FİNANSBANK’ın yüzde 99.8 hissesinin, Katarlı QNB’ye 2.7 milyar Euro’ya satışı haziran ortasında tamamlandı. Ardından ise 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.
Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, Katarlıların darbe girişiminin hiç büyük bir endişe ile karşılamadıklarını vurgularken “Beni arayıp nasılsın iyi misin diye sordular, şahsım adına. Onun dışında Türkiye’ye uzun vadeli baktıkları için tedirginlik yok. Türkiye’ye ilgileri de yeni değil. QNB’nin yurtdışındaki en büyük satın alması da Finansbank” diye konuştu. Hürriyet’e ekonomideki yeni dönem ve bankacılık sektörünün rolüyle ilgili özel açıklamalar yapan Aras, 15 Temmuz darbe girişimini de dün yıldönümü olan büyük acımız 1999 depremine benzetiyor. Aras darbe girişimi ve deprem arasındaki benzerliği ise şöyle anlatıyor:
BARDAĞIN DOLU TARAFI
“1999 depreminde ne oldu bir gece uyandık deprem olmuş, bir takım binalar çökmüş ve insanlar ölmüştü. 15 Temmuz’da ne oldu, ertesi gün farklı bir Türkiye vardı. 99’da da ertesi gün farklı Türkiye vardı. Çürük binalar çökmüştü, 15 Temmuz’da da yapımız içindeki bir takım çürümüş yapılar ortaya çıktı. Deprem sonrası yeni bina yönetmelikleri yazıldı, kentsel dönüşüm projeleri başladı. Bugün de buna benzer yeni yaklaşımla yeniden yapılanma, toplumsal ve demokrasi açısından çok daha sağlam temellere oturan yeni bir yapıya doğru gidiyoruz. Bu analoji olayı daha iyi ortaya koyuyor ve olaya olumlu bakmayı sağlıyor. Bu dönemde olumlu olmak durumundayız. Bardağın dolu tarafına bakmak durumundayız. Temel olarak Türkiye’de büyük değişikliği yok, temel prensiplerimizde sıkıntı olmadığı için politik açıdan toparlamamız gerekiyor ve burada bir fırsat görüyorum.”
EKONOMİ DAYANIKLI
Normalleşme çabasındaki piyasanın durumunu değerlendiren Aras öncelikle büyümeye bakılması gerektiği fikrinde. Herşeyin temelinde büyümenin olduğunu kaydeden Aras “Yüzde 4’lük rakama doğru gidilirken yılbaşından bu yana Rusya krizi, terör olayları ve son darbe girişimi ile yüzde 3’ler seviyesine inmesi bekleniyor. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda bile Türk ekonomisi çok dayanıklı çıktı. Şu ana kadarki performansı da gayet iyi” diye konuştu. Aras ekonomideki güçlü duruşun hem krizlere olan alışkanlığından hem de derinleşmeden kaynaklandığını vurgulayarak kişi başı milli geliri 10 bin doların üstünde olan ülkede her bireyin ekonomiye angaje olduğunu belirtti. Aras şöyle devam etti: “Herkesin bir kredi kartı borcu var, tüketici kredisi var veya mevduat hesabı var. Genel olarak ekonominin içinde yer alan oyuncu sayısı çok fazla dolayısıyla dalgalanmalara karşı bu bir nevi supap gibi oluyor. Az sayıda insan ekonomiye angaje olduğunda çok daha hızlı hareketler olabiliyor. Türk ekonomisinin gidişatı tüm bu şoklara rağmen memnuniyet verici. Yüzde 3’lük büyüme de çok iyi. Dünyada hiç büyüme yok doğru dürüst. ABD, Avrupa, Uzakdoğu büyümüyor, yüzde 3 ile biz gene de iyi büyüyen ülkeler arasında olacağız.”
UZLAŞMA EKONOMİYE OLUMLU YANSIYACAK
ÖMER Aras, Türk ekonomisine global konjektürün de olumlu destek verdiğini belirterek şöyle konuştu: “ABD’nin faiz artıramıyor olması gelişen piyasalara likiditenin artmış olması çok önemli bir destek oluyor. Türkiye şokları hızlı atlatmasıyla meşhur bir ülkedir. 2001 krizini de bir senede geri çevirdik büyüme başladı sonra. Bu krizi de çabuk geçebileceğimizi düşünüyorum. Burada olumsuz faktörler reyting şirketleri. S&P’de zaten yatırım yapılabilir kategoride değildik. Moody’s ve Fitch’te yatırım yapılabilir seviyenin üzerindeyiz. Bunlardan biri not indirdiğinde bunun bir sermaye çıkışına sebep olma ihtimali var ama bunu indirirlerse bir günde yukarı çıkarmaları için demişti Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ben de öyle görüyorum. Türkiye yeniden toparlandığı takdirde daha güçlü ve iyi bir hikayesi olacak. Türkiye’nin temel sıkıntısı kutuplaşmaydı bugün bu kutuplaşmanın yerini uzlaşmanın aldığını görüyoruz. Bu politik uzlaşma ekonomiye de yansıyacak olumlu sonuçlarını göreceğiz. Ekonominin kendisiyle uğraşmaktansa politikayı uzlaşıcı hale getirmek bence ekonomi için çok daha faydalı. Faizler indirilsin deniyor şu olsun deniliyor, bu tip şeyler yerine politik stabilizasyon sağlandığı takdirde ekonomi onu takip edecek olumlu havaya girecektir bu yönde ben ümitliyim.”
BORÇLARI YENİDEN YAPILANDIRMALIYIZ
ARAS, Türkiye’nin 15 Temmuz depremini alacağı tedbirler ve yapacağı işlerle ekonomik anlamda çok iyi yansımalarla atlatacağını belirterek “Doğru hareketler yapılırsa. Çok önemli dönemden geçiyoruz, kuruların yanında yaşlar da yanmasın. Bir çok firmaya kredi veriyoruz. Bir kısım şirketlerin terör örgütü ile bağlantılı oldukları ortaya çıkıyor. Hükümet uyarıyor, buradaki suç bireysel diye. Şirketlerin yaşaması için elden gelenin yapılması gerekiyor. Bankalara da iş düşüyor. Bir takım şirketlere el konuluyor onlarla iş yapan ve terör örgütü ile hiç ilgisi olmayan firmalar da var. Onlar sıkıştığı zaman bize gelecekler biz de onlara yardımcı olmak zorundayız. Bu olayı da sağlıklı şekilde yapmamız gerekiyor. Konut kredi faizlerini indirdik ama bu tür kredilerde yeniden yapılandırma vadelendirmek gerekiyor. Bunun kötüye kullanılmaması lazım. Geniş kitlelerle çalıştığınızda bunu fırsat olarak değerlendirenler çıkabilir.”
İNDİRİMİN DEVAMLILIĞI İÇİN NE YAPMALI?
BANKALARIN da 15 Temmuz sonrası uzlaşı içinde konut kredilerinde faizlerini psikolojik sınır olan yüzde 1’in altına çektiğini hatırlatan Aras şöyle konuştu: “İyi niyet göstergesi, kampanya şeklinde bankacılık desteğini verdi. Bunun kalıcı olabilmesi için gerçek anlamda likidite koşullarının biraz daha rahatlaması lazım. Burada para politikasında rahatlama sağlanmalı, Merkez Bankası çok daha iyi biliyor, enflasyonist baskıları engellemeli, zorunlu karşılıklarda indirime gidilebilir. Bir takım makro ihtiyati tedbirleri bu politikaların altına koymak lazım. Bunu yaparken enflasyon ve mali disiplinden taviz vermemek lazım. Esas reyting şirketlerinin de dünyanın yatırımcılarının da baktığı parametreler bunlar. Borçluluk oranlarında Türkiye AB ülkelerinin hepsinden daha iyi durumda. Burada borçluluk derken bankacılık sektörünün bir boyutundan daha bahsedelim. Bankaların iki kaynağı var bir tanesi mevduat diğeri yurtdışı borçlanmaları. Bu borçların yeniden finansmanı ne şekilde olacak? Şu an itibariyle açık olan 16 milyar dolarlık sendikasyon kredisi var, 7.4 milyar doları ağustos ile yıl sonu arasında vadesi geliyor. Seküritizasyon 13.5 milyar dolar, Eurobondlar 29.3 milyar dolar, orta vadeli bono 2 milyar dolar, şirketlerin çıkardığı Eurobond (Corporate eurobond) 7 milyar dolar. Toplam 67 milyar dolarlık bir kurumsal borç var. Bunların yenileneceğine inanıyorum.”
Katarlı QNB ile reytingimiz yükseldi
KATARLI QNB’nin ile Türk ekonomisine asıl katkısının 2017’de olacağını söyleyen Aras bankanın yönetime atadığı kimsenin bulunmadığını söyledi. QNB’nin Türkiye’deki en yüksek reytingli banka olduğuna dikkat çeken Aras böylece Finansbank’ın da reytinginin yükseldiğini belirtti. Aras “Bunun bize getireceği büyük avantajlar var. Bu yurtdışı fonlama maliyetlerimizi aşağı çekiyor ve bu da proje ve reel sektörü verilecek desteklerde büyük rekabet avantajı sağlayacak” dedi.
Hürriyet