak. Toplumsal iradenin, milli iradenin üzerinde güç olmadığını herkese göstermek durumundayız.”
Ekonomik büyümeyi sürekli hale getirmek için siyasal iktidar değişikliğinin sandık dışında bir mekanizma ile olma imkanının ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Gül, 14 yıl içerisinde bir istikrar yakalandığını, bunun sürekli hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Gül, 15 Temmuz’un toplumun kendi hakkına sahip çıkması anlamında önemli bir gösterge olduğunu ifade ederek, “Biz 15 Temmuz gecesinde TRT yayınlarıyla alakalı bildiri okunurken Digiturk’teki TRT kanallarını kapattık. Halkın yanlış bir bilgilendirme mekanizmasıyla darbecilerin bildirilerini doğruymuş gibi vermemek adına kapattık. Dehşet verici kavramlar var. Bunlardan biri, sanki meşru bir iktidar gibi uluslararası sisteme güvence veriyor. İkincisi, Türkiye’deki terörün artmasından şikayet eden bir hava var. Ama bakıyorsunuz ki terör ile mücadele eden güçlerimize saldırıda bulunuyor.” şeklinde konuştu.
– “12 kişiyi görevden uzaklaştırdık”
Şakir Ercan Gül, TMSF’de, şirketler hariç 380 civarında kamu görevlisi bulunduğunu, 15 Temmuz öncesinde paralel yapı ile irtibatlı olduğunu düşündükleri kişileri pasifize ettiklerini, sonrasında da objektif kriterlere dayalı olarak 12 kişiyi görevden uzaklaştırdıklarını söyledi.
FETÖ soruşturması kapsamında TMSF’ye bugüne kadar kaç şirket devredildiğine yönelik soruyu Gül, “Şu ana kadar aşağı yukarı 252 şirket TMSF yönetimine devredilmiş durumda. Bunların sayısının kaça çıkacağı konusunda herhangi bir şey söylemek mümkün değil. Bunlar ilgili mahkemelerin kararı çerçevesi içerisinde bize geliyor. Kanun Hükmünde Kararname çıktıktan hemen sonra devredilmedi, süreç içerisinde devrediliyor, devredilecek. Kayyum atanan şirketlerin kayyumluğu… KHK diyor ki ‘Artık TMSF’ye devredilir. Kayyum atanmamış şirketlerde bundan sonra bir kayyum ihtiyacı olursa da o zaman doğrudan doğruya o kayyum TMSF olacak.” şeklinde yanıtladı.
Gül, TMSF’ye devredilen FETÖ bağlantılı holding ya da şirketlerde sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin soru üzerine de, şunları kaydetti:
“KHK’nin arkasındaki en önemli mantık… Biliyorsunuz ki soruşturmalar devam ediyor. Bu soruşturmalar çerçevesinde bu şirketlerin çok uzun yıllar TMSF’de kalabileceği, uzun yıllar bu soruşturmaların bitmeyeceği düşüncesiyle satış yetkisini TMSF’ye vermesinin en önemli nedeni ekonomiye olumsuz etkilerinin sınırlandırılması, en fazla fayda sağlayacak tarzda bir mantık ile KHK hazırlandı. Vatandaş hukuku, bu mal sahiplerinin hukukunu savunma anlamında, bir kısmı beraat de edebilir. Beraat ederlerse varlıkları satmamışsak zaten ilgili şirkete iade edeceğiz. Eğer satmışsak satış bedelini mahkemenin o kararı verinceye kadar ki dönemde bir hesapta bloke edeceğiz. O blokaj sonucunda o parayı, değeri nemalandıracağız. Mahkeme sonunda mahkumiyet olursa bu paralar kamuya intikal edecek. Mahkumiyet olmayıp beraat ederlerse ilgililere iade edilecek. Hak sahiplerinin mülkiyet haklarına dokunulmamış olacak. Mümkün mertebe bu kadar önemli ve geniş sayıda şirketin dışsal zararlar üretmemesini sağlamak, ekonomiye en fazla katkıda bulunabilecek ya da en az zarar oluşturabilecek şekilde çözümlemesini sağlayabilmek. Bu amaçla KHK hazırlandı ve biz de buna göre uygulamaya çalışacağız.”
Gül, bunun süreç içerisinde konuşulup değerlendirileceğini söyledi.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Şakir Ercan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Fon’a devredilen şirketlerin satışına ilişkin, “Bunların içerisinde kısa zamanda satılması gereken şeyleri satışa hazırlayacağız . Ben tarih vermiyorum ama 2017 başında olabilir.” dedi.
Gül, Anadolu Ajansı’nın (AA) 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği AA Finans Haberleri Terminali’nden canlı yayınlanan Finans Masası’na konuk oldu.
FETÖ soruşturması kapsamında devraldıkları şirketleri ekonomik açıdan herhangi bir sıkıntı yaratmayacak şekilde yönetmek durumunda bulunduklarını, TMSF’ye devrin gayesinin de bu olduğunu ifade eden Gül, “Bu şirketler eğer normal mekanizma ile yürüyebilecek şirketlerse… Ama bazı şirketler öyle değil. İşletme sermayesi çekilmiş, içinde bir değer kalmamış şirketler de var. Dolayısıyla bu şirketlerle ilgili eğer grup içerisinde bir transfer yapma imkanımız varsa onu da değerlendireceğiz. Yoksa bu şirketleri tasfiye edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Herhangi bir şirketin yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda tasfiye edildiğini anımsatan Gül, TMSF’nin bu şirketlere herhangi bir kaynak aktarmayacağını, mevcut kaynaklarını değerlendirerek işletmeleri yaşatacağını ve çözümlemesini sağlayacağını, borca batık firmalar olursa da tasfiye mekanizmasının işletileceğini bildirdi. Gül, TMSF’nin bu şirketlerle hukuku olanların da hukukunu koruyacağını söyledi.
– “TMSF’nin artık kendisi kayyum”
Şakir Ercan Gül, TMSF’nin büyüyüp küçülebilme özelliğine sahip bir kamu kurumu olduğunu belirterek, bu şirketlerin yönetimi konusunda ihtiyaç duydukları iş gücünü dışarıdan temin etme ve bu iş gücünü satış ile birlikte devretme imkanına sahip olduklarını kaydetti.
TMSF’nin artık kendisinin kayyum olduğunu ifade eden Gül, “Biz artık kayyum değil, yönetim kurulu atıyoruz.” dedi. Söz konusu yönetim kurulu üyelerinin önemli bir bölümünün TMSF personeli olduğunu belirten Gül, ayrıca işletmelerin faaliyetine yararlı olabilecek özel sektördeki mali müşavir ve avukatların da yönetim organına atandığını söyledi.
“Bu anlamda kaç kişiye ihtiyaç olacaktır?” sorusu üzerine, bunu süreç içerisinde görebileceklerini, henüz şirketlerin fotoğrafını çekemediklerini ifade eden Gül, bu konuyla ilgili yürüyen davaları da dikkate alacaklarını kaydetti.
Gül, şirketlerin satış takvimine ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:
“Bunların yargı dosyalarına bakmak lazım. Oradaki süreci takip etmek lazım. Tereddütlü bir durum olup olmadığına bakmak lazım. Yargısal süreçle birlikte değerlendirilecek şeyler… Bunların içerisinde kısa zamanda satılması gereken şeyleri satışa hazırlayacağız en kısa zamanda. Ben tarih vermiyorum ama 2017 olabilir, 2017 başında olabilir. Genel bir şey söylemiyorum. Şirketin durumuna, suçun isnat derecesine göre bir sürü şey etkili oluyor. O belirsiz alanları da dikkate alarak bunları bir şekilde ekonomiye, daha sağlıklı ellere ulaştırmaya çalışacağız. Dolayısıyla bu konuda kamuoyunun desteğini istiyoruz. Çünkü burada zor bir iş yapıyoruz. Devletimiz ciddi bir saldırıya maruz kaldı. Bu saldırının bir daha tekerrür etmemesi noktasında, ekonomiye maksimum fayda ya da minimum zarar oluşturmak prensipleri çerçevesinde iyi niyetle ve hukuka uygun şekilde bunları çözümlemeye çalışacağız. Bundan sonra milletimizin duasını istiyoruz.”
– “Hak sahibi iddiasını ispat edemiyorsa onlara yapılacak bir şey yok”
TMSF Başkanı Gül, el konulan gayrimenkul şirketlerinden daire alan ve henüz dairesini teslim almamış hak sahiplerinin zaten kayıtlarda belli olacağını ifade ederek, “Bu hak sahibine o grubun imkanları çerçevesi içerisinde bize ne devredilmişse, ne varsa onları bir şekilde, hukuk içerisinde yerine getirmeye çalışacağız.” dedi.
Hak sahibinin iddiasını ispat edememesi halinde yapılacak bir şey olmadığını belirten Gül, “İddiasını ispat ediyor, fakat ilgilinin malvarlığında ona yetecek kadar karşılık verebilecek bir şeyimiz yok. Orada bir kamu kaynağı kullanmayacağımız için yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Ama gruptan temin edebileceğimiz imkanlar çerçevesinde bu kişinin hakkı kendisine verilecektir.” diye konuştu.
İlişkileri engelleyici değil, akışı doğru istikamette yönlendirebilecek bir yönetim felsefesine sahip olduklarını, aksi halde bu şirketlerin kendilerine devrolmasının bir anlamı bulunmayacağını ifade eden Gül, bu şirketlerin büyük bölümünün mahkemelerin atadığı kayyumlarla yönetildiğini, şirketlerin mahkemeler ile şirket yönetimi arasındaki ilişkinin doğru kurulamayacağı düşüncesiyle devredildiğini söyledi.
Bu konudaki tecrübesi nedeniyle TMSF’ye şirketlerin devrinin gündeme geldiğini kaydeden Gül, “Yoksa normal şartlarda bir yönetim organına sahiptiler. Burada maksat ekonominin işleyişine zarar vermeyecek tarzda bu işletmelerin devamlılığını sağlamak. Satılması gerekiyorsa satmak, tasfiye edilmesi gerekiyorsa da tasfiye etmek. Bunu yaparken de soruşturmaların açık olacağı bir mekanizmayla yürüyecek.” ifadelerini kullandı.
– “Ya kayyum ya da TMSF idare edecek, 3’üncü bir seçenek yok”
Şakir Ercan Gül, aynı zamanda, yargının tespit ettiği bağlantıların ortaya çıkmasına özgü bir alan oluşacağına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Buna da zarar vermeyecek. Hem o yürüyecek hem de ekonomik olarak bu işletmelerin topluma yük olmaması için ne gerekiyorsa o yapılacak. Yönetsel bir tutum nedeniyle TMSF tercih edilmiştir. Yoksa normal şartlarda kayyum mekanizmasıyla bir şekilde yönetiliyordu. Soruşturma da bir taraftan yürüyecek. Soruşturma sonunda, teröre finansman sağlama noktasında tespit varsa, o tespit de mahkeme tarafından onaylanırsa, teröre desteğin sonucu olarak bütün dünyada olduğu gibi devletimiz de onu yapacaktır. ‘Aksi ispat edilinceye kadar herkes masumdur’ prensibinden yola çıkarak bu şirketlerin sahipleri teröre finansman konusunda belki beraat edeceklerdir. Beraat ederlerse mülkiyet haklarına dokunulmayacak bir yapı düşünüldü. Kanunda ‘eğer işletmeyi satsanız da bunun parasını nemalandırın. Mahkeme sonunda bu kişi beraat ediyorsa buna iade edin’ deniyor. Ama mahkum olursa o para kamunun olacak. Bir suç iddiası var ki kayyum atanmış. Ya kayyum ya da TMSF idare edecek, 3’üncü bir seçenek yok.”
– “Şirketlerin fotoğrafı henüz çekilemedi”
FETÖ’ye bağlı olan şirketlerin fotoğrafının henüz çekilemediğini ifade eden Gül, “252 tane şirketten bahsediyoruz. Şurada ne kadar zaman geçti? Bu süreç içerisinde bu işletmelerin gayrimenkulleri illa satılacak diye bir şey de yok. Onu ayıramazsın. Belki bütün değer ifade eden unsurları bir paket yapıp satacağız. Burada daha çok önümüzde işletme var. Bu işletmelerin gayrimenkulleri olabilir. O gayrimenkuller tek tek satılabileceği gibi, işletme bünyesine de alınabilir.” diye konuştu.
TMSF Başkanı Gül, Kanun Hükmünde Kararname’ye göre, FETÖ’yle bağlantılı okullar ve hastanelerin Maliye Bakanlığı bünyesinde takip edildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Onlar da 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle devlete intikal etmiş durumda. Onlar Maliye Bakanlığı tarafından Milli Eğitim Bakanlığına ya da Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş durumda. Dolayısıyla bunlar TMSF’ye intikal etmiş şeyler değil. Zaman zaman bu konuda hatalar oluyor. Bazı mahkemeler de böyle düşünüyor. Bizim görev yaptığımız alan şirketlerle alakalı. O da 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname. Okullarla, hastanelerle ve üniversitelerle bizim ilişkimiz yok.”
AA